Önce ki yazılarımda, devrimci sol düşüncesinin ve İslami söylemler ile terör yapan grupları, terör felsefesini ve mücadele yollarını incelemiştik.
Önce ki yazılarımda, devrimci sol düşüncesinin ve İslami
söylemler ile terör yapan grupları, terör felsefesini ve mücadele
yollarını incelemiştik. Bu yazıda ise
milliyetçilik söylemleri ile yapılan terörün felsefesini
inceleyeceğiz. Öncelikler milliyetçilik duygusunu ve
milliyetçilik fikrini irdelemek ile anlatıma başlayalım. İnsanların
kendi akraba ve soylarını diğerlerine göre, biraz daha fazla
sevmesi fıtri bir şeydir. İnsanlar, sorunlarının ortak olduğu
insanlara yakınlaşır. Ortak sorunlar, ortak çözümlerin bulunmasına
neden olur. Bu da ortak bir kültür oluşumuna neden olur. Aynı
akraba ve millet içinde yaşayanların ortak sorunlarına, ortak
çözümler bulması sonucunda milletin ortak kültürü ve uzun yıllar
bir arada yaşamaları nedeni ile ortak tarihi oluşur. Ortak tarih ve
kültür bir milleti bir arada tutan en önemli unsurdur. Bu anlamda
insanların milletini sevmesi iyi bir tutumdur.
Mikro bir örnek ile ortak sorunların sonucunda ortak kültürün
geliştirmesini açıklayabiliriz. Öğrencilik de sınavdan geçmek ve
düşük notu anne, babaya açıklamak ortak bir sorundur. Dünyadaki ve
tarihteki bütün öğrenci grupları sınavda geçmek ve başarısız olunan
sınavlar için aileye açıklama yapmak için ortak davranışlar ve
dolayısıyla kültürler geliştirmişlerdir. Sosyal bilimlerde
istisnalar kaideyi oluşturmaz, genel olanlar kaideyi oluşturur
hakikatine göre durumu okuyunca şöyle diyebiliriz: dünyadaki bütün
öğrenciler, kopya çekme kültürünü bilir, kopya çekme kelimesinin
karşılığı bütün dillerde mevcuttur. Konumu ve yaşı ne olursa olsun,
öğrencilerin çoğu kopya çekmeye meyillidir. Düşük notu izah ederken
de, “hoca çok zor, sordu” bahanesini kullanırlar. Bütün öğrenciler
düzenli çalışmanın önemini bilir ama çoğu öğrenci bunu uygulamaz.
İşte öğrencilik de olduğu gibi, milletlerde, aynı coğrafyada
yaşamak, aynı dili kullanmaktan ve çoğu zamanda aynı dine mensup
olmaktan dolayı ortak bir davranış ve tutuma sahip olmaları
soncunda ortak kültüre sahiptir. Milleti oluşturan en temel unsur,
ortak bir soy, aynı dil, ortak kültür ve ortak tarihtir. Ama
günümüzde soyları bir birine karışmamış milletler yok gibidir.
Safkan Alman, safkan Türk, safkan Kürt çok azdır. İnsanların
milletini sevme duygusu sonucunda, sadece kendi milletinin yaşadığı
bir ülke kurmaya çalışmak, safkan bir millet oluşturmaya çalışmak
için şiddete ve teröre başvurması ise milletini sevme duygusunu
kötüye kullanmaktır. Kendi milletini mutlu etmek için başka millete
mensup insanları öldürmeye çalışmak İslam’ın istemediği bir
tutumdur. Hakim olan milletinde, diğer milletleri kendi milletine
katmak için zorlamaları da İslam’ın istemediği bir tutumdur.
Dünyadaki bütün ülkeler, az ya da çok mutlaka farklı
milletlerden nüfusa sahiptir. Her devlette farkı milletlere sahip
vatandaşlar veya mülteci veya çalışma izini ile çalışan veya kaçak
yaşanlar mevcuttur. Ana homojen kitlenin, yani çoğunluk kültüre
sahip toplulukların, kendileri ile birlikte yaşayan farklı
kültürlere sahip milletlere, kendilerinin kurduğu devlette verdiği
haklar vardır. Azınlık nüfusa sahip kültür veya millet
mensuplarının oluşturduğu grupların hakları birçok ülkede, çoğunluk
kültünün mensuplarına göre azdır. Hakların az olması ise, az nüfusa
sahip kültür ve millet mensuplarının, ana kitleye karşı bir hak
arayışına girmesine neden olur. Ana kitlenin hak vermeme tavrı ile
karşılaşanlar ise “biz eşit değiliz, eziliyoruz, bir dışlanıyoruz “
gibi kanaatlere sahip olabiliyorlar. Bu durum da ayrılıkçı
fikirlerin yeşermesine sebep olabiliyor.
Bütün haklarını elde eden bir milletin, ana kitleden hala
ayrılmak istemesi ise İslam’ın istemediği, varlığını gösterme
ihtiyacını tatmin etmek istemesinden kaynaklanmaktadır. Bu bir
üstünlük arayışıdır. Bu egolu tavrı ise bir milletin bütün
mensuplarında olmaz. Genelde azınlık bir grubunda olur. Çünkü
sıradan halk veya normal toplum üyeleri veya sıradan ortalama
insan, günlük hayatını rahat bir şekilde devam ettirme
çabasındadır. Normal sıradan insan, hangi devletin egemenliğinde
yaşarsa yaşasın, sıradan olan yaşamına devam edecektir. Hatta bazen
bu sıradan insanlar, kendi günlük yaşamını daha rahat yaşamak için
gelişmiş ülkelere taşınırlar. O ülkede çalışmak için mülteci olur,
kaçak işçi olur hatta vatandaşlığına geçip asker olur. Yeter ki
günlük, sıradan olan yaşamında rahat etsin. Yani karnı doysun,
güvenle barınacak bir evi olsun, kişiliği ezilmesin yeter. Fakir
olduğu için karnını doyuramayan nice Türkiye insanı, Almanya’ya
çalışmaya gitmişler ve orayı ikinci vatanı yapmışlardır. Benim gibi
sıradan olan insanlar, karnı doyuracak kadar bir işi olsun, kimse
beni tehdit etmesin, kişiliğimi ezmesin yeter diye düşünürler.
Hakları elinden alınan insanlar, karınları doysa, evleri olsa ve
ölüm tehdidi olmasa bile, kişilikleri ezildiği için mutsuz olurlar.
Daha fazla mutluluğu yakalayabilmenin peşine düşerler. Bir toplumla
beraber yaşamaktan dolayı sıradan insanlar da mutlu oluyorsa, işte
o zaman, toplumda bölünme olmaz.
Kişiliklerin ezilmemesi, demokratik hakların çoğalması ile
mümkündür. Bu gün Türkiye demokratik hakların geliştiği bir
ülkedir. Demokratik hakların gelişmesinden dolayı Türkiye’deki tüm
halklarda genel bir memnuniyet vardır. Bu hakları daha da
geliştirmek yerine, bir grup silahlı teröristlerin silahlı eylemler
gerçekleştirmesi normal, sıradan vatandaşların hayatını
güçleştirmektedir. Silahlı grupların, kendi kültüründeki
silahsız insanların yerine karar vererek, onlar adına bölünmeyi
istemesi, azınlığın çoğunlu yönetmesidir. Ayrılıp gitmek yerine,
kendimiz için istediğimiz hakları, Ülkemizin diğer halkları içinde
istemeliyiz. Bölünmek, tüm halklar için zarar verici bir taleptir.
Daha özgür ve daha büyük bir devlet için uğraşmak, bölünüp küçük
devletler kurmaktan her zaman karlıdır. Türkiye hepimize yetecek
kadar büyüktür. Avrupa birliği birleşmeye çalışırken, Türkiye’yi
bölmeye çalışmak, bizim gibi sıradan insanların zararınadır.
Serbestçe dolaşılan bir büyük bir ülke yerine, vize ile girilen bir
ülke olmasını istemek doğru değildir. Türkiye de herkes istediği
şehirde oturabiliyor, ev alabiliyor, istediği işi kurabiliyor,
istediği işte çalışabiliyor, istediği kişiye oy atabiliyor,
istediği dilde konuşabiliyor ve yazabiliyor, istediği dilde
televizyon seyredebiliyor… Serbest oturma hakkına ve serbest
çalışma hakkına herkes sahiptir. Diğer demokratik hakları da,
barışçıl söylemler ile elde etmek varken, bölünmek için silaha
sarılmak makul bir davranış değildir. Biz sıradan insanların
faydasına değildir.
Türkiye yeterince özgür bir ülke ve daha da
özgür olma yolunda yani demokrasi yolunda ilerlemektedir. Teröre
sebep olacak veya bölünmeye gerek duyulacak sosyal ortam asla ve
asla yoktur. Var demek günahtır. Tüm insanlık ailesi ile birlikte
kardeş yaşayabiliriz. Rabbim Müslümanları bölünmekten ve terör
gruplarından korusun. Amin