Muharrem Usta'nın açıklamalarından satır
başları;
Şu an 15 Temmuz sürecini yaşıyoruz. Üzerinden henüz 1 buçuk
ay geçmişken ülkemizde tüm farklı görüşlere sahip insanların tek
görüş etrafında birleşerek ülkenin geleceği adına olağanüstü gayret
sarf ettiği bir dönemde ki gündem FETÖ'nün ülkemize karşı yapmaya
çalıştığı darbe. Gündem bunları konuşmakken bizim şike gibi çok
önemli bir konuyu, böyle bir dönemde konuşuyor olmamız aslında
bizim çok hoşuma gitmiyor. Şike gibi bir konuyu şimdilik böyle
gündeme gelmeseydi. Süreç zor bir süreçken Aziz Bey'in televizyona
çıkıp verdiği beyanatlar sonucunda 4 kulüp yöneticisi kendini bir
anda PFDK'da buldu; Aziz Bey, Galatasaray Başkanı, Bursaspor
Başkanı ve Trabzonspor'dan bir yönetici. Bir anda kulüplerin birlik
beraberlik durumunda olması gereken bir dönemde ortam toz duman
oldu.
Aziz Bey tahkime başvurmadı bile ama cezası yüzde 50-60
oranında azaltıldı. Zannediyorum Bursaspor'da hiçbir indirim
olmadı. Bizden de yönetici Gökhan Bey, kendisini anlatmak için
tahkime başvurdu. Hiç olmazsa, başvuruda bulunmayanlara indirim
olurken, Gökhan Bey'e de yüzde 70 indirim olur.
"SPORTİF BOYUTU ÇOK BASİT"
Ben öncelikle şike konusunun ne kadar önemli bir konu
olduğunu anlatmak için tanımına girmek istiyorum. Şike, maçların
sonucunu, gidişatını spor ahlakına aykırı şekilde etkileme
faaliyetidir. Sonuç ne olmuş, olmamış, buna bakılmıyor. Durum böyle
olunca, spor ahlakına aykırı davranınca sonucuna bakılmaksızın
cezalar yağıyor. Bence, bizim Fenerbahçe ile aramızda olan,
Fenerbahçe ile FETÖ arasında olan, iki konu ile karşı karşıyayız.
Bakın bu olayda, birisi ceza hukukunu ilgilendiren bir bölümü var
ve bir de sportif hukuku ilgilendiren bir boyutu var. Sportif
boyutu çok basit. Aslında okuma yazma bilen herhangi bir insanın
TFF'de verilen kararları, CAS'ta verilen kararların tercümesini,
CAS'ta UEFA'da ve İsviçe Federal Mahkemesi'nde verilen kararların
tercümesini okuduğunda, sportif anlamında şike ile ilgili durumu
çok rahat çözebilir.
Ben programa çıkmadan önce arkadaşlarım bana yanıma avukat
almamı söylediler. Spor ahlakıyla ilgili sportif yargılama konusu
en sıradan en basitiyle herkesin anlayabileceği bir konudur. Bu
yüzden bu noktada da bir avukata ihtiyacım yok.
"EĞER FENERBAHÇE'YE KUMPAS KURULMUŞSA BİZ FENERBAHÇE'NİN
YANINDAYIZ AMA..."
Gelelim ceza hukuku boyutuna. Bizim ile Fenerbahçe arasında
ceza hukukunu ilgilendiren bir konu yoktur. Ve ben burada açıkça
söylüyorum, FETÖ Fenerbahçe'ye kumpas kurmuşsa ele geçirmek
istemişse, biz de Fenerbahçe'ye ya da bir başka kulübe kurulan
kumpasla bir kulüp ele geçirilecekse ele geçirmesin diye o takımın
yanında seferberlik ilan ederiz. Eğer Fenerbahçe'ye kumpas
kurulmuşsa biz Fenerbahçe'nin yanındayız, hiç merak etmesinler. Ama
bakın olayın sportif boyutu var ki bu bambaşka bir şey. Burada
sportif yargılama ile boyutunu konuşmak istiyorum. Türkiye'de
örgütsel yapılarla ilgili mahkemeler var. Onlar karar veriyor, daha
neticelenmedi, devam ediyor. Sonuçlar ortaya çıktık avukatlar onlar
konuşsunlar. Ama sportif tarafta kararlar verilmiş ve
bitmiş.
Şimdi 2010-11 sezonunda Trabzonspor ve Fenerbahçe aynı puanla
bitiriyorlar ve averajla Fenerbahçe şampiyon oluyor, mayıs ayı.
Burada mesajlar üzerinden çeşitli etkilemeye yönelik, hissedilince
Trabzonspor şunu yapıyor. 2 Haziran 2011 tarihinde önce Trabzonpor
beraberinde Trabzon Barosu, 3 Haziran 2011'de AK Parti Trabzon
milletvekili Kemalettin Göktaş, 7 Haziran'da yine Trabzon Barosu,
şikayette bulunuyor, hem federasyona hem UEFA'ya. Burada spor
ahlakına aykırı mesajlar var. Ankaragücü'nde Kağan
Söylemezgiller'e, Emre Belözoğlu, Ekrem Okumuş filan bunlarla
ilgili Emenike konusunda mesajlar var. O sezon aslında rekabetle
öyle yüksek ki. Bu mesajlar bir şekilde ele geçiriliyor. Polisler
falan gündemde değil.
Bu mesajlar ele geçirilince Trabzonspor girişimde
bulunuyor.
Sene bitmiş, şampiyon Fenerbahçe ilan edilmiş. Çünkü mayıs
ayını konuşuyoruz. 3 Temmuz süreci haziranda olan bir şey. 3
Temmuz'a kadar olan ara süreçte bunlar yaşanmaya devam ediyor ve
arkasından şunlar oluyor. Bu tablo ortaya çıktığında 24 Ağustos'ta
TFF, ortaya çıkan sorunlar nedeniyle UEFA Türkiye masası şefi de,
Trabzonspor'un başvurularıyla Türkiye'ye incelemeye geliyorlar. Bu
incelemeler sonucunda şu tablo ortaya çıkıyor. TFF, bir karar
vermek zorunda kalıyor, şunun için; Bu belge zannediyorum çok
ortaya çıkmamış bir belge, UEFA TFF'ye yazı yazıyor, "24
Ağustos'tan önce Türkiye'de şike ile ilgili çok ciddi sorunlar
var." diyor ve TFF'den Fenerbahçe ile ilgili 3 şey istiyor. O dönem
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar. Bir diyor ya Fenerbahçe'ye
söyleyin kendisi karar versin 1 yıl Avrupa'ya gelmesin. İki, eğer
ki Fenerbahçe kendisi karar vermezse, şimdi diyor sana söylüyorum,
TFF o zaman sen gönderme fakat Fenerbahçe'ye 3 yıl ceza vereceğim.
Üç, eğer ki sen de bu konuda karar vermezsen Türkiye'ye Avrupa'da 5
yıl ceza veririm, Fenerbahçe'ye 7 yıl ceza veririm.
"UEFA KARAR VERİYOR"
TFF, bu durumu hemen Fenerbahçe'ye bildiriyor. Fenerbahçe'de
TFF'ye diyor ki ben buna hızlı karar veremem. Bunun üzerine TFF
kendi yönetimiyle oturuyor ve şu kararı veriyor; Ben Fenerbahçe'yi
Avrupa için göndermiyorum ve o kendisi karar veriyor. Fenerbahçe
Avrupa'ya gitmeyecek. Kararını TFF veriyor. Karar Avrupa'ya acilen
gitti. Böyle bir durumdaysa ortaya hemen şu çıkıyor. UEFA karar
vermek durumunda, peki Fenerbahçe Avrupa'ya gelmiyor, ne olacak?
Fenerbahçe kendisi gitmiyorum deseydi 1 yıldı. TFF dediği için 3
yıllık bir ceza sözkonusu. UEFA ne yapacak? UEFA da toplanıyor.
Şenes Erzik de UEFA'da. Türkiye'yi ilgilendiren bir konu olduğu
için Şenes Bey'i toplantıya almıyorlar ve UEFA oturup şu kararı
alıyor; Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne almıyoruz yerine
Trabzonspor'u alıyoruz.
Fenerbahçe'ye kumpas kurulduğuna inanıyorum. Şike teşebbüsünü
bu örgüt yaptırmıyor Fenerbahçe'ye. Bu olaylar olurken bunlara denk
geliyor ve ortaya çıkıyor.
UEFA ve CAS kararları değişmeyecek. CAS, Fenerbahçe'nin 4
maçta şike yaptığına karar verdi.
Ses tapelerini ilgili kişiler hiç reddetmedi. CAS'ta sonuç
alamazsak FIFA'ya gideceğiz. UEFA 'Benim yetkimde değil' dedi ve
federasyona müdahale etmedi.
At izi it izine karışmış durumda. Ne Fenerbahçe, ne
Galatasaray ne de başka bir camia FETÖ'cudur. Böyle bir şey
olabilir mi?
Sadri Şener'in avukatları da, Fenerbahçe'yi mahkum edenler
de, mahkumiyetten kurtaranlar da FETÖ'cü çıkmış durumda.
Türkiye'nin fay hatlarıyla oynamak istediler.
13 futbolcunun toplam maaşı 22 milyon Euro'ydu. 64 oyuncuyu
24'e indirmek gerekiyordu. 40 oyuncu gönderdik. N'Doye'nin 2 yıllık
sözleşmesinde 2,5 milyon Euro alacaktı. 1,7 milyon Euro'ya
düşürerek yeniden anlaştık.
Trabzonspor geçen sene küme düşme tehlikesi yaşadı. Bu sene
şampiyon olacak değiliz, bir bebek büyütüyoruz.
Trabzonspor hak ettiği yere gelecek. Yönetime sahip
çıksınlar. Onun için bu sene hiçbir şey vaad etmiyorum.
En pahalı 13 tane locayı yönetim olarak biz aldık. Yeni
yapılan Akyazı stadımızda locaların 3 yıllığı 350 bin
Euro.
Trabzonspor Başkanı'ndan şok sözler
Bunlar da ilginizi çekebilir