Washington Post’un muhabiri Victoria Crow, Beyaz Saray’da gerçekleşen ve tansiyonun bir hayli yükseldiği görüşmeyi, beden dili uzmanlarının yorumlarıyla mercek altına aldı. Bu kritik buluşmada, ABD Başkanı Donald Trump ve yardımcısı J.D. Vance bir tarafta, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise diğer tarafta yer aldı.
Cuma günü Oval Ofis’te yapılan görüşmede Trump ve Vance, Ukrayna’ya sağlanan Amerikan desteği karşısında Zelenskiy’nin yeterince minnettarlık göstermediğini öne sürdü.
Gazeteye konuşan beden dili uzmanlarına göre, toplantıda anlık çevirmen kullanılmaması, taraflar arasındaki güç dengesizliği ve Zelenskiy’nin üç yıllık savaşın ardından taşıdığı “savaşçı ruhu” gibi unsurlar, görüşmenin kontrolünün kaybedilmesine yol açtı.
Siyasetçilere ve iş dünyası liderlerine etkili ve kendinden emin konuşma konusunda eğitim veren Carolyn Goider, bu toplantıda alışılagelmiş “kibar ve özenle planlanmış” diplomatik tavrın tamamen ortadan kalktığını söyledi.
DİKTATÖR OLMAKLA SUÇLADI
Washington Post’un haberine göre, Trump genellikle yabancı liderlerle görüşürken nazik bir tutum sergilese de, Zelenskiy ile ilişkisi hiçbir zaman sıcak olmadı. Aralarındaki gerginlik uzun süredir biliniyor. Trump, Ukrayna Devlet Başkanı’nı asılsız şekilde diktatör olmakla suçladı ve Ukrayna’nın savaşı başlattığını iddia etti. Bu söylem, Kremlin’in anlatısıyla örtüşüyor. Öte yandan Zelenskiy ise Trump’ın “yanıltıcı bir bilgi balonunun içinde yaşadığını” dile getirmişti.
Goider, kameralar önünde ve canlı yayında gerçekleşen bu karşılıklı atışmayı, aynı sahnede ama birbirinden tamamen farklı rolleri oynayan iki aktörün yer aldığı bir tiyatroya benzetti.
Goider’a göre Trump, görüşme boyunca adeta bir mahkeme salonunda konuşuyormuş gibiydi. “Güvende hissettiği, ülkesini okyanusların ayırdığı ve hızla yeni pozisyon alabileceği bir ortamdaydı. Rahat ve güçlü bir konumdaydı.”
Zelenskiy ise bunun tam aksine, bir savaş alanındaymış gibi görünüyordu. Askeri kıyafetiyle, ülkesinde süren savaşın tüm ağırlığını odada hissettiriyordu. Goider, Zelenskiy’yi “hızlı, enerjik ve hareketli bir lider” olarak tanımladı.
"EGOSUNUN ETKSİNDE KALDI"
Beden dili uzmanı Darren Stanton’a göre Zelenskiy toplantıya “büyük bir öfke” ile geldi ve zaman zaman “egosunun etkisinde” kaldı.
Vance konuşurken Zelenskiy önce öne eğilmişti, ancak bir süre sonra kollarını kavuşturup arkasına yaslandı. Stanton, bu hareketin “iç dünyasında büyük bir duygu değişimi” yaşadığının göstergesi olduğunu söyledi.
Stanton’a göre, Ukrayna lideri görüşlerini net bir şekilde dile getiremediğini ya da getirmesine izin verilmediğini düşündü. Ayrıca Trump’ın el sıkışırken karşısındakinin elini sıkıca kavraması, vücuda sertçe dokunması, çenesini yukarı kaldırması ve ayaklarını yere tam basıp parmak uçlarına baskı yaparak oturması, gücünü ve otoritesini göstermeye yönelik klasik hamlelerdi.
Haberde, son dönemde ABD’yi ziyaret eden liderlerin, Trump’ı memnun edebilmek için onun beden dilini taklit etmeye ve müzakereler sırasında onun dilini kullanarak zorlu pazarlıkları yürütmeye çalıştığı da belirtildi.
Örneğin, Perşembe günü Washington’a gelen İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a, Trump “İngiltere Rusya’ya karşı kendini savunabilir mi?” diye sordu. Starmer ise bu soruya “sahte bir gülümsemeyle” karşılık verdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise bu hafta Trump’ın, Avrupa’nın Ukrayna’ya sağladığı yardımlarla ilgili yanlış bilgisini düzeltmek için Trump’ın koluna dokundu. Stanton’a göre, bu temas bir güç gösterisiydi ve Macron’un “Kes sesini, şimdi ben konuşuyorum” mesajı verdiğini gösteriyordu.
Ancak Trump’ın diğer liderlerle olan bu ilişkilerinin aksine, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e çok daha farklı davrandığı belirtiliyor. Goider’a göre Trump’ın beden dili, Putin’i “gümüş saçlı meslektaşı”, yani güçlü ve yaşça büyük bir otorite figürü olarak gördüğünü gösteriyor. Trump, Putin’le el sıkışırken genellikle sergilediği o baskın el sıkışma taktiğini uygulamaktan kaçındı.
Washington Post’a göre, Cuma günkü Trump-Zelenskiy görüşmesi, Trump’ın son haftalarda İsrail, Japonya, Ürdün, Hindistan, Fransa ve İngiltere liderleriyle yaptığı görüşmelerle kıyaslandığında oldukça sert ve gergin geçti.