Son günlerde futbolla ilgili olarak en çok sorulan sorulardan birisi bu. Bana da sordular ben de buradan cevap vereyim:
Galatasaray geçen yıl Hamza Hamzaoğlu teknik direktörlüğünde lig tarihinde ender görülen bir işe imza attı ve 3 kupa aldı. Şampiyon olunca da 4.yıldız takılmış oldu. 3 kupa olunca, geçen sezon tadından yenmez bir hal aldı camia için. Ama ben ve aklı başında birçok ismin ısrarla söylediği bir şey vardı: ‘bu takım iyi futbol oynamıyor.’
Bu gerçek, yeni gelen yönetim ve Hamza Hoca tarafından bir türlü kabul edilmedi. Hamza Hoca takıma çok güveniyor, transfer sözlerine ‘bu oyuncuların emeğine haksızlık ediyorsunuz’ diyordu.’ Bu oyuncular 3 kupa kaldırdı. Onlara haksızlık etmeyin’ ve ‘bu kadro yeterli’ naraları atıyordu. Hatta takımın en önemli oyuncusunu ‘takım sevmiyor’ diye gönderiyordu. Melo gidince yeri dolar mı diye sorulduğunda, daha gitmeden ‘gerekirse Hakanı orada oynatırım’ deyip Meloya ihtiyaç duymadığını gösteriyordu. Melo ve Telles, yani geçen yıl 3 kupa kaldıran takımın oyuncularından ikisi gitti. Geriye kalanlarla mücadele etmeye kalktı Hamza Hoca. Yine kötü futbol, alınamayan skorlar, yönetimle sürtüşmeler ve Umutu kollayacağım diye bütün futbolcuların emeğini çöpe atması, sonunu hazırladı. Psikoloijk olarak oldukça yıprandı takım.
Hamza Hamzaoğlu hiçbir zaman Hamza Hoca olamadı. Hep Hamza Abi oldu. Dolayısıyla futbolcular üzerinde ne söz sahibi olabildi ne de şampiyonlukta payı vardı. Geçen sezon Muslera o tutuklarının, çok değil, yarısını yese belki de Hamza Hamzaoğlu sezon sonunu göremeyekti. O yüzden sezon başında ‘sezonun yıldızı Muslera olur.’ diyordu. Ama o da insan, kötü başladı ve kötü goller yedi. Bu kez Hamza Hocanın kalibresi tartışılır hale geldi. Ama süreç çabuk geçildi. Muslera çabuk toplardandı ve Hamzayı birkaç maç kurtardı. Sonunda o da ilaç olamadı ve Hamzaoğlu ile yollar ayrıldı. Zaten fizik olarak çok kötü olan, iyi futbol oyanamayan bir Galatasaray vardı. Bir de psikolojik olarak çok yıpranmış bir Galatasaray eklendi buna. Takım içerisindeki gruplaşmalar, Hamza Hocanın arkasından edilen laflar vs. Bunların hepsi takımı daha da aşağıya çekti. ‘Çare Denizli’ dendi ve Mustafa Denizli yeni teknik direktör oldu Galatasaraya. Ama hala aynı görüntü devam ediyor. Ruhsuz oynayan futbolcular, fizik olarak inanılmaz kötü bir takım, ve Psikoloijik olarak bitmiş bir topluluk. Takım buradan nasıl çıkar bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa, ta Haziran ayında ortaya koyduğum; ‘Galatasaray Kasımda Hoca değişikliğine Mayısta seçime gider’ argümanıdır. Birincisi oldu. Eğer ikincisi olmasın isteniyorsa, yönetimin bu takıma en az 4 transfer yapıp bazı futbolcuları yollaması gerek. ‘Burası kimsenin babasının çifliği değil’i göstermek durumundalar. Esasen Muslera, Hakan Balta ve Sneijder dışında elinden geleni yapmaya çalışan bir tek oyuncu bile yok. Onlara sert bir tutum şart. Burasının Galatasaray olduğunu anlamaları gerekiyor.
2010 da bu takımın bulunduğu durumu herkes hatırlar. O yıldan sonra 2 şampiyonluk bir Çeyrek Final geldi. Galatasaray böyle düşmeleri çok gördü. Düştüyse daha güçlü kalkar. Yeterki kaldırmaya niyetli eller olsun. Ben her şeye rağmen ümitliyim. Bu kadar soruna rağmen, Mustafa Hocanın bir sonuç alacağına inanıyorum. Burda yönetimin, önce takımı sonra kendi geleceklerini düşünerek hareket edip; paranın peşine düşüp 3 kuruşun hesabını yapmak yerine, paraya kıyarak birkaç tranfer yapması şart. Başka hiçbir şey bu yönetimi kurtaramaz.
Mustafa Hoca oyunculara gereken ültimatomu vermişti zaten. Bu ültimatomun hayata geçirilmesi için yönetimin dirayeti şart. Yönetim bu konuda Mustafa Hocaya destek olacak, gerekirse kaynak yaratıp futbolcu alıp oyuncu yollayacak. Başka çareleri yok. Gerisini Mustafa Hoca zaten halleder. O Hamza Hoca gibi dar bir pencereden bakmaz çünkü futbola.
Bir Galatasaraylı olarak elbette çok üzgünüm bu durma. Ama dediğim gibi; bu camia bunları çok yaşadı. Ümidimizi kaybetmeyelim. ‘Ne olacak mı bu Galatasarayın hali?’ Her şey çok güzel olacak arkadaşlar. İnanın bana.