Grand Valley State Üniversitesi'nde Orta Doğu Çalışmaları ve Siyaset Bilimi alanında uzman Doktor Cemal Kasım’a göre, son Amerikan hava saldırıları sonrası Yemen’deki gelişmeler hızla ivme kazanıyor. Kasım, Sanaa, Saada ve Al-Bayda gibi bölgelerde düzenlenen saldırıların askeri hedefleri ve Husilerin liderlik merkezlerini vurduğunu belirtiyor.

Husilere ait kaynaklara göre, bu saldırılar onlarca sivilin hayatını kaybetmesine neden oldu. Kasım, Husilerin Gazze’deki savaşın başından beri İsrail’e ait deniz taşımacılığını hedef alarak kırmızı çizgilerini belirlediğini ve uluslararası toplumu Gazze’ye acil insani yardım ulaştırmaya çağırdığını ifade ediyor.

ABD’nin Stratejisi: Husileri Zayıflatmak mı, İran’a Mesaj Vermek mi?

Kasım’a göre, ABD’nin hava saldırılarındaki temel hedef, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarını durdurmak ve İran’a güçlü bir mesaj vermek. Ancak, geçmiş deneyimler gösteriyor ki bu tür saldırılar Husilerin yönetimini sona erdirmekte başarısız oldu.

Husilerin İran’a tam anlamıyla bağımlı olmayan bir savaş stratejisi yürüttüğünü belirten Kasım, Yemen’deki son gelişmelerin Trump yönetiminin kara müdahalesi planlayıp planlamadığı sorusunu gündeme getirdiğini ifade ediyor.

Usa Attack Yemen

Askeri Müdahale: ABD Yemen’de Bir Kara Savaşına Girer mi?

Kasım, Husilere karşı bir kara savaşının maliyetinin son derece yüksek olacağını ve bunun Beşar Esad’ın Suriye’deki rejimine karşı yürütülen müdahaleden daha karmaşık bir senaryo oluşturacağını vurguluyor.

Trump yönetiminin Husilere karşı askeri operasyonları artırması durumunda, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının sürmesi halinde Yemen’de yeni bir savaşın patlak verebileceğini ifade ediyor. Ancak Kasım, ABD’nin şu an için Yemen’de kara kuvvetleri konuşlandırmaya istekli olmadığını, bunun en büyük nedeninin yüksek maliyet ve doğrudan stratejik çıkarların bulunmaması olduğunu belirtiyor.

Usa Hit Yemen

Yemen’deki Muhalif Güçler Husilere Karşı Birleşebilir mi?

Kasım, Yemen hükümetinin Husilere karşı bir kara savaşı yürütebilecek askeri kapasiteye sahip olmadığını ifade ediyor. Husilere karşı savaşan muhalif güçlerin üç ana gruba bölündüğünü ve aralarındaki farklılıklar nedeniyle ortak bir cephe oluşturamadıklarını vurguluyor:

Marib’de Konuşlu Yemen Ordusu – Yemen Reform Cemaati (el-Islah) ile yakın bağları bulunan bu grup, Arap Baharı’nda Ali Abdullah Salih rejimine karşı önemli bir rol oynadı.

Batı Yemen’deki Kızıldeniz Güçleri – Tarık Muhammed Salih tarafından yönetilen bu birlikler, Husilere karşı mücadele ediyor.

Güney Geçiş Konseyi (STC) Güçleri – Güney Yemen’in bağımsızlığını yeniden kazanmayı hedefleyen bu grup, Yemen’in birleşmesine karşı çıkıyor.

Kasım, bu grupların Husilere karşı ortak bir düşmanlık beslemesine rağmen, siyasi ve ideolojik farklılıklar nedeniyle birleşmelerinin zor olduğunu belirtiyor.

Abd Yemende Saldırdı

Husilerin Geleceği: Yemen’de Barış Mümkün mü?

Kasım, Husilerin bölgesel ve uluslararası dengeleri yanlış okuması durumunda savaşın yeniden başlamasının kaçınılmaz olacağını vurguluyor. Trump yönetiminin sert politikalarını göz önüne aldığında, Husilerin uluslararası deniz taşımacılığına saldırılar düzenlemeye devam etmesi veya İsrail’e yönelik saldırılarını artırması halinde ABD’nin daha büyük çaplı bir askeri müdahaleye yönelebileceğini belirtiyor.

Ancak Kasım, Husilerin İran’ın doğrudan askeri müdahalede bulunmayacağını ve onları koruyacak bir donanma ya da ordu göndermeyeceğini anlaması gerektiğini ifade ediyor. Yemen halkının savaşın yıkıcı etkilerinden bıktığını vurgulayan Kasım, Husilerin Yemen hükümetiyle doğrudan müzakerelere oturması ve kalıcı bir barış için uzlaşmaya varması gerektiğini söylüyor.

Kaynak: Haber Merkezi