Gündem

Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan: Hukuk, siyasi hesaplara boğdurulmamalı

Yeni Yol Partisi grup toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan, İmamoğlu'nun gözaltına ilişkin "Hukuk, siyasi hesaplara boğdurulmamalı; siyasi operasyon formülü olarak görülmemelidir. Halkın iradesiyle demokrasiyi şekillendiremeyeceğini anlayanlar, muhalifleri susturarak, siyasi rakipleri bertaraf ederek siyaset mühendisliğine soyunmamalıdır. Bu işler bumerang gibidir en sonunda sahibine geri döner" ifadelerini kullandı.

Abone Ol

Yeni Yol Partisi Grup Toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesine ve gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

DEVA, Gelecek ve Saadet Partilerinin çatı partisi Yeni Yol’un grup toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Arıkan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline ve gözaltına alınmasına tepki gösteren Arıkan, şunları söyledi:

"Aslında bu grup toplantımızda Çanakkale’yi konuşmak istiyorduk. Bosna’dan Üsküp’e, Edirne’den Kars’a, Kudüs’ten Gazze’ye bir milletin evlatlarının destanını konuşmak istiyorduk. Müslümanların en kutsal aylarından biri olan ramazan ayında, sahurda Gazzeli çocukların, kadınların, masumların öldürülmesini konuşacaktık. 2025'in daha ilk iki ayında 310 milyar lira açık veren bütçeyi konuşacaktık. Eğitime 244 milyar lira, sağlığa 165 milyar lira harcanırken faize ödenen 302 milyar lirayı konuşmak istiyorduk. İftarını doğru dürüst yapamayan aileleri, imkanı olmadığı için sahura kalkmadan oruç tutan insanlarımızı konuşmak istiyorduk. Uzun zamandır süren ama dün akşam daha da şiddetli hale gelen, sabah daha fazla ete kemiğe bürünen hadiselerden dolayı bambaşka bir gündem ile karşı karşıyayız."

'GÖZALTILARLA GÜNE BAŞLAMAK, ÜLKEMİZE HİÇBİR ŞEY KAZANDIRMIYOR'

"Biz hukuk devletini işaret ettikçe, memleketimiz maalesef kabile devletine dönüştü. Biz diplomasiyi konuşalım dedikçe, ülke diplomayı tartışır hale geldi" diyen Arıkan şöyle konuştu:

"Biz özgürlüğü konuşalım, özgürlükten bahsedelim, özgür bir ülkeyi inşa edelim dedikçe, ülkemiz gözaltılarla anılan bir ülke haline geldi maalesef. Diploma meselesine harcadığımız enerjiyi, sabahın erken saatlerinde, sahur vakti yapılan gözaltılara harcadığımız enerjiyi, iktidarımızı hukuka uygun olmayan şekilde muhafaza etmek için harcadığımız enerjiyi, bizler diplomasiye harcamış olsaydık, Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde kalkınabilmesine harcamış olsaydık, ne ülkemiz bu vaziyette olurdu ne de bölgemiz bugün bu vaziyette olabilirdi. Bir ülke düşünün, 23 yıldır devleti yöneten iktidara, insanlar ülkede yaşanan 28 Şubat süreci, yapılan hukuksuzluklar bitsin diye oy verdiler. 23 yıl boyunca bu oyların arkasında durdular. Buradaki amaç, o günlere geri dönmemek, o günleri tekrar hatırlatacak hadiseleri yaşamamaktı. Haksız yere tutuklandığı için milletimiz Sayın Erdoğan’ı Başbakan, Cumhurbaşkanı seçti. Adalet ve Kalkınma Partisi'ni, Türkiye’de birinci parti yaptı. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen bugün ülkede hala gözaltılarla güne başlamak, ülkemize hiçbir şey kazandırmıyor. Tam tersi, ülkemize geri dönülmesi, telafisi çok zor olan hatalarla karşı karşıya bırakacaktır."

'BU GÖZALTININ ZAMANLAMASI DA SON DERECE MANİDAR'

"Ülkeyi idare eden kişi de diploma tartışmasıyla karşı karşıya. Ülkeyi yönetmeye talip olan kişi de diploma tartışmasıyla karşı karşıya. 30 yıl önce alınmış bir diploma, 30 yıl sonra tartışma konusu oluyor. Tartışmanın başladığı akşamın sabahında, sahur vakti bir belediye başkanı gözaltına alınıyor. Cumhurbaşkanlığı ön seçimine katılmasına 4 gün kala, bu gözaltının zamanlaması da son derece manidar. Adli kolluklara sormak istiyorum. Muhtemelen, annelerimiz, babalarımız, belki yaşı biraz ileri olanlar, 28 Şubat döneminde mağdur olmuşlardır. O dönemin sıkıntıları ile karşı karşıya kalmışlardır. Evlerinden gece yarısı gözaltına alınanlar olmuştur. Bugün o günleri hatırlatacak uygulamaları yapmaya neden dolayı ihtiyaç duymaktasınız? İşleri usulüne uygun yapmaktan kim sizi alıkoyuyor? Bir belediye başkanı defalarca ifadeye çağrıldı. Her seferinde vaktinde, zamanında ifade vermeye gitti. Ama son seferinde sahur vakti, evinden onlarca polis aracıyla beraber gözaltına alma ihtiyacını neden duyuyorsunuz? Böyle bir tablo, ancak kabile devletlerinde görülebilecek bir husustur."

"KANUNLAR, KEYFİ KURALLARA GÖRE UYGULANAMAZ"

Arıkan, hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünün esas olduğunu, kanunların keyfi kurallara göre uygulanamayacağını belirterek, şöyle devam etti:

"Kabile devletlerinde ise hukukun değil, gücün üstünlüğü esastır. İstenilen zamanda, istenilen şekilde, keyfi uygulamalar, kabile devletinde yapılabilmektedir. Hukuk devletinde temel hak ve özgürlükler güvence altındadır. Zamana, şarta, konjonktüre, adamına göre değişmez. Kabile devletlerinde ise 'Ben yaptım, oldu' mantığı geçerlidir. Hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı esastır. Yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız hareket eder. Kabile devletlerinde ise kuvvetler birliği vardır. Yasama da yürütme de yargı da bir kişinin emrindedir. Coğrafyamız yeniden şekilleniyor, bölgemizdeki bütün dengeler değişiyor, haritalar yeniden çiziliyor. Biz ne yapıyoruz? Gece yarısı yapılan gözaltıları konuşuyoruz. Yapılan haksız, adil, uygun olmayan uygulamaları konuşuyoruz. Diploma meselesini bırakın aylardır, hatta yıllardır tartışıyoruz."

'KAŞ YAPARKEN, GÖZ ÇIKARTILMASIN'

"Demokrasimiz, diploma cenderesinden, gözaltı korkusundan çok hızlı bir şekilde kurtarılmalıdır, çıkarılmalıdır. Hukuk, siyasi hesaplara boğdurulmamalı; siyasi operasyon formülü olarak görülmemelidir. Halkın iradesiyle demokrasiyi şekillendiremeyeceğini anlayanlar, muhalifleri susturarak, siyasi rakipleri bertaraf ederek siyaset mühendisliğine soyunmamalıdır. Milletimizin takdirine güvenerek yola çıkanlar, milletten kaçırılmamalıdır. Bu işler bumerang gibidir, en sonunda sahibine geri döner. 'Bir suistimal varsa üzeri örtülsün, hukuk pas geçilsin' demiyoruz. 'Kaş yaparken göz çıkartılmasın' diyoruz."