SAFLARIN sıklaştırılması hususu farz namazlara durulmazdan evvel her defasında imam tarafından hatırlatılır. Bu mesele önemli sayılmıştır ama giderek üzerinde fazlaca durulmadığından anlamı neredeyse kaybolmuştur. Sadece bir ritüel olarak algılanmaya başlanmıştır.
…
SAFLARIN sık ve düzgün tutulması Fahr-i Kâinat Efendimiz tarafından önemsenmiş ve her defasında hatırlatmayı uygun görmüştür. Safları düzeltmek, sıklaştırmak, yaptığın işin özüne dikkat etmek anlamı taşır. Gevşekliğe izin vermemektir. Araya başka bir şeyin gelip sızma ihtimalini hesaba katıp tedbir alma ihtiyatını göstermektir.
Bu yapılan her işte bizlerin en iyisini yapmamız gerektiğinin Efendimiz tarafından her defasında hatırlatılmasıdır. Mümin olgunlaşmamış işlerin yapıcısı değildir. O, kemâlat yolunun yolcusu olarak namazını nasıl kemâle erdirmek için gayret gösteriyorsa hayatta üstlendiği tüm sorumlulukları da aynı şuurla sonlandırmanın bilincindedir.
…
NAMAZDA saflarını düzeltemeyenler hayatın akışı içinde yapması gerekenleri de düzeltemeyecektir. Hazırlıkları eksik kalacaktır. Önünü ve arkasını düşünmeyecektir. Ön hazırlık ve provaların önemini kavrayamayacaktır. Yani namazda eksik kalmak yani başlangıçta safını düzeltememek, sıkı tutamamak, üzerinde durulmadan geçilecek bir husus değildir.
Mesele disiplin meselesidir. Yapılan işin ciddiyetidir. Hissedilişidir. Eksikleri giderme ve tamamlanma bilincine ulaşmaktır.
…
AİLEMİZDE safları sıklaştırabildik mi? Düzeltebildik mi?
Duygusal noksanlıklarımızın farkına vararak lazım geleni yapıp eksiklerimizi giderebilmek için bir eylem planı geliştirebildik mi?
Göz göze bakabiliyor muyuz gerçekten başka bir şeyle ilgilenmeden? En son aile bireyleriyle televizyonu kapatıp, tablet ve telefonları bir kenara bırakarak ne kadar süreyle birbirimizin gözüne bakarak tadına doyulmaz sohbetler ettik? İletişimlerimizi geçiştirmeden yaptık? Soruları zihnimiz başka bir yere takılmadan takip ettik? Sorduğumuz suallere verilen cevapları kesmeden ön yargısız bir biçimde dinledik?
Camide namazın safını bozduğumuz vakitten beri evlerimizdeki safların sıklığı da bozuldu. Araya pek çok şey girdi. Ayak parmaklarımız aynı hizada değil artık.
Göğüslerimiz aynı yöne bakmıyor, gözlerimizin hedefleri aynı olmaktan çıktı.
…
DUYGULARIMIZIN DA safı bozuldu. Çünkü saflığı bozuldu.
Kalplerin saflarının sıklaşmasının bozulması kendi safiyetini kaybetmesiyle başladı.
Kalp özünü bozunca, cevherini sakatlayınca hayatın tüm anlam safları bozulmaya başladı. Ritmi kaçtı.
Sazımızın düzen tutmayışı bundan. Sözlerimizin etkisizliği bundan. Kalplerimizin tatmin bulmaması, mutluluğa hasret kalışımız, huzurumuzun göçüp gitmesi bundan…
Ramazan bize bu kayıplarımızı hatırlatıp yeniden düşünmeye çağırıyor.
Namazın saflarından hayatın saflarına sağlıklı geçişimizi sağlamamız için pratiğe davet ediyor.
…
SAFLARIMIZIN düzeni bir okun ucu gibi nizami olmalıdır.
Her işimizin düzgün, sağlıklı, doğru ve muhteva zenginliği namazdaki saflarımızı düzgün yapabilmemizle doğru orantılıdır. Zira camiyi, cemaati, namazı, safı hayattan ayrı tutamayız.
Hayat ayrı, namaz ayrı şeklinde bir düşünceye saplanmışsak Ramazan bu yanlışımızı düzeltmek için yanımızda. Bu şizofrenik bölünmeye Kur’an-ı Kerim’den şifa bulmamız için aramızda.
…
SOSYAL SAFLAR iyi düzenlenmediğinde, arada boşluklar bırakıldığında şeytan muhakkak buralara kendine uygun bizi birbirimize düşürecek fitneler koyacaktır.
Aynı anne babadan doğan kardeşler birbirine ölümüne bağlıyken acaba hangi safların bozulmasıyla birbirinden uzak düşüyorlar?
Eşler aynı şekilde kalplerini fitneden, hırstan, kıskançlıktan, rekabetçilikten, önde olma tutkusundan, tahakküm etme duygusundan kendisini uzaklaştırıp saflaştırmadıkça, arıtmadıkça muhabbetin safını sıklaştıramayacaktır. Dostluklar için sistem böyle olduğu gibi toplumsal hayat için de yine böyledir.
…
SAFLARI düzeltmek, hiç kimsenin bir diğerinin önünde durmaması anlamına gelir. Kendini ondan üstün görmemesidir. Yapacaklarına engel olmamasıdır. Adalet ve merhamet üzere hizalanmaktır. Kimsenin takva dışında bir önceliğinin olmadığını kabulleniştir. Ayağın bir diğerinin ayağının önünde olmaması bu demektir. Topuklara dikkat edilmesi vücudun dayandığı temel olduğu gibi hayatın temel elementlerine dikkat çekilmesidir.
Safları sıklaştırmak eksiklerin farkına vararak tamamlanma ihtiyacını gündeme getirir. Birbirine yakın olmayı işaret eder. Ayrılığın azap olduğunu söyler. Dağılmanın yok olmakla sonuçlanacağını öğütler.
Tabi tüm bunları fark etmek duyan bir kulağımızın, hisseden bir gönlümüzün olup olmamasıyla ilgili…
Ya Selam!