Bu yazımızda, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş sosyal medya araçlarından ve bu araçların sosyal hayatlarımıza etkilerinden söz edeceğiz. Günümüzün önemli bir kısmını Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlarda geçiriyoruz.
Bu yazımızda, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş sosyal medya araçlarından ve bu araçların sosyal hayatlarımıza etkilerinden söz edeceğiz. Günümüzün önemli bir kısmını Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlarda geçiriyoruz. Arkadaşlarımızla sürekli bağlantı halindeyiz; konum bildiriyoruz, fotoğraf paylaşıyoruz, davetlere cevap veriyoruz, birkaç tuşla anında iletişim kurabiliyoruz. Tüm bunlar hayatlarımıza o kadar hızlı şekilde girdi ki, çoğumuz bize ne gibi etkileri olacağını bilmeden kendimizi bu platformlarda bulduk. Fakat hiç düşündünüz mü, sosyal medya yaşantımızı ne şekilde etkiliyor?
Araştırmalara göre, sosyal ilişkilerimizin sayısı ve bu ilişkilerin yakınlığı ile toplumu ilgilendiren birçok konu arasında doğrudan bir ilişki var. İlişkilerin sayısının daha fazla ve yakınlık derecesinin daha yüksek olması uzun vadede suç oranlarının düşmesine sebep oluyor, birlikte hareket edebilme becerimizi artırıyor, toplumsal sağlığın ve hatta ekonominin bile daha iyiye gitmesini sağlıyor. Fakat 2000 yılında ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, internetin hayatımıza girmesi ile sosyal ilişkilerimizin sayısı ve yakınlığında bir düşüş görülmeye başlandı. Maalesef bu düşüş toplumsal huzursuzlukları, sivil toplum hareketlerinde zayıflamayı ve kişiler arası güvensizliği de beraberinde getiriyor.
Başka bir araştırma ise interneti, arkadaş sayılarının az olması sebebiyle psikolojik sorunlar yaşayan insanlara yardımcı olmak için kullanmanın mümkün olduğunu gösteriyor. İnternet, kişilerarası iletişimdeki birçok engeli ortadan kaldırabiliyor, bu da daha rahat ve güvenli bir iletişime olanak sağlayarak bu kişilerin kendilerini başkalarına daha kolay bir şekilde açmalarını sağlayabiliyor. Yani Facebook, Twitter ya da Instagram gibi sosyal medya araçları, normalde kurulması imkansız ilişkileri bile mümkün hale getirebiliyor.
Facebook özelinde yapılan bir araştırmaya göre, tek başına internet kullanımı ile daha güçlü sosyal ilişkiler arasında doğrudan bir ilişki yok. Fakat yoğun Facebook kullanımı dolaylı yoldan daha güçlü sosyal ilişkileri beraberinde getirebiliyor. Arkadaşlar birbirlerinden uzak yerlere taşınsalar bile Facebook sayesinde iletişimi sürdürüp arkadaşlıklarını koruyabiliyorlar. Bu da kişilerin daha öz güvenli ve psikolojilerinin daha sağlıklı olmasını sağlıyor. Ayrıca üniversitede kurulan arkadaşlıkların sürmesi, kişilerin mezuniyet sonrası staj ve iş gibi çeşitli fırsatlardan daha kolay haberdar olmalarına olanak sağlıyor.
Sosyal ilişkiler ve sosyal medya arasındaki ilişki üzerine yapılan bir araştırmaya göre, kişilerin sosyal medya kullanım süresi arttıkça online sosyal ağlarındaki arkadaş sayıları da artıyor. Fakat sosyal medya kullanım süresi ile gerçek hayattaki arkadaş sayısı ve bu arkadaşlıklarla kurulan yakınlık arasında hiçbir bağlantı bulunmuyor. Ayrıca sosyal medya kullanıcısı olmak, gerçek hayatta daha büyük bir sosyal ağ sahibi olmak ya da daha yakın ilişkilere sahip olmak anlamına gelmiyor. Facebook, Twitter ya da Instagram gibi platformların faydalarından uzun uzun bahsedebiliriz. Fakat yapılan bir araştırmaya göre, online arkadaş sayısı ile ruh sağlığı arasında doğrudan bir ilişki yok. Buna karşın, gerçek hayattaki arkadaş sayımızın ikiye katlanmasının bize verdiği mutluluk toplam gelirimizin %50 artmasının bize verdiği mutluluk ile eşdeğer. Online ilişkilerimizin sayısı ne kadar fazla olursa olsun, bu mutluluğumuz için tek başına yeterli değil. Hatta online ilişkilerimizin sayısının çok olması bazen bizi negatif yönde bile etkileyebiliyor.
Sosyal medya araçları son yıllarda sosyal ağlarımızı öyle genişletti ki, tüm bu kişilerle ilişkilerimizi sürdürebilmek neredeyse imkansız hale geldi. Bu sebeple sosyal medya araçlarının asıl kullanım amacı olarak sosyalleşmenin yerini, eğlence ve boş zamanları değerlendirme aldı. Yani sosyal medya, sağlıklı bir sosyal hayata sahip olmak için aslında çok da gerekli olmayabilir. Evet, sosyal medya araçları 50 sene önce kurulması imkansız ilişkileri mümkün kılıyor, hatta bununla kalmayıp bize anlık iletişim imkanı sağlıyor. Ancak sosyal medya araçları artık sosyalleşme aracı olmaktan uzaklaşıp bir eğlence aracına dönüşüyor. Uzun vadede yakın ilişkilerin sayısında bir düşüş yaşanıyor, bu da eskiye kıyasla daha yalnız ve mutsuz olmamıza sebep olabiliyor. Sosyal medya platformlarından tamamen vazgeçmek mümkün olmasa da, sosyal hayatlarımızın niteliğini bu platformlar üzerinden değerlendirmek bizi doğru olmayan yargılara götürebilir. Günün sonunda sosyal medyadaki ve gerçek dünyadaki ilişkiler arasındaki farkı görmenin sağlıklı sosyal yaşamlara sahip olmamız için kilit bir rol üstlendiğini söylemek yanlış mı olur, ne dersiniz?
Saygılarımla...