Konya'da, 14 yaşından beri abisinin tecavüzüne uğrayan çocuk hamile kalmış. Bebek, anne karnında ölmüş. Abi, haftada iki kez yapmış bu aşağılık eylemi ve bunu da itiraf ve kabul de etmiş. Bebek işini de, “merak etme hallederiz" demiş...
Bir haber!
Konya'da, 14 yaşından beri abisinin tecavüzüne uğrayan çocuk hamile kalmış. Bebek, anne karnında ölmüş. Abi, haftada iki kez yapmış bu aşağılık eylemi ve bunu da itiraf ve kabul de etmiş. Bebek işini de, “merak etme hallederiz" demiş. Kız çocuğu abisinden, anne ve baba da oğullarından şikâyetçi olmamış. Duruşma ertelenmiş.
Kan beynime sıçramış, akıl, selim bir düşünce, tefekkür ve sağduyuya dair bütün melekelerim beni terk etmiş durumda. Neyi hangi cümlelerle ifade edeyim diye çırpınıp duruyorum. Hem nasıl ifade edilebilir ve hangi cümle tanımlayabilir böylesi toplumsal bir yarayı böylesi bir travmayı!?
Dincisi Dinsizi, modernisti muhafazakârı hep birlikte bu iğrenç fiilin ortaklarıdırlar. Ne diyeyim? Birçok kart zampara kadın ve erkeğin çekirdek çıtlatır ve tüketir gibi fuhuş yaptığı bir zaman diliminde, ey gençler oruç tutun mu diyeyim!?
Çocuklarımızı, daha minicik yaşlarında ya karalar arasına sarıp sarmaladık, ya da, modern dünya ve onun gerekleri yaşanmalı diyerek kuralsız bir hayat serdettik evlatlarımıza. Bir türlü vasat olanı, doğru olanı, insan fıtratı ile uyumlu olanı bulamadık, kabullenemedik ve hayatımıza indirgeyemedik.
Tıpkı farklı Din ve fransiyonlar gibi bir takım ibadetler türettik ve sonra onu ilk ihmal edenler de yine bizler olduk. Zira türettiğimiz şeyler Din olmadığı, salt kendi ihtiraslarımızın tatmini olduklarını için insana ve fıtrata uygun ve özgü olmaması dolayısıyla tutamadık, yapamadık, yaşayamadık…
Dincisi ayrı bir hava çalarken, dinsizi, seküleri bambaşka bir hava çalıp, biri diğerine gıcık veren göbekler atarken, kaybettiğimiz ve hatta katlettiğimiz gençlerimiz oluyordu. Sıkışıp kalmışlardı bu iki şaşkın ve sapkın öğreti karşısında. Bir taraf Dini yaşanmaz hale getirirken bir diğeri hepten sahanın dışına ve hatta çok uzaklarına atıvermişlerdi.
Oysa bir ölçüsü, makul ve mantıklı sınırları olmalıydı hayatın. Ne dört tarafından çevrilmiş, tüm hürriyeti elinden alınmış insan, ne de sınırsızlık kuytusuna atılmış olmamalıydı..
İnsan için elzem olan, vasat ve mu’tad olmak idi. Bizi uçlarda gezdirdiler. Uçlarda dolaştık. Ya uçların müdavimi ya karşıtı oluverdik. Hem haksız da sayılmazdık zira bu iki yol ve seçenekten başkası bırakılmamıştı bu genç dimağların önüne.
Kimisi Allahsızlık bataklığında debelenirken, bir diğeri uydurma Tanrıların tatminsizliği içerisinde gizliden gizliye debeleniyordu aynı pislik içerisinde. Mu’tad ve vasattan yana haberdar olan bir avuç kitlenin sessizliği ise, ayrı bir tuz ekiyordu yaraya.
Şehvetin, dört bir tarafı teslim aldığı, bütün kitlesel yayın organlarının tüm kanalları kanalizasyon görevini seve seve üstlendiği bir zaman da, şehvetin doruklarında olan bu kitle, değirmen taşında ki buğday misali öğüm öğüm öğütülmekteydi.
Bir zümrenin önü ardına kadar açık ve ‘’ aşk ‘’ yaşıyorken, bir diğer zümrenin bastırılmış şehevi dürtüleri; dışlanmışlıkları, yanlış yönlendirilmişlikleri ve bir takım imkânlardan yoksun oluşları hasebiyle olur olmaz ve olması mümkün olmayan yerlerde patlaklar veriyordu.
Sebep, şu ya da buydu ve ne önemi vardı ki? Toplum olarak çürüyor, çürütülüyor ve birbirimizi ve üstelik önümüze kattığımız evlatlarımızı da beraberinde çürütüyorduk. Birbirimizden bir tebessümü dahi sakındığımız, dizimizin dibinde ki kişiye bir şefkat elini uzatmayı zül addettiğimiz, bir çocuğun başını okşamanın yüksek maliyeti altında inlediğimiz, bana dokunmayan yılanın ömrü sonsuz olsun dediğimiz, kazanmak, ne pahasına olursa olsun kazanmak dediğimiz bizler, bu aşağılık fiilin ortakları değil miyiz yani!?
Sizlere bir şey söyleyeyim mi!?
Allah’tan bağımsız sekülerizm, laiklik ve daha bilmemnenizin…
Allah ve onun Dini yerine tahkim ettiğiniz uyduruk Dininiz ve Tanrılarınızın..
Vasat ve mu’tad olanın dışına çıkmayı çağdaşlık diye yutturduğunuz tüm ideolojilerinizin…
Bütün bunlara çanak tutan, davetiye çıkaran, milletin defolu bireyler üretmesi ve türetmesi için bütün imkan ve olanakları serdeden tüm kurum ve kuruluşların….
Tamamınızın taaaaa….