“Rahmet, mağfiret ve necat” gibi ebedî saadetin şifrelerini taşıyan Ramazan ikliminde yaşarken, konuyla ilgili ikinci bir yazıyla orucun sebep olduğu fayda ve hikmetlere de işaret etmek yerinde olacaktır.
'Rahmet, mağfiret ve necat' gibi ebedî saadetin şifrelerini taşıyan Ramazan ikliminde yaşarken, konuyla ilgili ikinci bir yazıyla orucun sebep olduğu fayda ve hikmetlere de işaret etmek yerinde olacaktır.
Önce Ramazan ve orucun medyada gündem ediliş tarzındaki bir yanlışa dikkat çekelim:
Son yıllarda medyada ve oradan hareketle toplumda genel bir algı olarak Ramazan ve oruca daha ziyade bedenî cihetle bakıldığını, meselenin hakim mana ve maksadından hızla uzaklaşıldığını üzülerek müşahede ediyoruz.
Öyle ki Ramazan ve oruç sadece sahur ve iftarda ne yenip ne yenmeyeceğinden, orucun bağışıklık sistemini nasıl etkileyeceğinden ibaret bir mevzu imiş gibi bir imaj oluşturuluyor.
Akabinde gelen bayramımızın adı kimilerince 'Şeker Bayramı.'
Virüsten azat olunursa bayram tatilinin nerelerde geçirilebileceği de haber yapılıyor sık sık.
Halbuki bu tür yaklaşımlar, içinde bulunduğumuz bu kurtuluş iklimindeki hakim mana ve maksada terstir. Bu münasebetle bu yazımızda özetle de olsa Ramazan ve orucun zahirî ve batınî fayda ve hikmetlerine temas edeceğiz.
I- ZAHİRÎ FAYDA VE HİKMETLER
1- Tıbbî Faydalar:
Ramazan ve oruçtaki asıl mana ve maksadı göz ardı etmemek şartıyla, elbette ki orucun bedenî / tıbbî faydaları sayılamayacak kadar çoktur. Bu husus objektif düşünebilen bilim adamlarının, araştırmacıların ve özellikle de sağlıkçıların işidir.
Bir misal verelim:
Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi, insan vücudundaki aç kalınca devreye giren, zayıf ve hastalıklı hücrelerin içindeki gereksiz parçacıkları yok etme programını keşfetti ve bu keşfiyle 2016 yılında 39. Nobel Tıp ödülünü aldı.
Ohsumi şöyle diyor:
'Üç günlük oruçtan sonra vücudun bağışıklık mekanizması yeni akyuvar oluşumunu tetikliyor, vücut bağışıklık sistemi tamamen yenileniyor. Bu konuda Müslümanların orucu adeta bir yenilenme programı olarak karşımıza çıkıyor.'
Konunun tıbbî izahını yaptıktan sonra da şu hükme varıyor:
'Yılda bir ay kadar bir süre ara vermeden aç kalmanın harikulade bir tasarım olduğunu söyleyebilirim. İslam'ın hastalıkların tehlikesini otomatik olarak ortadan kaldıran bir sağlık programı var.'
Japon bilim adamı bu çalışmasıyla adeta Peygamberimizin (s.a.v.) 'Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.' (Heysemî, 203, III, 179.) hadis-i şerifini tıp ilminin verileriyle ispat etmiş oluyor.
Böylece oruç tutarsam sıhhatim bozulur diye düşünenlerin cehalet ve komiklikleri de kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor.
2- Psikolojik Faydalar:
Orucun psikolojik manada nefis ve irade terbiyesini gerçekleştirip dengeli ve olgun insan yetişmesini sağladığı da ayrı hakikattir. Bu konuda kitap çapında araştırmalar yapılsa yeridir.
3- Sosyolojik Faydalar:
Ramazan ve orucun sosyal - toplumsal boyuttaki fayda ve hikmetleri de yine ayrı bir araştırma sahasıdır.
'Komşusu açken tok geceleyen kişi (olgun) mü'min değildir.' (İbn Ebi Şeybe,Kitabu'l-iman, nşr: el-Albanî, s.33.) 'Komşusu açken müminin tok dolaşması yakışık almaz.' (Ahmed b. Hanbel, Müsned, l. 55.) mealindeki hadis-i şerifler bu konuyu bütün haşmetiyle ortaya koyar.
Sevgi, merhamet, başkalarını düşünme, yardımlaşma, fedakarlık, bunlardan beslenen birlik ve beraberlik ruhu; Ramazan ve orucun sadece birer kavram olarak anıp geçeceğimiz, her biri ayrı ayrı açılmaya müsait sosyolojik fayda ve hikmetleri arasındadır.
Diyebiliriz ki Cenab-ı Hakkın 'Hep birlikte Allah'ın ipine (Kuran'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.' (Âl-i İmran: 103.) emrinin müşahhas manada gerçekleşmesinin en önemli vesilelerinden biri de Ramazan ve oruç gerçeğidir.
II- BATINÎ - UHREVÎ FAYDA VE HİKMETLER
Ramazan ve orucun hakim mana ve maksadının uhrevî ve manevî olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizelim. Bu çerçevede kısaca şunlara temas edebiliriz:
1- İmtihan Sırrı:
Ramazan ve oruç, yaratılış gayemiz olan 'ibadet, kulluk, marifetullah ve imtihan sırrı' gerçekleriyle bir bütünlük arz eder. Aç susuz kalmak, kalbe vesvese veren şeytanla hesaplaşmak ve daima şerri emreden nefse muhalefet etmek, imtihan sırrının bir parçasıdır.
2- İhlas Sırrı:
İbadetleri, bütün hayatı, bütün hal ve davranışları sırf Allah rızası eksenine oturtmanın niyet ve azmi de Ramazan ve orucun insana kazandırdığı en esaslı kurtuluş vasıflarındandır.
3- İhsan Sırrı:
Bu, ihlas sırrının bir devamı olarak Allah'ı görür gibi bir yakîn haliyle yaşamaktır. Ramazan ve oruç bunun da teminatıdır. Bir hadis-i kutside ' Oruç, yalnız benim içindir / doğrudan doğruya benim için yapılan bir ibadettir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm.' (Buharî, Savm, 2). buyrulması ihlas ve ihsan sırrını birlikte teyit ve ispat eder. İşte bundandır ki Ramazan ve oruç sayesinde şeytanın ve nefsin sızacağı riya kapıları kapatılmış olmaktadır.
4- Takva Sırrı:
İslam'ı yaşamanın en samimi ve temkinli şekli olan takva hali, Kuran'ın üzerinde durduğu en önemli kavramlardandır. Bu husus 'Ramazan İklimi' başlıklı bir önceki yazımızda özetle anlatılmıştı. Ramazan ve oruç insana bu sırrı da öğretmekte ve hal olarak kazandırmaktadır.
Kuran-ı Kerim'de 'Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.' (Maide: 27.) buyrulması dinde takvanın önemini anlatmak için kafidir.
5- Fazilet ve Sevabı:
Ramazan ve orucun fazilet ve sevabı 'bigayri hisab' yani hesapsız ve sınırsız verilir. Normal şartlarda bir iyilik bire ondan bire yedi yüze kadar karşılık bulurken (Buharî, Tevhîd, 126.) oruç bu kuraldan istisnadır. Çünkü o riyasız, sırf Allah rızası için tutulur.
6- Rahmet, Mağfiret ve Kurtuluş Atmosferi:
Bu yön, meselenin son nefesten başlayarak kabir hayatı ve ahirete bakan yüzünü oluşturur. Bu nedenle Ramazan ve oruç dünya şart ve boyutlarını aşıp, ebedî olan ahiret yurduna uzanan bir mahiyet arz eder.
7- Cennet Müjdesi:
Ramazan ve oruç, cennet kapısını açan bir keyfiyete de sahiptir. Nitekim hadis-i şerifte oruçlunun birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu an olmak üzere iki sevincinden bahsedilir. (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam 163.)
Sonuç olarak deriz ki özetle vurgulamaya çalıştığımız bu geniş çerçeve ve derinlikte idrak edilen Ramazan ve oruç, bizi madden ve manen temizleyen ve dipdiri yapan bir özelliğe sahiptir.
Bu sebeple Ramazan Bayramının anlamı da büyüktür. Bu bayramı son nefeste hüsnü hateme ile göçmek, kabirde bir cennet bahçesinde yaşamak, inşallah ahirette de necata ulaşmak gibi ebediyete uzanan bayramlar silsilesi takip edecek, ve böylece dünyada ekilen ekinlerin, dikilen ağaçların hasatı ve meyvesi toplanmış olacaktır.
Bunun gerçekleşmesi için kitaplarda geçen 'avam'ın orucunu aşıp, 'havas'ın ve 'havasul havas'ın oruçlarının mana zenginliğine kavuşmak gerekir. Bu ise kalbe, akla, dile, göze, kulağa, ele, ayağa ve topyekûn azalara oruç tutturmakla gerçekleşir.
Bu meyanda Ramazanı ve orucu doğru anlamak bile büyük bir kazançtır.
Allah bütün müminlere nasip eylesin. Âmin.
Ali DEĞERMENCİ
30 Nisan 2020