Kapitalizmin temel taşlarından biri olan “Bırak yapsın, bırak geçsin” ilkesi, devletin ticari faaliyetlere müdahale etmemesi gerektiğini savunur. Liberal ekonomi teorisi, devletin piyasaya müdahalesini en aza indirerek, serbest piyasanın kendi kendine işlemesini destekler.
Serbest ticaret, ithalat ve ihracatın gümrük vergileri veya ticaret bariyerleri olmaksızın gerçekleştirilmesini ifade eder. Serbest ticaret anlaşmaları kapsamında ülkeler, tarifeleri azaltarak veya tamamen kaldırarak ticari işlemleri kolaylaştırır.
Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) göre, serbest ticaret politikaları ülkelerin daha düşük maliyetlerden faydalanmasını ve ticaret ortaklarının kaynaklarına daha kolay erişmesini sağlar. Ticaret bariyerlerinin kaldırılması, ekonomik büyümeyi teşvik eden en etkili yöntemlerden biri olarak kabul edilir.
Trump’ın Ticaret Politikaları ve Küresel Etkileri
Ancak Donald Trump’ın ticaret politikaları, serbest ticaret ilkeleriyle çelişiyor. Trump, Çin, Meksika, Kanada ve Avrupa Birliği gibi birçok ülkeye yüksek gümrük tarifeleri getirerek küresel ticareti kısıtlamayı hedefledi.
ABD’nin ekonomik gücü göz önüne alındığında bu politikalar küresel ticareti doğrudan etkiliyor. 2023 yılı itibarıyla ABD, küresel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yaklaşık %26’sını oluşturuyordu. 2024’te ABD’nin GSYİH’si 28,78 trilyon dolara ulaşırken, küresel GSYİH yaklaşık 110 trilyon dolar seviyesindeydi. ABD’nin ihracatı 2022’de 3 trilyon doları aşarken, ithalatı 4 trilyon dolar olarak kaydedildi. ABD’nin küresel ticaretteki payı yaklaşık %22’ye ulaştı.
Kapitalizmin Temel İlkeleri
Kapitalizm, bireylerin ve şirketlerin özel mülkiyete sahip olduğu ve piyasa mekanizmalarıyla fiyatların belirlendiği bir ekonomik sistemdir. Ekonomik teorinin öncülerinden Adam Smith’in 1776’da yayımlanan Ulusların Zenginliği adlı eserinde belirttiği gibi, bireylerin kendi çıkarlarını gözetmesi, toplumsal refahı artırabilir.
Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre kapitalizmin temel unsurları şunlardır:
Özel mülkiyet: Kişiler ve şirketler, maddi ve maddi olmayan varlıklara sahip olabilirler.
Rekabet: Serbest piyasa mekanizmaları üreticilerin ve tüketicilerin refahını artırır.
Piyasa mekanizması: Fiyatlar arz ve talebe göre belirlenir.
Özgür seçim: Tüketiciler ve yatırımcılar piyasa koşullarına göre serbestçe hareket edebilir.
Sınırlı devlet müdahalesi: Devlet, birey haklarını koruyarak piyasayı düzenler ancak doğrudan müdahalede bulunmaz.
Serbest ticaretin bazı temel ilkeleri şu şekilde sıralanıyor:
Eşit muamele: Dünya Ticaret Örgütü’nün “En Çok Kayrılan Ulus” ilkesi, ülkeler arasında ayrımcılığı önlemeyi amaçlar. Yerel ve ithal ürünlerin eşitliği: İthal edilen ürünlerin, iç piyasada üretilen ürünlere göre haksız avantaj sağlamaması gerekir.
Ticaretin aşamalı olarak serbestleştirilmesi: Ticaret engellerinin kademeli olarak kaldırılması, piyasaların uyum sağlamasına yardımcı olur.
Öngörülebilirlik ve istikrar: Ticari bariyerlerin kaldırılması, yatırım ortamını istikrarlı hale getirir.
Adil rekabet: DTÖ, ticaretin serbestleşmesini desteklerken, haksız rekabeti önlemek için belirli düzenlemeleri de kabul eder.
Trump Serbest Ticaret İlkelerine Bağlı Kaldı mı?
Donald Trump’ın ticaret politikaları, küresel ticaret sisteminin temel ilkeleriyle büyük ölçüde çelişiyor. The New York Times’ın “Dünya Ticaret Örgütü Sona mı Erdi? Şimdi Küresel Ticaret Ne Olacak?” başlıklı raporuna göre, Trump’ın politikaları 1940’lardan beri süregelen serbest ticaret sistemine doğrudan bir saldırı niteliğinde.
Ekonomist Keith Bradsher’a göre, Trump’ın uygulamaları Dünya Ticaret Örgütü’nün etkisini zayıflatıyor. DTÖ Ticaret Politikaları Başkanı Deborah Elms, “Dünya Ticaret Örgütü sona erdi mi bilmiyorum ama asıl soru, diğer ülkeler nasıl tepki verecek?” diyerek durumu değerlendirdi.
Trump Küresel Ticareti Nasıl Zayıflattı?
Trump’ın ticaret politikaları, küresel ticaret sistemini tehdit eden birçok önlem içeriyor:
Yeni gümrük tarifeleri getirdi: Birçok ülkeye ek gümrük vergileri uygulayarak serbest ticaret sistemine meydan okudu.
ABD merkezli gümrük tarifelerine yöneldi: Küresel tarifeler yerine ABD’ye özgü tarifeleri savundu.
DTÖ kurallarına meydan okudu: Üye ülkelerin ticaret ortaklarına eşit davranmasını gerektiren kurallara uymadı.
DTÖ’nün işleyişini engelledi: DTÖ’nün üst mahkemesine hakim atanmasını engelleyerek sistemin işlevselliğini durdurdu.
DTÖ’yü taraflı olmakla suçladı: Örgütün ABD’ye haksızlık yaptığı iddiasında bulundu.
Tek taraflı ticaret tarifeleri tehditleri savurdu: Küresel müzakereleri dikkate almadan tek taraflı gümrük vergileri uygulayacağını belirtti.
Gelişmekte olan ülkeleri hedef aldı: Özellikle tarım sübvansiyonları gibi avantajlara sahip ülkelere yüksek vergiler koymayı amaçladı.
Küresel ticaret savaşı riski oluşturdu: Diğer ülkelerin misilleme yapması halinde küresel bir ticaret savaşının fitilini ateşleyebileceği öngörüldü.
Küresel ekonomiye zarar verdi: Artan gümrük vergileri nedeniyle ticaret hacmi düşebilir ve fiyatlar yükselebilir.
Dünya Ticaret Örgütü’nün Sonu mu Geliyor?
Uzmanlara göre, ABD gibi büyük ekonomiler DTÖ kurallarına uymamaya devam ederse örgütün etkisi azalabilir. Trump’ın izlediği tek taraflı politikalar, küresel ticaret sisteminin çökmesine yol açabilir.
Trump’ın Önerdiği Alternatif Sistem
Trump, küresel ticaret sistemini DTÖ yerine ABD merkezli bir tarifelendirme sistemine dönüştürmek istiyor. ABD’nin dış ticaret açığını gidermek için ithalata daha yüksek vergiler koymayı amaçlıyor. Ancak bu yaklaşım, dünya ekonomisini büyük şirketlerin tekeline sokabilir.
Trump’ın stratejileri arasında şunlar yer alıyor:
Panama Kanalı gibi stratejik bölgeleri kontrol altına almak,
Ukrayna’nın maden zenginliklerini kullanmak,
Grönland’ı satın alma girişimi,
Kanada’nın ABD’ye katılmasını sağlama fikri,
Gazze’de turistik projeler geliştirme hedefi.
Bu politikalar, küresel ticaret sisteminin geleceğini belirsiz hale getirirken, serbest ticaret ilkelerinin gelecekte nasıl şekilleneceği konusunda önemli soru işaretleri ortaya çıkarıyor.