Elbette insanın en büyük ve erdem içeren hasleti, akıl ve onun özelliği anlamını taşıyan tamamlayıcı melekeleridir. Akıl ve ona dinamizm kazandıran yeti ve özellikleri devre dışı bırakan her türlü yiyecek, içecek ve maddeler...
Elbette insanın en büyük ve erdem içeren hasleti, akıl ve onun özelliği anlamını taşıyan tamamlayıcı melekeleridir. Akıl ve ona dinamizm kazandıran yeti ve özellikleri devre dışı bırakan her türlü yiyecek, içecek ve maddeler, insanı ve onu anlamlı bir yere koyan özelliklerinde yara alması anlamına gelmektedir.
Bu anlam da insanlık tecrübesi sayısız acı nüvelere tanıklık etmiş ve bu şahitlikler dolayısıyla nice harcanmış ömürler, ölümler, dostluk ve arkadaşlıkları da acı birer vesika kabilinden not etmiştir.
Ve yine bu anlam da insanlık tarihi ders almak, yaşanmışlıklardan geleceğe bir ışık yakmak, yaşanmışlıklardan geleceğe vizyoner bir tutum geliştirip daha sağlıklı, üretken ve aklın hakkını veren nesiller ve onların eliyle daha rantabl bir dünya kurmak isteyenler için son derece geniş ve zengin malzeme içermektedir.
Maddeye tekabül eden ve her türlü uyutan, uyuşturan ve dolayısıyla aklın kısmi iptaline sebebiyet veren maddelerin ne anlama geldiğine kısa ama anlamlı bir zum tutmanın hemen ardısıra, esas yıkımın büyüğüne ve onun yarattığı tahribatın derinliğine değinme vaktidir diye düşünüyorum.
Güç sarhoşluğu !
Hiç birmadde bulunmuş değildir ki gücün verdiği sarhoşluk ve bu sarhoşluğun meydana getirdiği topluluk ve binbir çeşit yıkımın gerekçesi olsun. Güç, kendi içerisinde taşıdığı o büyük, ele avuca sığmaz, kontrole tabi tutulması da adeta imkansız olan tılsımı dolayısıyla en büyük yıkıntının başmimarıdır.
Ve yine insanlık tarihi bu anlamda da yığına denk düşen acı örnekleri kaydetmiş durumdadır. Yıkıntının çeşitliliği ve büyüklüğüne özellikle vurgu yapan İslam, Kitap ve Dinini tebliğ ile görevlendirdiği Resulünü dahi bir insan, bir fani ve salt il elçi olarak görevlendirmenin dışında eksra hiç bir etki ve yetkiye tabi tutmadığını, onlarca ayetinde açık ve sarih şekilde deklere etmektedir.
Gücün, yani insanı insanlığından etmenin de ötesinde insanlık sınırlarının çok daha ötelerine atan, seviye bakımından hayvandan da aşağıya indirgeyen tek amilin, gücün tek elde toplanması sonucunda gerçekleştiğine özellikle dikkat çekilmiştir.
İslam tarihi, haliyle insanlık tarihini de meydana getiriyor olması dolayısıyla insanı İslam'dan ve İslam'ı da insandan azade kılmak, en azından müntesipleri olanlarca mümkün olan işler kabilinden değildir.
Ancak olayı ister İnsanlık ve ister İslam tarihi diye ayraca tabi tutsak bile varılacak sonucun yine aynı olacağı, bu kez her iki görüşün müntesiplerinin itiraz edemeyecekleri işlerden ve dahası bu hakkı teslim sırasında da içlerini derin bir hüznün kaplayacağı da kuşku götürmez bir gerçektir.
Bütün bu acı gerçeklerin üzerini örtmek, olayı başka ve hatta bambaşka düzleme indirgeyip bir de meşruiyet kazandırmaya çalışmak demek, bu kirli, adaletsiz ve ahlaksız ilişkiden nemalanmak anlamının dışında izahı olmayan bir başka ahlaksızlıktır.
Güç, insan ve ona anlam katan herşeyin berteraf edilmesinin ve hemen akabinde kibir sahibi olmak, akıl, mantık ve ahlak dışı kararlar almak, hayatın sadece kendisinin etrafında döndüğü ve kendisinden bağımsız bir dünyanın olamayacağına inanmak, kendi düşünce ve kararlarından bağımsız her türlü davranışın cezai bir müeyyideye denk düştüğü kabilinden bir sürü sakat ve yıkımı çok büyük hastalıklı davranışların başlıca kaynağıdır.
böylesi bir imkanın insan gibi bir çok ve büyük zaafları, yanlışları ve eksiklikleri bulunan bir varlığa tevdi edilmesi demek evvela o kişinin bizatihi kendisine, ailesi, etraf, eşraf ve elbette koca bir toplumun helakına sebep olmak demektir.
kibrin, küstahlığın, laf söz dinlemezliğin ve bunların hemen bir sonra ki aşamasında akla, mantığa, bilim, tecrübe ve tüm değerlerin tersine kararlar alma ve hatta Tanrılık iddiasının da tek tetikleyici unsuru işte yine bu dikkatleri üzerine çekmeye çalıştığımız güç sarhoşluğudur sonucunda gerçekleşmektedir.
ama tarih bütün dikkatörlerin ve bütün müstekbirlerinin ve elbette avanelerinin akibetlerinin ne denli zelik olduklarını da defalarca kayda geçirmiştir.