“Garip” kelimesini hep sevmişimdir. Sevmekten öte benimsemişimdir. Yazılarımda ve şiirlerimde çok kere “gariban, garip, gariban Sandali, bu garip Şair” ve benzeri isimleri ve sıfatları şahsımı tarif ederken kullanmışımdır.

'Garip' kelimesini hep sevmişimdir. Sevmekten öte benimsemişimdir.

Yazılarımda ve şiirlerimde çok kere 'gariban, garip, gariban Sandali, bu garip Şair' ve benzeri isimleri ve sıfatları şahsımı tarif ederken kullanmışımdır.

Çocukluğumdan beri bu böyledir.

Bununla bitmiyor benim 'garip' kelimesi ile haşir neşir olmuşluğum.

Bir şiir kitabımın adı: 'Gariplerden Bir Yolcu.'

Aynı adı taşıyan bir de romanım var. Onun ismi de 'Gariplerden Bir Yolcu.'

Bir de 'Bir Garip Seyyah' isimli hikaye kitabım var.

Şöyle düşündüm de 'ben tam garip bir Şair Yazar'ım.'

Garip derken 'acayip' manasında kullanmadım.

Tam zıttı, çok normal bir insan olduğum için ve normal insanların bu Dünya'da kendilerini buraya (yani Dünya'ya) ait hissetmemeleri gerektiği için 'garip bir Şair Yazar'ım.'

Vallahi bir insan bu Dünya'da kendisini misafir değil de buraya tam aitmiş gibi hissediyorsa ya delidir, ya gafildir.

Ben kendimi akıllı ve uyanık görüyorum ve bu görüşle de 'garip' sıfatını benimsiyorum.

İşte bundan dolayı her yerde ve her anda garipliğimi öne çıkarttım ve açıkça belirttim.

Çünkü garip sıfatını çok sevdim. Çünkü garip sıfatını benimsedim.

Niye 'garip' sıfatını çok sevdim ve benimsedim?

Garip sıfatını kendim için kullanırken ve 'garip' kelimesini severken beni celbeden husus, Dünya'da gurbette olduğumuz gerçeği acaba şuur altımızda yer aldığından mıdır?

Esasında birçok İslami yazar ve şair kendisini bu Dünya'da 'garip hisseder' ve 'garip' kelimesine, 'garip' sıfatına sığınır.

Hazreti Mevlana kendisini bu Dünya'da gurbette hissetmiş ve 'cennetten bu Dünya'ya gönderilmiş olduğumuz ve asıl yurdumuzun burası olmadığı' gerçeğini Mesnevi'de sık sık vurgulamıştır.

Zaten Mesnevi'ye girişte ilk beyitler gurbet ve gariplikle ilgili.

'Dinle, bu ney neler hikayet eder,

Gurbetten nasıl şikayet eder.

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan

Erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.'

Hazreti Mevlana ney'in dilinden bir gerçeği böyle anlatıyor. Ney de gurbette, insan da gurbette. Ney'i kamışlıktan kopardılar, insanı Cennetten kopardılar.

Gurbette olanın bilinç altında hep gariplik vardır. Cennetten koparılan bir insan olarak bu Dünya'da ben de gariplik hissediyorum. Asıl yurdumuz Cennet.

Bu nokta itibariyle bir Müslüman Şair Yazar ve İslami hassasiyetlere sahip bir kişi olarak elbette 'garip' sıfatını kendime uygun görmem çok normaldir.

Yazımın başlığında geçen 'Ne Mutlu Ben Gariplerdenim' diyene sözünden kastım şudur.

'Ne mutlu ben Müslümanlardanım' diyene.

Sözü uzatmayayım, 'Müslümanlık ile garipliği' birbirine eşit görüyorum.

Aşağıda yer verdiğim Hadis-i Şerif'i duyduğumdan beri, Müslümanlık ile Garipliği birbiri ile aynı görmekteyim.

Gerçi bu Hadis-i Şerif'i duymadan da ben kendimi garip saydım.

Demek ki ruhum zaten bu Hadis-i Şerif'ten ezelden haberdarmış.

Bu durumda kendimi garip hissetmem çok normaldir.

Bu çağda ve ahir zaman dediğimiz bu son dönemde yalnız kaldığımız ve toplumun maddiyata düşkün Dünyacı insanları tarafından anlaşılmadığımız için de garibiz.

İşte bu noktada Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) şu Hadis-i Şerif'ine yer vermenin tam zamanıdır.

'İslam garip geldi, garip gidecektir.

Öyleyse ne mutlu o gariplere!'

İşte bu Hadis-i Şerif'in ışığında 'ben de bir garibim' diyorum.

Ve 'Ne Mutlu Ben Gariplerdenim Diyene' şeklinde haykırıyorum.

Evet, bu yazımda 'garipliği, gurbeti ve kendimi garip gördüğümü' anlattım.

Garip olmak ve toplumun çoğu tarafından anlaşılmamak ve hatta dışlanmak esasında Müslümanlık ile aynı manadaymış.

Elhamdülillah bu sonuca vardım ve garipliğimle iftihar ediyorum.

Bu iftihar ile bir şiirimde şöyle seslendim:

GARİP SESLENİŞ

Ruhum, Canım Ey İslam, sen en en güzelsin.

Sen benim için her daim özel mi özelsin.

Yeter ki bu Din hükümran olup yücelsin.

İnsanlar beni sevsin diye kaygım yok.

İslam düşmanlarına sevgim, saygım yok.

Hazreti Allah ve Peygamberi habibim.

Bir de müminlere sevgiyle dolu kalbim.

Yalnız iyiliğe ve doğruluğa talibim.

İnsanlar beni sevsin diye kaygım yok.

İslam düşmanlarına sevgim, saygım yok.

Tüm Dünya'ya değişmem tek bir hikmeti.

Vallahi, billahi buldum ben hakikati.

Artık anlayan anlasın bu Garip Ahmet'i.

İnsanlar beni sevsin diye kaygım yok.

İslam düşmanlarına sevgim, saygım yok.

İslam bu, garip geldi, yine garip gider.

Elbet kurtulur, kim ki imana sahip gider.

Bu Garip Şair zalimlere rakip gider.

İnsanlar beni sevsin diye kaygım yok.

İslam düşmanlarına sevgim, saygım yok.

Vesselam.