Teknolojinin geldiği noktada dünya küçük bir köy halini alırken bireylerin zihinlerini algı operasyonları ile etki altına almak hiç bu kadar kolay olmamıştı desek yanılmayız!
Teknolojinin geldiği noktada dünya küçük bir köy halini alırken bireylerin zihinlerini algı operasyonları ile etki altına almak hiç bu kadar kolay olmamıştı desek yanılmayız!
Bu öyle bir algı ki kişi ben etkilenmem diye düşünse de farkında olmadan çeşitli fraksiyonların bilinçaltını sistematik şekilde yönlendirdiğini söyleyebiliriz. Olayın en tehlikeli boyutu uzman görüşlerine göre algı altına giren kişiler yönetilebilir hale geliyor. Kişiler tüm değer yargılarını bir yere bırakarak etkisi altına girdiği ideolojiyi savunmakla kalmayıp kirli oyunların bir parçası halini alıyor.
En basitiyle bir örnek verecek olursak geçmişe ait bir felaket fotoğrafı bugün olmuş gibi kullanılıyor ve kişi doğruluğunu araştırmadan o fotoğraf üzerinden belirttiği düşüncesiyle algının bir parçası haline geliyor.
Dijital medya ile birlikte her türlü sayısız fotoğraf, video veya içeriğe kolay erişimde en büyük sorun sorgulamaya gerek duyulmaması.
İstihbarat örgütleri tarafından en sık kullanılan sosyal medya hesaplarından dezenformasyon çalışmaları ile siyasetten sanata kitleler etki altına alınırken nasıl inanması isteniyorsa ona yönelik algının alt yapısı oluşturuluyor.
Gezi olaylarını irdelediğimizde Twitter üzerinden kitlelerin yönlendirildiğini ve yönetildiğini rahatlıkla görebiliyoruz.
Bir ülke halkının kodlarına, zayıf noktalarına göre hareket edilerek istenilen kanaate ulaşması için yapılan psikolojik manipülasyon iyi bir kandırma metodudur.
Psikolojik savaşta özellikle de belli bir ideolojiye sahip insanların daha kolay yönlendirilen bir kitle olması ile birlikte kendine öncü kabul ettiği kişilerin sözünün doğruluğu, etik olup olmadığı irdelenmiyor.
Özellik ile son zamanlarda mülteciler üzerinden yürütülen algıda yaşanan bir saldırı olayının mülteciler ile ilgisinin bulunduğunun yalan olduğu ortaya çıksa da benzer bir hadise de doğruluğunun araştırılmaması, sorgulamadan kabul edilmesi işin tehlikeli boyutlarını gözler önüne seriyor.
Aynı taktikler kullanılmasına rağmen kişilerde algı operasyonlarının etkisinin değişmemesi çok ince detaylarına kadar araştırılması gereken bir konu halini almıştır.
Hiçbir kutsalın olmadığı bir yerde yalanın bu kadar çabuk inanılır hale gelmesi ile ilgili ciddi çalışmalar yapılması artık kaçınılmazdır.
Farklı ikna metotlarına bile gerek duymadan tekrarlanan, benzerinin sürekli denendiği bir yalana kişilerin sorgusuz inanması hali hakkında bilgilendirici çalışmalar yapılmalıdır.
Sürü psikolojisine yatkın olan kişilerin ise sosyal medya yansımalarına baktığımızda buna haber siteleri hesapları üzerinden bir örnek verirsek en fazla takipçisi olanların verdiği haberin sorgulanmadan daha çabuk benimsendiğini rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
Ne düşünülmesi isteniyorsa o yönde yapılan algıda fake hesaplarla çok paylaşım yapılması da onun çok kişi tarafından kabul gördüğü algısının halen işe yarıyor olmasından ileri geliyor.
Sosyal medya kullanıcılarına tavsiyem yaptığı propagandalar ile kitleleri ikna eden ve Nazileri iktidara getiren Paul Joseph Goebbels'in yalanı baz olan yöntemlerini incelemesi…
Bireyin sorgulamasını ve sağduyusunu kaybettiren algı yöntemlerinde bilinç sahibi bir insanın her zaman değer yargılarını baz almayı unutmaması gerekir.
Sevdiğimiz bir kişi dahi olsa onun söyledikleri hakikat dairesi içerisinde kaldığı sürece değerlidir. Yani değer verdiğimiz bir sanatçı ya da gazetecinin söylediği yanlış da olsa her söylediğini doğru kabul etme hatasına kimse düşmemelidir.
Algı yöntemleri ile insanların ruhlarının zehirlenmesi silahlardan daha tehlikelidir.
Üstadımız Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle 'Bir edepsizin yüzünden bazen olur ki bir memleket harap olur."
Siz siz olun sosyal medyanın şahsınızı öldüren, memleketinizi harap eden, bir silah haline dönüşmesine asla izin vermeyin.
Selam, saygı ve muhabbetle.