SİYASETTE EŞİT ŞARTLARDA SEÇİM

Farklı toplumsal talepleri ve görüşleri temsil eden partilerin, siyasal yarışa katılmaları ve bu talepleri devlete taşımaları, demokratik çoğul­culuğun bir gereğidir. Bu çoğulculuğun korun­ması için, siyasi partilerin, eşit ve adil şartlarda seçim yarışına girmesi gereklidir. İşte parti fi­nansmanı, seçim yarışında adil rekabet koşulla­rının ve çoğulculuğun korunması açısından ele alınması gereken bir konudur.

Siyasi partiler, devlet dışında örgütlenmiş, serbestçe kurulup faaliyet gösteren özel hukuk tüzel kişileridir.

O halde, partilerin finansman yönteminin de, bu temel özelliklerine uygun olması gerekecektir.

Başka bir ifadeyle, parti­ler nasıl devlet dışı özel kuruluşlar olarak kabul ediliyorsa, finansmanları da esas olarak kamusal değil özel kaynaklardan sağlanmalıdır. Partilerin toplumsal taleplere açık olabilmeleri ve toplum­da oluşan düşünceleri toparlayıp ulusal iradeyi devlete taşıyabilmeleri için topluma kapalı olma­maları gerekir. Bunun finansman sorunu içeri­sindeki karşılığı; siyasi partilerin, topluma mali yönden de bağımlı olmasıdır. Üye aidatları ve bağışlar yoluyla toplumdan gelir elde etme çaba­sı içerisinde olan partilerin, topluma mali yön­den bağımlı ve toplumsal taleplere daha duyarlı olacağı açıktır. Buna karşılık, partilerin kamusal finansmanı, partilerin devlete yakınlaşması ve toplumdan uzaklaşması sonucunu doğuracaktır. Bu sebeplerle, partilerin finansmanında asıl olan, kamusal değil özel finansman olmalıdır.

Parti fi­nansmanı ile ilgili olarak şu öneriler getirilebilir:

1.Devlet yardımlarının uygulanmasına ilişkin temel esaslar, yasal düzenlemeye bırakılma­yıp, doğrudan Anayasa’da düzenlenmelidir. Ülkemizde partilere yönelik devlet yardımla­rının başlangıcı olan 1965 yılından beri, bu konu ile ilgili Anayasa değişiklikleri de dâhil olmak üzere, 19 defa yasal düzenleme yapıl­mıştır. Devlet yardımları herhangi bir tutarlı ve makul gerekçeye dayanmaksızın, genellik­le çoğunluk partilerin siyasi rakiplerine karşı bir siyasi manevra aracı olarak kullanılmak suretiyle, defalarca değişikliklere uğramıştır. Bu sebeple, devlet yardımlarının esasları Ana­yasada düzenlenmelidir. Bunun gibi ayrıntılı bir konunun doğrudan Anayasa’da düzenlen­mesinin, 1982 Anayasasına yöneltilen kazu­istik anayasa eleştirisini gündeme getireceği düşünülebilir. Ancak her ülkenin kendine özgü tecrübelerinden kaynaklanan bu tür ay­rıntılı konulara anayasalarında yer verdikleri bilinmektedir. Bu sebeple, tarihsel tecrübenin net bir şekilde ortaya koyduğu sakıncaların giderilmesi amacıyla, Anayasa’da siyasi parti­lere mali yardım yapılacağını belirtmekle ye­tinmeyip, devlet yardımlarının uygulamasına ilişkin esaslara da Anayasa’da yer verilmesi ye­rinde olacaktır.

  1. Devlet yardımından yararlanacak partilerin belirlenmesinde seçimlerde elde edilen oy oranı esas alınmalı ve bu oran orta vadede yüzde 1’e indirilmelidir. Kanundaki yüz­de 7’lik oy oranının yüzde 3’e indirilmesi önemli bir adımdır. Ancak bununla yeti­nilmemeli ve seçimlerde daha eşit rekabet şartlarının sağlanması için, yüzde 1 oy oranı yeterli görülmelidir.

  1. Siyasi partilere yapılacak devlet yardımları ile partilerin elde edeceği diğer gelir kalemleri arasında oransal bir denge kurulmalı, siya­si partilerin devlet yardımlarına bağımlılığı önlenmelidir.Siyasi partilerin devlete bağım­lılıklarının azaltılması ve toplumsal tabanla­rından kopmamaları için, özel ve kamusal gelirleri arasında bir denge kurulmalıdır. Bu düzenlemelerin, uygulaması en kolay ve basit olanı partilere yapılacak devlet yardımlarının üye aidatları ve bağış gelirlerini aşamayaca­ğının hükme bağlanmasıdır. Bu konudaki bir ikinci yöntem ise, partiye yapılacak her üye aidatı ödemesi ve bağışa karşılık belli bir miktar devlet yardımının yapılmasıdır.

4.Siyasi partilerin ve adayların seçim harcama­larının kanunla sınırlandırılacağı konusun­da Anayasaya hüküm konulmalıdır. Mali yönden güçlü kişi ve partilerin çok daha fazla harcama yapmasına ve seçim yarışında eşit ve adil rekabet şartlarının bozulmasına neden olmalarını önlemek amacıyla harcamalarının sınırlandırılması uygulama­ları birçok Batı demokrasisinde yaygın ola­rak benimsenmiş bir uygulamadır