REFERANDUM ORTAMINDA ORTADOĞU
Referandum oylamasına 10 günden daha az bir süre kaldı.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün liderler meydanlarda.
Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek yönetim biçimi için seçmenin karşısında ter döküyorlar.
Biz kendimizi tümüyle referandum havasına kaptırmışken, bölgemizde hızlı gelişmeler yaşanıyor.
Ortadoğu toz tuman…
Esed yine ateşle oynuyor.
Sırf kendi koltuğunu kurtarmak için ülkesini paramparça etmekle, iç savaşa sürüklemekle, 500 bin vatandaşının hayatını feda etmekle yetinmedi; hala ölüm kusmakta.
Üstelik kimyasal silahla…
Suriye uçaklarının muhaliflerin denetimindeki İdlip’e zehirli gazla yaptıkları saldırıda can veren yüz dolayındaki masum sivilin arasında çocukların sayısı bir hayli fazla.
Bugüne kadar Suriye halkının dramına kulak tıkayanlar, Türkiye’nin uyarılarını duymazdan gelenler, işin kimyasal silah kullanma boyutuna varması karşısında daha fazla seyirci kalamadı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İdlip'teki kimyasal saldırının, Suriye'nin dört yıl önce binin üstünde insanın hayatını kaybettiği Şam’ın doğusundaki Guta bölgesindeki saldırıdan sonra en dehşet verici kimyasal saldırı olduğunu açıkladı.
WHO’nun açıklamasına göre saldırıda sinir gazı kullanıldığını gösteren kanıtlar var.
Konu Birleşmiş Milletler’e taşındı.
Güvenlik Konseyinin olağanüstü toplantısı sert tartışmalara sahne oldu.
Esed’in hamisi ise Rusya…
Havan dövücünün hınk deyicisi…
Sözüm ona kimyasal silah deposu muhaliflerin imiş, Suriye uçakları bu depoyu bombalayınca zehirli gaz sızıntısı meydana gelmiş…
Yersen…
Yemedi tabii.
ABD'nin BM Temsilcisi Nikki Haley, hiçbir şey yapılmadığı takdirde Suriye'nin kimyasal saldırılarının süreceğini ileri sürdü.
Haley’in Rus temsilciyi koşarak salondan kaçırtan “Rusya'nın uyanması için kaç çocuğun ölmesi gerektiği" yönündeki sözleri dikkat çekiciydi.
Bugünü kadar ABD dış politikasına kendi damgasını vuramayan Trump bile Suriye’nin kimyasal silah kullanması karşısında sessiz kalamadı ve Esed’i kırmızı çizgiyi aşmakla suçladı.
Kimyasal silah kullanımını kırmızı çizgi olarak ilan eden Obama yönetimiydi.
Ama Obama yönetimi buna rağmen 2013’teki kimyasal silah saldırısında müdahale gereğini duymamıştı.
Rusya’yı suçlayıcı bir açıklamadan kaçınsa da Trump Obama’ya göre biraz daha kararlı görünüyor.
Biraz da ABD’de bugüne kadar muvaffak olamadığı otoritesini güçlendirmek, ABD dış siyasetine damgasını vurmak için bir şeyler yapmak istiyor.
Trump’ın Rusya’ya karşı müsamahakar tutumundan rahatsız olan Amerikan derin güçleri ise Rusya’yı hedef tahtasına oturtmak için özel bir çaba sarf ediyor sanki…
Rusya’daki patlamaların arkasında kimin olduğu ortaya çıkarılırsa işin rengi daha belirgin hale gelecek.
Rusya desteğiyle Ortadoğu’da başat güç haline gelmek isteyen İran da hedef tahtasında.
Biz referandum telaşındayken etrafımızda savaş çanları çalıyor…
Kim bilir, belki Amerika ile Rusya arasında sıkışmış gibi durduğumuz bir ortamda Referandum bizim için bir bahane gibi de görülebilir.
Aceleci değil, soğukkanlı bir politika belirlemek için bir fırsat da sunabilir.
Gelişmeler karşısında uyanık olmak şartıyla…