Sıfır komşu!
Komşularımızla olan ilişkilerimizi geçmişten günümüze değerlendirdiğimizde; ülkemizin dünyada komşularıyla dostluk ve barış içinde yaşayamayan talihsiz ülkelerden biri olduğunu görüyoruz! Terörün büyümesine destek olan, siyasi ilişkilerde düşmanca tutumlar sergileyen sınır komşularımız olmasına rağmen, dış politikada suçlu hep Türkiye olarak gösterildi.
Tüm bunlara karşın, dostluk eli uzatmaktan çekinmediğimiz komşularımız; önden bizim elimizi, arkadan sahiplerinin elini sıktı!
Globalleşen bir dünyada sıfır komşu politikası her ne kadar mantıksız görünse de komşularımızla olan ilişkilerimizi değerlendirdiğimizde; Türkiye açısından mantıklı bir çıkarım olduğunu düşünüyorum!
Zira komşudan göremediğimiz desteği kilometrelerce uzakta olan ülkelerden görebiliyoruz!
Konuya bu açıdan baktığımızda Tayyip Erdoğan’ın neden Vatikan'a gittiğini doğru ve net bir şekilde değerlendirmemiz mümkün!
Dünyada ortalama 1 Milyon Katolik var.
Katoliklerin çoğu Kapitalizme düşman! Amerika ve yönetimine düşman! Avrupa Birliğine düşman! Zulme düşman! Ve en önemlisi Kudüs’ün başkent edilmesine kesinlikle karşı!
Şu durumda, dindaşımız olan Araplar, bize sırtlarını dönüp “Amerikancı” oldukları için; stratejik olarak Vatikan'ı gözden geçiriyor olamaz mıyız?
Amerika'nın ve Avrupa'nın en büyük düşmanı olan ve dünyada en büyük cemaate sahip papalıkla ittifak kurduğumuzda ortaya ne çıkar? Devasa bir güç!
Papaya dost olan bir ülke; tüm Katoliklere dolayısıyla tüm Katolik ülkelere dost olur!
Bu durumda komşuya ihtiyacımız kalır mı?
Katolik ülkelerle bazı konularda ortak düşüncelerimiz ve çıkarlarımız var! Bunlardan en önemlisi Kudüs meselesidir!
“Kudüs Yahudilerin tekeline verilemez!”
Buna karşı çıkan en büyük Hristiyan güç; papalıktır!
Vatikan ile gücümüzü birleştirdiğimizde, Amerika karşımızda durabilir mi?
Avrupa Birliği durabilir mi?
Bugün papalık dese ki “Türkiye benim stratejik ortağımdır ve ben bu-bu konularda Türkiye ile birlikte hareket edeceğim!” Kim karşı çıkabilir?
Bu noktada yok edilmesi gereken birinci unsur; Siyonizm, uzantıları ve ekonomisidir!
Papalık ve Türkiye, güçlerini birleştirdiğinde Siyonizm’i yok etmek kaçınılmaz olacaktır!
Tayyip Erdoğan’ın, Vatikan’a gitmesini “Papaya ayar vermeye gitti!” olarak okuyorum.
“Ya bunların kulağını çeker, dize getirirsin, seninle bir oluruz; ya da bir gün gelir sen de bundan payını alırsın!
Türkiye'nin, Afrin harekatını destekleyen ülkelerin durumunu değerlendirdiğimizde; kendine bile yetemeyen bir kaç Afrika ülkesi, bir kaç Asya ülkesi; kendine zor yeten bir kaç Türk ülkesi… Kısaca bize duadan başka bir şey gönderemeyecek ülkeler olduğunu görüyoruz.
Son olarak “Amerika ile Türkiye arasında bir sorun çıkarsa Türkiye’nin yanında olurum!” diyen bir Kuzey Kore var. Baktığımızda Kuzey Kore dünyanın en güçlü askeri ordusuna sahip ve buna güvenerek dünyaya kafa tutabilen, nükleer denemeler yapabilen bir ülke! Ve ortak düşman da çıkarları doğrulusunda Türkiye ile ittifak kurmaya hazır olduğunu söylüyor.
Tüm bunlardan şunu çıkarabilir miyiz?
Yıllardır sömürülmüş ve zulümle yönetilmiş ülkelerin halkları, onlara sahip çıkacak bir kapı arıyor?
Bu çerçeveden baktığımızda “Bu ülkelerin halkları bir zaman sonra Türk Bayrağı altında birleşmek isteyecek!” çıkarımını yapabilir miyiz?
Bir zamanlar Osmanlı tebaası olmak en güçlü devletler için bile bir şerefti! En zor alınan pasaport, Osmanlı pasaportuydu. Bir Yahudi’nin Osmanlı pasaportuna sahip olması onun için büyük bir ayrıcalıktı. Osmanlı Pasaportu ile istediğin ülkeye vizesiz girme hakkına sahiptin! Şimdi Amerikan pasaportu olanlar için aynı durum söz konusu!
Suudi Arabistan, Türkiye’ye haç kotası koyabiliyor ve vize isteyebiliyorken; Bir Amerikalı çok rahat bir şekilde Suudi’ye gidebiliyor!
Bir Amerikalı istediği zaman, rahat bir şekilde Suudi’ye gidebiliyorken; Bir Suudi Arabistanlı eğer zenginse veya Amerikan pasaportuna sahipse, Amerika’ya gidebilir!
Çifte standartta bakın!
“Niye Amerika ile düşmanız, neden Avrupa ile düşmanız!” diye hayıflananlar var!
Sen ne zaman aşağılık bir insan oldun da, Amerika’ya veya Avrupa’ya ihtiyaç duydun?
Bugüne kadar bir fayda gördük mü onlardan?
IMF (güya) borç para verip, yıllarca kanımızı emmedi mi?
Gelinen noktada; bizim dünyanın birliğine mi ihtiyacımız var, yoksa dünyanın bizim tekliğimize mi ihtiyacı var?
Dünyanın bizim tekliğimize ihtiyacı var! Aksi olsaydı, bizimle bu kadar uğraşılmazdı!
Düşmanca tutumlarının sebebi sadece bizim tekliğimiz ve bayrağımız altında yönetilmek isteyen ülkelere bir lider ülke olacak durumda olmamız değil!
İstedikleri; (onlara) köle olmamız, uşak olmamız, kaynaklarımız… Ve en önemlisi de "Emredersiniz efendim!" cümlesini duymak!
Zira onlara yıllarca hükmettik! Onların acısı zannetmeyelim ki geçti!
Bize en çok kurşun sıkmış, en çok ihanet etmiş ülke olan Yunanistan’ın hâlâ içine sindiremediği 400 yıllık bir Ortodoksluk ve 400 yıllık bir Konstantin acısı var! Bizans’ı yok eden Osmanlıyı ve onun soyunu asla yanında görmek istemiyor!