Her sabah uyandığınızda farklı bir gündemle güne başlıyoruz . Tek kanallı televizyon döneminden ve radyo yayınlarındaki ajans haberlerinden farklı olarak her an her yerde hızlı bir bilgi akışına da şahidiz biraz da gündemimizin yoğunluğu ondan .
Her sabah uyandığınızda farklı bir gündemle güne başlıyoruz . Tek kanallı televizyon döneminden ve radyo yayınlarındaki ajans haberlerinden farklı olarak her an her yerde hızlı bir bilgi akışına da şahidiz biraz da gündemimizin yoğunluğu ondan .
Türkiye İzmir'den gelen acı bir haberle sallandı bu sefer. Ardından TV kanallarında kentsel dönüşüm, denetimsiz yapılar vb. konularda haber bombardımanına maruz bırakıldık. O kadar acı haberin içerisinde Ayda kızımızın doksan bir saat sonra mucize kurtuluşuna tutunduk hepimiz. Her deprem sonrası sıralanan hatalar ve temenniler listesine biz de bu vesileyle bir hatırlatma bırakalım istedik .. Çevre Şehircilik Bakanı Sayın Murat KURUM başta olmak üzere birçok bakanlığımızı ilgilendiren bu hususlar hepimizin gözlemlediği ancak bir türlü çözüm getirilemeyen ama ben dahil kime sorsanız vatandaş olarak hepimizin birlikte onay verdiği ve acilen çözüm beklediği hususlar
Her deprem sırasında yaşanan iletişim sorunu .Evet her afette olduğu gibi on dakika süreyle telefon operatörlerinden sesimizi duyuramadık . 1994 yılında hayatımıza giren cep telefonları ile yeterli altyapıyı sağlayamadıkları için zaman zaman sorunlar yaşıyoruz. Deprem sonrası sesinin duyurmak isteyen bir emekli öğretmenimiz Telekom firmasına serzenişte bulunarak diyor ki ''halen iptal için ceza ödeyeceksiniz , aboneliği iptal etmeyiz. Diye ısrar ediyorlar'' Deprem zamanının geçtik hepimiz Edirne'ye, Hatay'a sınır bölgelerimize gittiğimizde bizim telefon hattı yerine yabancı ülkenin hattının çektiğine çokça şahit oluyoruz. Ancak tam tersi bir durumda sınır geçtikten sonra hiçbir şekilde Türkiye hattımızın çektiğine şahit olmadım. Güçlü devlet iddiasında bulunuyor isek öncelikle bu telefon firmalarının olağanüstü durumlar dahil gerekli ve yeterli altyapıyı sağlayıp sağlamadığının denetiminin yapılması şart. Deprem zamanlarındaki iletişim sorunun giderilmesi için eskiden olduğu gibi her evde sabit telefon hattı imkanının sağlanması güzel ve kesin bir çözüm olabilir. PTT zamanında sabit hatlarımız bağlandıktan sonra konuşma yapmaz iseniz telefon ücreti ödenmiyordu. Ancak özelleştirme sonrası aylık fatura ücreti çıktığı ve cep telefonu yaygınlaştığı için sabit hat kullanımı işyerleri harici kullanılmaz oldu.
İnsanların özellikle büyükşehirlerde yüksek katlı binalarda oturma zorunda kalması meselesi ne gelince. Çare olarak yatay yapılanma öneriliyor fakat arsa değerlerinin yüksek olduğu illerde bu konunun çözümü zor deniliyor. Ancak bu illerde şehri yatay ve dikey olarak kesecek şekilde en az elli kilometre uzaklıklara kadar banliyö trenlerinin gitmesini temin ederek bu yerlerde üç yüz , beş yüz metrekarelik arsalar oluşturarak tek katlı ve iki katlı yapılaşmanın önü açılmalı ve şehir merkezlerinde oturma anlayışından uzaklaşılmalıdır.
Ayrıca yıkılan binalara bakıldığında 1999 depremi öncesi yapılmış olan binaların çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Bir anlamda inşaat yapı denetimi konusunda bir yol aldığımızı görüyoruz fakat bir binanın kentsel dönüşüm kararının alınabilmesi için 2/3 çoğunluk yerine yüzde 51 şartının getirilmesinin daha adilane olacağını ve dönüşümün hızlıca gerçekleşmesinin önünde engelleri kaldıracaktır.
Yine kentsel dönüşüm denildiğinde İstanbul örneğinde öncelik olan ilçeler durur iken Kadıköy ,Beşiktaş gibi kentsel rantın yüksek olduğu yerlerde yapılan gereksiz dönüşüm konularının bu kez hassasiyetle denetlenmesi ve amacına uygun bir kentsel dönüşüm teşviğinin ve bu kentsel dönüşüme uygun bir kredilendirme çalışmasının acilen kamuoyu ile paylaşılması önem arz etmektedir.