Şifa Vermek Sizin Elinizde
Türk Kızılayı’nın geçtiğimiz haftalarda kan stoklarının
azaldığını belirterek, sıkıntı yaşama ihtimalinin doğması üzerine
yaptığı kan bağışı çağrısına halkımız duyarsız kalmadı ve iyilikte
adeta yarışarak birçok kurum, sivil toplum kuruluşu ve vatandaşımız
kan bağışında bulundu. Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık ile
kan bankacılığı, neden kırmızı alarm verdikleri, vatandaşların kan
bağışı konusundaki tutumları ve TÜRKÖK projesini konuştuk.
Kızılay denince akla ilk olarak kan hizmetleri ve afet hizmetleri
geliyor. 1957 yılında kan bankacılığına başlayan Türk Kızılayı, bu
çalışmalarını bilimsel olarak 2005 yılında dönemin Başbakanı,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ülkemizin kan
ihtiyacını gönüllü, bilinçli ve düzenli bağışçılardan karşılamak
amacıyla “Güvenli Kan Temini Projesi”ni hayata geçirdi. Bugün 17
bölgede kan merkezi, 65 kan bağış merkezi ve mobil kan bağışı
araçlarıyla Türkiye’nin dört bir tarafında kan bağışı alımı
çalışmaları yapılıyor.
“Güvenli Kan Temini Projesi” ile Türk Kızılayı yeniden organize
oldu ve 2005 yılında 300 bin ünite kan bağışı alan bir durumdan
bugün 2 milyon ünite kan bağışı alan bir duruma geldi.
Hedef Genç Gönüllüler
Kınık, kan bağışında “Hastanıza kan lazım, bağışçı bulun, gelin”
yaklaşımından, gönüllülerden alınmış, tüm testleri yapılmış,
bileşenlerine ayrılmış ve uygun iklimlendirmeyle hastanelere
ulaştırılmış bir kan tedariği sistemine geçildiğini vurguluyor. Kan
bağışının tamamen gönüllülük esasına dayandığını belirten Kınık,
“Gönüllülük bir üst bilinç işi olarak insanların zamanlarından,
paralarından, emeklerinden bir kısmını hiç tanımadıkları insanların
hizmetlerine sunma biçimidir ve bu anlamda büyük bir erdemdir.
Kızılay’ın ilk kurucuları gönüllü kişilerdir. Ben de dahil hali
hazırdaki yönetimi de hiçbir ücret almadan bu kutsal görevi gönüllü
olarak yerine getirmektedir. Bizim için tek motivasyon, bir ihtiyaç
sahibinin daha yüzünü güldürmek ve onun hayır duasını alabilmektir”
ifadelerini kullanıyor.
Halkımız gönüllülük konusunda çok duyarlı. Bu manada gençlik
hizmetleri de gönüllülüğün dinamosu niteliğinde. Dolayısıyla sadece
gençlerle yapılan çalışmalar neticesinde her yıl onbinlerce ünite
kan bağışı aldıklarının altını çizen Kınık, böylece daha fazla
insana ulaşabildiklerini dile getiriyor.
TÜRKÖK'te Hedef 500 bin Bağışçı
Kök hücre nakli tedavisi bekleyen hastalar için Sağlık Bakanlığı
ile 2014 yılında TÜRKÖK projesini başlatan Türk Kızılayı,
Türkiye’nin uygun ilik arayışında yurt dışına bağımlılığını ortadan
kaldırarak dünyaya model oldu.
Proje kapsamında kan bağışında bulunan vatandaşlara TÜRKÖK
bünyesindeki Kemik İliği Bankası için kan örneği bağışlamak isteyip
istemedikleri soruluyor. Cevabı “evet” olan vatandaşlardan alınan
numune kan, Sağlık Bakanlığı merkezi laboratuvarlarına
gönderiliyor. Bugüne kadar yaklaşık 200 bin hayırseverin kemik
iliği vericisi olmayı kabul ettiğini belirten Kınık, “Başta
Amerika, Belçika, Avusturya ve Hindistan olmak üzere çeşitli
ülkeler sıraya girerek Türkiye’den tarama talep etti. Yurt dışından
eşleşmeler tespit edildi, doku transferi yapıldı. Mevcut gönüllü
kök hücre bağışçılarından yüzlerce başarılı nakil gerçekleşti”
açıklamasında bulunuyor. 500 bin bağışçıyı sisteme dahil ederek
kayıtlarını oluşturmak istediklerini belirten Kınık, gönüllü verici
adayların kazanımında, Kan ve Kan Ürünleri Kanunu çerçevesinde
mevcut yaklaşık 4 milyon 500 bin kişilik bağışçı veri tabanından da
yararlanacaklarını belirtti.
Kızılay kan merkezlerine veya gezici ekiplerine giderek kan
bağışında bulunabilirsiniz. 18-65 yaş aralığında, 50 kg üzerindeki
her sağlıklı birey kan bağışçısı adayıdır. Cinsiyete göre kan
bağışı aralığı değişiklik gösteriyor. Erkekler 90 gün arayla kan
bağışında bulunurken, kadınlar 120 gün arayla kan bağışında
bulunabiliyor. “Kan bağışı asıl olarak hasta bir kişiye şifa
vermektir” diyen Kınık, “Bu nedenle kanın hastalıklı olmaması
esastır. Kan bağışlamak isteyen kişiye yönelttiğimiz sorular ve kan
bağışı aldıktan sonra uyguladığımız testlerin tamamı kanın her
yönüyle hastaya nakledilmesine elverişli olmasını garantiye almak
içindir” diyor.
Kan bağışlamanın kilo aldıracağı, bağımlılık yaratacağı veya kişiyi
kansız bırakacağı gibi yanlış inanışlar olduğuna dikkat çeken
Kınık, “Ramazan ayında yaşadığımız yanlış inanışlardan biri de kan
bağışlamanın orucu bozduğu yönünde. Mücadelemizden biri de bu
yanlışı düzeltmek. Ramazan’da oruçlu vatandaşlarımızın kan
bağışında bulunmasının uygunluğu fetva ile de bildirilmiş olmakla
birlikte, kan bağışlarında düşüş yaşanmaktadır” uyarısında
bulunuyor. Ramazan ayında yaşanan kan bağışı düşüşlerini azaltmak
için iftar sonrası da kan bağışı alımı çalışmalarını sahur vaktine
kadar düzenlediklerini ifade eden Kınık, “Yurt genelindeki tüm
ekiplerimiz planlamalarını bu şekilde organize etti. Kan
bağışlarında düşüşün yaşandığı Ramazan ayında ve kış aylarında
vatandaşlarımızın, hastaların kan ihtiyacının karşılanmasına
duyarsız kalmamasını, sağlıklı herkesin düzenli olarak kan
bağışında bulunmasını bekliyoruz” diyor.
Sağlıkla kalın. Bize yazın, sizin için araştırıp yazalım.