SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE Mİ GİDER?

Seçimle gelen seçimle mi gider? Evet Demokrasilerde normal şartlarda seçimle gelen seçimle gider. Bu önemli bir teamüldür. Ancak, demokrasilerde seçim ya da sandık tek belirleyici faktör değildir. Seçimin yanı sıra çok önemli iki belirleyici husus daha vardır. Birincisi halkın karar alma mekanizmalarına medya, sivil toplum örgütleri, demokratik protestolar vb. araçlarla katılması, yani siyasal katılmada bulunması; ikincisi de seçilenlerin ya da yöneticilerin demokratik teamüller ve hukuk içinde iş ve işlemlerini yapması, kanunlara uyması, suç işlememesi ve teröre destek olmamasıdır.

Kısaca bu aşamada şu söylenebilir. Demokrasilerde üç önemli saç ayağı vardır. Birincisi siyasal katılma, ikincisi seçim, üçüncüsü ise hukuka uygunluktur. Suç işleyen, hukuka uymayan cezasını çeker.

Evrensel hukukun olduğu ve demokratik ülkelerde seçilmişlerin görevden uzaklaşmalarının çeşitli yöntemleri vardır. Bunlardan birinci seçilememe veya seçimle gitme, ikincisi ölüm, üçüncüsü istifa, dördüncüsü cezai takibati gerektirecek suç üstü hali ve son olarak beşincisi ise adli ve idari kovuşturmayı gerektirecek gayri meşru işlemler, kanunlara aykırı gelme, teröre destek, suçu ve suçluyu övme, görevi kötüye kullanma gerekçeleridir. Suç işleme, kanunlara aykırı hareket etme, teröre aleni yardım ve yataklık etmek, görevi kötüye kullanmak halinde yerel seçilmişler, Anayasa, kanunlar ve mer'i mevzuat gereğince İçişleri Bakanlığınca, adli ve idari soruşturmaların selametle yürütülmesini teminen, görevden uzaklaştırılabilir. Bu çok normaldir, dünyanın her yerinde de bu işler böyle yürür.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik bir hukuk devletidir. Herkes kanunlar önünde eşittir. Hiç kimsenin suç işleme, teröre aleni yardım ve yataklık etme, teröre hizmet etme, kamu kaynaklarını ve Devlet ile Milletin imkanlarını teröre aktarma hakkı yoktur. Seçimle gelme, demokratik yöntemle işe başlama ve demokrasilerde seçimle gelen seçimle gider kuralı; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdit ve tehlike oluşturmayı, suçu ve suçluyu övmeyi, tüm kaynakları teröre aktarmayı, Ulus devlet ve üniter yapıya aykırı hareket etmeyi, Devletin kurucusunun fotoğrafının yerini değiştirmeyi, Devlet Başkanının fotoğrafını yerinden indirmeyi, resmi internet sitelerinden Türk Bayrağı ve Devletin kurucusunun resmini kaldırmayı, resmi toplantılarda İstiklal Marşını okumayıp terör örgütü Marşı'nı okumayı ve ölen teröristler için saygı duruşunda bulunmayı, Devlete aleni meydan okumayı…. gerektirmez.

Yani neymiş, seçimle gelen sadece seçimle gitmezmiş. Ölümle gider, kendi isteği ile gider, suç işlerse görevden el çektirilir ve polisle de gider.

Üniter Devlet yapısının bozulmazlığı; teröre yardım, yataklık, hizmet etme; Devlete, Millete, Cumhuriyete, Demokrasiye, insan haklarına, yaşam haklarına meydan okumaları görmezden gelerek seçimle gelen seçimle gider ilkesi gereğince, suç işleyen ve teröre hizmet eden seçilmişlerin görevden uzaklaştırılmalarının milli iradeye vurulmuş darbe olarak değerlendirilmesi; akla, mantığa, bilime, hukuka, adalete, vicdana ve insan haklarına aykırı olmakla birlikte, mandacı ve himayeci görüşlere hizmet etmektedir.

Türkiye bir çadır devlet değil, kurallar manzumesinden oluşan hukuk devletidir. Herkes için uyulması zorunlu olan, kurallar söz konusudur. Yönetenler, yönetilenler; seçilenler, seçenler bu kurallara uymak zorundadır. Kurallara uymayanlar, Devlete, Millete, Cumhuriyete, Demokrasiye meydan okuyanlar, teröre hizmet edenler hakkında hukuk içinde gereği yapılır, yargı süreci işletilir. Yani bu kurallara uyulması mutlaktır, uymayanlar cezalandırılır. Şeriatın, adaletin kestiği parmak acımaz.

20/08/2019

Zeki ÖZDEMİR/ANKARA