BAŞTA Diyanet olmak üzere bütün dinî kuruluş
veotoriteler,sahte şeytanî tesettür konusunda Müslüman halkı
uyarmalı, aydınlatmalı, bilgilendirmelidir.
Bugün ülkemizde, erkeklerin ilgisini ve haram bakışlarını,
açık kadınlardan daha fazla çeken birtakımsözde tesettürlüler
türemiştir.
Bunların bir kısmı bu işi cahilliklerinden yapabilir.
Bilenlerin bilmeyenleri uyarması vaciptir.
Resulullah efendimiz (Salat ve selam olsun O’na), kadınların
saçlarını deve hörgücü gibi yapmalarını yasaklamış ve kötülemiştir.
Duyduğuma göre bazı kadınlar, saçlarını topuz yapıp, bir de üzerine
yün yumağı ekliyormuş… Hadîste, saçlarını deve hörgücü gibi yapan
kadınların, Cennetin kokusunu alamayacakları açıkça
bildirilmiştir.
Ehl-i Sünnet İslamlığında bir tesettür, bir de hicab vardır. İslam hanımlarının nâmahrem yabancı erkeklerle ihtilat etmesi,serbestçe konuşması doğru değildir.
Selâtin-i Âl-i Osmandan hangi Padişah ve Halife karısınıortaya
çıkartmış, yabancı erkeklerle görüştürmüştür?
Birtakım elbise tacirleri, para kazanmak için İslam kadın ve
kızlarını maskaraya çevirmektedir.
Diyanet bunlara niçin göz yumuyor?
Tesettüre girilecekse, tesettür olacaksa bunun Kur’ana, Sünnete, icmâa, Şeriata uygun olması gerekmez mi?
Dünyanın en güzel, en zarif kadın kıyafeti çarşaftır. Bana
inanmayan, Yakub Kadri’nin (Karaosmanoğlu) “Çarşafa ve Peçeye Dair”
başlıklı yazısını okusun. O,bu yazıyı dindarane bir duygu ile
kaleme almamış, bir estet olarak te’lif etmiştir.
Bendeniz bu yazıyı edebimle yazıyorum. Kimseyi isim vererek
tenkit etmiyorum. Beni de tenkit edenler olabilir. Dine uygun
gerekçeleri varsa ortaya çıksınlar. Lakin edeb ve terbiye ile
yazsınlar.
Türkiye Müslümanlarının büyük çoğunluğu en fazla kadın ve
tesettür konusunda bocalıyor.
Bu iş köy ve taşra kültürü ile halledilmez. Şehir ve medeniyet
kültürü gereklidir.
Şeriata aykırı işler yapmamak şartıyla Müslümanlar giyim kuşam enstitülerineve kurumlarına sahip olmalıdır.
Tesettür konusunu mıncıklayan bezirganlıklara son
verilmelidir.
Çarşaf deyip geçmeyelim. Çarşafın türleri vardır. Babayanisi
vardır, kibarı vardır.
Merak edenler, Bedir YayınevininbastırdığıHİCAB isimli
kitapçığı okuyabilir.
Avrupa elbiselerinin üzerine bir Avrupa eşarbı örtmekle
tesettür olmaz.
Şeytanî tesettür ayıptır, gülünçtür, soytarılıktır…
Bu konuda artık kendimize gelelim, kendimize dönelim.
• (İkinci yazı)
Küba’ya Cami Yaptırmak
TÜRKİYE’nin,Küba’nın başkenti Havana’ya hâkim bir tepe üzerinde göze görünür bir cami inşa etmek istediğini medyada okudum.Marksist ve dinsiz bir rejime sahip olan Küba böyle bir şeyi istemez ve kabul etmez sanıyorum.
Zaten Küba’da iki-üç bin civarında Müslüman varmış.Onlara,
birkaç yüz kişilik bir mescit yeter.
Kübalı Müslümanlara din bilgisi, din kültürü, Ehl-i Sünnet
Müslümanlığı konusunda yardım edilmelidir.
Bu yardımlar yapılırken kesinliklesiyasete,
aktivizmekapılmamalıdır.
En iyisi, Kübadan en az yirmi istidatlı, akıllı, ehliyetli,
liyakatli,faziletli Müslümanın getirilerek onlararehberlik eğitimi
verilmesidir: Ehl-i Sünnet itikadı, namazı doğru dürüst kılmak,
doğru dürüst kıldırmak (İmamlık yapmak), İslam ahlakınınesasları
öğretilmelidir…
Kübalı Müslüman gençler içinden bazıları seçilerek edebiyatçı, tarihçi, gazeteci, sanatkar olarak yetiştirilmelidir.
Küba’daki rejim bir realite olarak kabul edilmeli ve onunla
çatışılmamalıdır, iyi geçinilmelidir.
Türkiye ile Küba arasındakiticaret, turizm, eğitim
münasebetleridaha sıkı hale getirilmelidir.
Küba devleti kabul ederse, Türkiye’de İspanyolca islamî kitapçıklar bastırılıp oraya gönderilmelidir. Buhizmet reformculara, Mutezilîlere, Fazlurrahmancılara, light ve ılımlı İslamcılara, seküler Müslümanlarabırakılmamalıdır.
Kübalı Müslümanların en az yüz kişisi, gerçek tasavvuf
tarikatlarıyla buluşturulup tanıştırılmalıdır.
Küba’da komünist sistem devam etse, bile orası da yakın bir
tarihte Çin ve Vietnam gibiliberalleşecektir.
Bizim Küba’da böyle hizmetler yapabilmemiz içinmedenî, kültürlü, geniş ufukluMüslümanlar olmamız gerekir. Bugünkü sekter zihniyetle hizmet edilemez.
On dokuzuncu asırda, İstanbuldan Güney AfrikayaBağdadlı Ebu
Bekir efendi isminde ulemadan bir zat gitmiş, oradaki Müslümanları
irşad etmişti. Bu zatın Afrikan diliyle yazdığı matbu bir fıkıh
kitabı kütüphanemde mevcuttur.
Kübaya gönderebileceğimiz İspanyolca bilen, bu lisanla din
risaleleri telif edebilecek, ihlas ve feragatle çalışacakbir
hocamız var mıdır?
Önemli bir soru: Yetmiş altı milyon nüfuslu Müslüman Türkiye, İslama hizmet konusunda, bütün dünyada yekun nüfusları sekiz milyon olan Yahova Şahitleri kadar/gibiçalışabiliyor mu?
Türkiyede Şeriat elden gitmiş, din iman elden gidiyor,
birileri Kübaya cami yaptırmak istiyor. Fesubhanallah!