Siyasi Düstur
Siyasette genel düstur; fiil, eylem, davranış ve dil ile yani
üslup aracılığıyla, senle ters düşen seçmenin bile sempati
beslemesini sağlamak olmalıdır. Siyasiler en çok dil yani üslup ile
yönetir bu süreci. Davranış ve fiiller halka tam olarak yansıyamaz
ama siyasi lider veya aday; diline ve üslubuna bizi şu dijital
çağın her ortamında kolayca şahit kılabilir. Kendisini ve tebâsını
üslubu ile ifade eder ve tanıtır. Veya verilmiş olan sevgiyi ve
teveccühü, bu üslup sayesinde korur, kollar. Çizgisinden şaşmaması
veya halkla iç içe ve her kesimle dost olduğunu bu üslup sayesinde
belirler ve sunar. Gönül diliyle hitabın; iki zıt kutubu bile
birbirine yakınlaştırabileceği yadsınamaz eşkalde aşikardır. “Tatlı
dil yılanı deliğinden çıkarır.” mottosu bu düşünce çerçevesinde
zikredilerek gelmiştir. Bütün Türkiye vatandaşları ve onun
manevi himayesinde olduğu düşünülen diğer eyaletler bu üslup ile
siyasiyi tanır ve gerekirse korur, kollar, savunur. Ama maalesef
bazen siyasiler, birbirileriyle atışmaktan ortak davayı
unutuyor olabiliyorlar. Ortak dava vatan iken, vatanda görünmez
çatlaklar oluşuyor, ortak dava millet iken, millet aşikar derecede
bölünebiliyor. İşte benim de değinmek istediğim mevzu tam da
burası! Biz seçmenler, kim kime daha iyi laf çakacak diye
beklemektense; cebimizle, statümüzle, yaşam standardımızla
ilgilenip bunlar uğruna kafa yoranlarla bir olup desteklemek
isteriz. O yüzden ez cümle maksat hasıl olsun diye son cümlelerimi
şu şekilde ifade ediyorum; Bir siyasi lider, bütün Türkiye
vatandaşları üzerinde yönetici, koruyucu ve kollayıcı vasfı bulunan
bir makam; bölücü ayrıştırıcı ifadeler besleyen; zillet ittifakı ve
buna benzer bir sürü yakıştırmalarda bulunmamalıdır. Ez cümle
derdimiz sıkıntımız budur.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Hepimiz birbirimizi sevelim,
sevemesek de saygılı olalım. Vesselam.