Başkalarından nice gönendirici sözler işittim. Nice yüreklendirici cümleler duydum. Hedeflerime dair ne çok övücü iltifatlara mazhar oldum ama hiçbiri beni yeterince mutlu etmedi.

EVET, en çok senden duymak istemiştim.

Başkalarından nice gönendirici sözler işittim.

Nice yüreklendirici cümleler duydum.

Hedeflerime dair ne çok övücü iltifatlara mazhar oldum ama hiçbiri beni yeterince mutlu etmedi.

Zirveye taşımadı.

Gönlümde sevincin bayrağını dalgalandıramadı.

Coşku dağlarına burcumu dikmeme sebep olamadı.

Çünkü…

Senden duymak istemiştim bu sözleri.

En çok senden…

BAŞKALARININ bin kelamı benim için bir barem değer ifade ederken…

Senin bir cümlen benim kalbimdeki titreşimi binle çarpıyordu.

Bambaşka hissediyordum.

Bastığım yerin sağlamlığını ifade ediyordu.

Hülyalarımın uçuk olmadığını hatırlatıyordu.

Azmime azim katıyor, yorgunluklarımı beklenen bir rüzgarın ferahlatması misali alıp götürüyordu.

Tazeleniyordum.

İçimde baharlar çiçek çiçek selama duruyordu.

Güneş ısıtmaya başlıyordu örneğin.

Denizlerimin dalgalarını ferahlatan uğultular eşliğinde çoğaltıyordu.

Gökler maviliğinin enginliklerine beni bir kere daha davet ediyordu.

Çünkü…

Senden duymak istiyordum bu sözleri.

En çok senden…

BİR kelime, bir cümle bu kadar mı etki eder kalbe demeyin, eder.

Hem de nasıl eder.

İçine düştüğün kör kuyulardan bir lahza da çıkarıverir.

Kemirgenlerle olan arkadaşlığını aniden bitiriverir.

Kaygılar cehenneminin kapısını ardına kadar aralar ve seni taze havayla donatır.

Ciğerlerin bayram eder.

Yüzüne renk gelir, gözüne fer.

Dizlerin yeniden derman bulur.

Ayağa kalkmaya mecalin olur artık.

Koşmaya hatta.

Ertelediklerini telafi etme umuduyla koşarsın…

Durmamacasına.

Yorulmamak üzere…

Bitmemecesine.

BİR söz…

Evet, bir söz sadece bir söz değildir.

Kimden geldiğine bağlı olarak değişir.

Başkalarından duyduğum sözleri elbette yere düşürmedim.

Önemsedim.

Kıymet biçtim.

Değer verdim.

Ama…

Onlar bir yere kadar taşıyabilirdi beni.

Çünkü…

Senden duymak istiyordum bu sözleri.

En çok senden…

KETUM olan sevdiği bir gün kendisine yıllar önce söylenmesi gerekeni ancak şimdi söyleyebildiğinde yüreğinden coşup taşanları kağıtla böyle buluşturabilmişti.

Uyandırmaya kıyamadığından baş yastığının altına sessizce katlayıp iliştirivermişti.

SÖYLENMESİ gerekeni zamanında söylemek en iyisi.

Gecikmenin telafisi her zaman olamıyor.

Her kula nasip olmuyor.

Demem o ki; yürek burkan sözleri hesapsızca edebildiğimiz gibi ferahlatan, gönendiren, takdir eden, uçuran, mutlu eden, huzur iklimlerine salan sözleri de söyleyebilmeliyiz.

Hatta ondan daha fazla söyleyebilmeliyiz.

Üstelik vakti vaktine...

Bekletmeden.

Ya Selam!