Düşman tuzağı vesayetlere karşı milletimin muhayyilesini dolduran bir adalet ve kalkınma davası olduğunu 1981’den beri söyledim geliyorum. Millî birlik havasını bozan haksızlık virüsüne karşı adaletli yönetimin verdiği güçle bizi her türlü bağımlılıktan kurtaracak ve rahmetli Türkeş’in deyimiyle çağlar üzerinden sıçratacak bir kalkınma hareketinin özlemi, dünden bugüne hep vardı, var olacak.
Düşman tuzağı vesayetlere karşı milletimin muhayyilesini dolduran bir adalet ve kalkınma davası olduğunu 1981’den beri söyledim geliyorum. Millî birlik havasını bozan haksızlık virüsüne karşı adaletli yönetimin verdiği güçle bizi her türlü bağımlılıktan kurtaracak ve rahmetli Türkeş’in deyimiyle çağlar üzerinden sıçratacak bir kalkınma hareketinin özlemi, dünden bugüne hep vardı, var olacak. Ancak bu büyük dava, egonun amansız saldırısıyla emperyalist tuzaklarına davetiye olabilen siyasî çözülmeler getirdi, getiriyor vessalam! Millî dert; haksızlığa teslim adalet, kalkınmaya ihanet!
Son yazılarım nedeniyle sordular: Davandan döndün mü Hoca? Gülümsedim. Arınç’ın eleştiri hakkı var da benim yok mu? Söz verdim STK başkanlarına, halkın sesini iletin bana, duyuracağım. Yanlışa yanlış, doğruya doğru! İmamoğlu dedi ki yanlışsa bizim yanlışımız, öyleyse doğru sayacağız olmaz. Körtaraf olmamalı yani.
Aptal kendi başından geçer de uyanmaz, yaşar durur aynı sonuçları, dert çekmekten usanmaz. Akıllı ise başkasının başından geçeni de görür uyanır, ibret alır; muarrızım söyledi demez, doğru sözden nemalanır. Bu ülke ne çektiyse aldatma kültüründen; kurnazlıktan, yalandan, yanlıştan çekmedi mi?
Siyasî çözülmelere dikkat! Kendi kafa formatını veya çıkarını kabul ettiremeyince çözülenler belli. Her şeyi ben yaptıydım, sizi de Meclise ben taşıdıydım ama sonra liderim kadrimi kıymetimi bilmedi diyenler var. Onlardan birinin ağzının payını Mecliste ekranlardan da yansıyacak şekilde Prof. Dr. Naci Bostancı çok güzel verdi. Bir de konuşturmayın beni insan içine çıkamazsınız diye çözülen var ki niyetini anlayana aşk olsun! Konuş diyorlar sana kardeşim, söylesene ne biliyorsan, niye blöf yapıyor da halkın vicdanını kanatıyorsun? Geçmişte ekonomi mimarı tanıdığımız Babacan da muamma! Gerçekten liderinin yanlışlarının olumsuz sonuçlarını gördü de halkın beklentisi bir yeni yapılanmaya inandı? Yoksa umduğu mevkiyi mi bulamadı? Çözüldü ama dökülmedi henüz.
Çözülme nedenini ve niyetini amansız takipçi halk sessiz ve derinden çok iyi izler. Kendisi için iş, proje, yol açamayanları da çok geçmeden silmiştir hep, siler. Çözülmeleri liderlerin yarattığına inanırsa onları da önce böler sonra siler. Az görüldü bu, son örneği de rahmetli Erbakan ocağından çözülenlerin başarı getiren hareketi. Acı olan, o hareketin üç öncüsünün bölünmesi. Arınç, eleştiri hakkı diye nalına da mıhına da vurup duruyor. Gül, sessiz ve derinden yürüyor. Liderlerinin son seçimlerde yürüttüğü MHP destekli siyasetini de halk benimsemedi, hesap pusulasını açıkça koydu önümüze. Bizim Reis lakabı puslanıyor git gide.
MHP çözülmesi belli, daha önce yazdım çok, son diyeceğim şu: Yakışmıyor ülkücülere bölünme hiç, dava aksakalları bir araya gelip yeni bir politikayla bütünleşmeyi sağlamak zorundalar, destanlarının buyruğu bu!
CHP sağdan sola boğum boğum zaten. Lakin son seçim değerler aldı içine. Doğruya doğru diyeceksek bu hakkı da teslim etmeliyiz. Siyasetle pek de ilgilenmeyen sanatçı Tarkan’ın bile sempati gösterdiği İmamoğlu ile ülkücü tandanslı Yavaş, iktidarın keskin muhalefetine rağmen halkın teveccühünü kazandı. Hele Yavaş’ın böyle kulvar değiştirdiği halde halk gözünde itibar kaybetmemesi, ülkücü dava arkadaşlarını düşündürmüyor mu hiç?
Ak Partideki dava arkadaşlarımla istişarelerimden çıkardığım şu önerilere de dikkat çekmek istiyorum: Halk tercihi esaslı değil, lider odaklı siyaset var ülkemizde maalesef! Öyleyse dava lideri, yol arkadaşlarına adil ve eşit mesafede olmalı. Öneri, eleştiri ve yorum yapabilme güveni vermeli onlara ve her birini dikkatle dinlemeli. Toplu halde veya gruplar halinde yapılan toplantıların çok da yararı olmuyor. Aynı ilin vekillerini bile bir araya getirip sorun görüşmemeli. Niye? Bireysel farklılık var. Herkesin farklı düşünceleri, yorumları olur ve bunları kendilerine çok yakın bulduklarının bile bilmesini istemez. Ayrıca toplantılarda kimse gerçek yüzünü göstermez, tahkir veya takdir edilir miyim iç titremesi içindedir çünkü. Farklı görünme derdine düşer .
Öğretmen hep birebir ilgi ve görüşmelerle iyi yetiştirir öğrencisini deriz ya hani; siyasî çözülmeleri engellemek isteyen her lider de yoğunluğuna rağmen vekil, başkan ve yönlendirici görevi verdikleriyle birebir görüşmeler yapabilmeli ki doğru icraat için doğru bilgilere ulaşabilsin. Her işin başına koyduklarına da kim olurlarsa olsunlar tümüyle güvenmemeli. Ne sultanlar güvendiklerinin ihanetine uğradı ya da onların derdini çekip durdu tarihte! Osmanlının çözülme döneminde yolsuzluklar, huzursuzluklar baş gösterince Aşık Seyranî ne demişti?
“Balık baştan kokar, bunu bilmemek Seyranî gafilin ahmaklığından.”
Çevresinde doğrucu davutları, dobra bülbülleri baş yapmayan liderler, evet efendimci görünen canım kendimcilerin hesabî eylemleriyle güç kaybeder. Herkes hesap peşindeyken dava inancı yaşar mı gönüllerde?
Kul hatasına mahkûm etme Allah’ım milletimi, hırsa mağlup çözülmelerin yol açtığı bölünmelerden koru!