Bu konuyu ve yani vahametin sınırları, boyutları ve içerdiği planların yakıcılık ve yıkıcılığına dair kaç kez yazdığımı, sosyal medya hesaplarım üzerinden, TV ve şahsi canlı yayınlarımda ne kadar feryad ettiğimi doğrusu ben bile unuttum.
CHP Genel Başkanı ( ki bana göre hala HELAL cari başkandır ) Kemal Kılıçdaoğlu’na yapılan ahlaksız, hayâsız, hukuksuz, vicdansız darbe sonrası teşekkül etmiş, daha doğru ifadesiyle teşekkül ettirilmiş olan CHP’nin AKP muhalifi bir parti olmadığını anlatabilmek için daha ne yapmak ve ne olması bekleniyor doğrusu aklın ve kelamın tükendiği yerdeyiz.
Gerek üst üste ve gerekse ezici bir oy farkıyla Ankara Büyük Şehir Belediye başkanlığını kazanmış ve ayrıca taraflı tarafsız tüm araştırma firmalarının her seferinde açık, çok açık ara ile birinci kişi olarak bulduğu Mansur Yavaş’ı yok saymak, görmemezlikten gelmek hangi aklın ve ne tür muhalefetin tezahürüdür!?
Sahi ne tür muhalefetin tezahürüdür!
Üstelik CHP’nin bir belediye başkanı olmasına rağmen Atatürk Milliyetçisi, münevver, muhafazakar, ülke ve devlet bilinciyle birlikte ahlak, hukuk, hak, haram ve helal duyarlılığı son derece dinamik bir kişiye reva görülen ÜVEY EVLAT muamelesinin altında yatan nasıl bir hinlik ve ne tür bir ilişki ağı bulunmakta!?
İmamın-oğlu Ekrem sevdasının(!) altında ki bu vıcık vıcıklığın motivasyon kaynağı nedir mesela!
İmamın-oğlu Ekrem ve arkasında ki devasa teşekkülün fonladığı Halk TV, Sözcü TV ve diğer teşekküllerin Mansur Yavaş’ı adeta yok sayan, görmeyen ve siyasi sahneden silmek için verdikleri bu canhıraş mücadelenin amacı nedir!?
Mademki ülke bir yangının ortasında ve madem Cumhuriyet, Laiklik, Anayasal kurumlar ve üç asırdır verilmiş Demokrasi mücadelesi ağır yara almış ve Beka sorunu yaşıyor! Böyle bir durumda ipi göğüsleyecek ve halkın teveccühünü kazanmış kişinin öncelenmesi hem ahlaki hem hukuki ve hem de muhalif olmanın tabi bir gereği değil midir?!
Üstelik bu gerçeğin üzerini örtmek için kırk takla atılmasına rağmen, İmamın-oğlu Ekrem ve arkasında ki büyük teşekkülün fonladığı TV’ler, gazeteler, sözde gazeteciler ve AKP’den kopya edilmiş troller ordusu ile esamesi bile okunmayan İmamın-oğlu Ekrem güzellemesi ve yine Güneş ve balçık misali daha bir parlayan Mansur Yavaş’ı küçümseme ve yok sayma ameliyesi hangi ahlakın tezahürüdür!?
Özgür ve Özel olmayan ve CHP’nin başına getirilmiş kişi ve ekâbir takımınca bir karar alınmış, mış ve mış!
Karar, ön seçim yapılacakmış mış mış ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı belirlenecekmiş, miş ve miş….
Vallahi ve billahi bu tiyatro, koca bir ömür ve siyasi ömürleri yettiği sürece mevcut CHP ve sözüm ona genel başkan olarak atanmış özgür özel ve ekabir takımının boynunda asılı kalacak büyük bir utanç ve millete ihanet belgesi ve girişimidir!
Mansur Yavaş ve Milletin İttifakı
Bakın Millet İttifakı demedim, MİLLETİN İTTİFAKI diyorum! Zira az evvel de vurguladığım üzere Mansur Yavaş, bir Güneş gibi zirvede olup her geçen gün duruşu, vakarı, ağırlığı, gerek aile ve gerekse devlet terbiyesinde ki doluluğu dolayısıyla daha bir ısı ve ışık vermeye devam etmektedir.
Halk ile arasında ki ahlaki, hukuki ve güven bağı daha bir sıkılaşan, büyüdükçe büyüyen ve bu gerçeğin bütün araştırma sonuçlarına da açık ara yansımış olmasına rağmen ‘’ Ön seçim tiyatrosu ‘’ ile kimin ekmeğine yağ sürülmek isteniyor!?
MİLLET VE MANSUR YAVAŞ MUTABAKATI!
Madem Demokrasi diyoruz, madem halkın egemenliği diyoruz ve madem milli irade ve halkın belirleyici tek güç olduğunu iddia ediyoruz o halde halk ile Mansur Yavaş arasında ki sıkı, anlamlı ve yürekten kurulmuş bağı, akit ve anlaşmayı görmüyor ve aptalı oynuyor olmanızın gerekçesi ve yönlendiricileri nedir ve kimlerdir?!
Demokrat, Milliyetçi, Muhafazakâr, Aydın, Laik, Atatürkçü, Hukukçu ve hukukun üstünlüğüne koca bir ömür vakfetmiş ve üstelik bütün adayların önünde tek ve en gerçek ve de en yüksek diplomaya sahip Mansur Yavaş’a karşın takınılmış bu tavır Demokrasiye, Hukuk, Ahlak ve Millete yapılmış bir ihanet değil midir?!
CHP ve mevcut sakıncalı ve halkın gözünde sabıkalı yönetim kendi ayaklarına sıkıyor!
Halk ile yapılmış herhangi bir mutabakat ve gönül bağının koparılması ve bunun üzerine bina edilecek haram bir saltanatın ülkeye ve millete nelere ve nasıl devasa faturalara gerekçe olduğunu en ciddi ve yıkıcı şekilde öğrenmiş bir milletiz.
Böylesine yaralayıcı, yakıcı ve yıkıcı bir test ve tecrübe yaşamış olmamıza rağmen, buradan, hiçbir pay almamış ve dolayısıyla suyun akışına yüzmeye çalışanların yüzüne balçıkla tükürülüp tarihin çöp sepetine atılacaklarına dair geniş bir mutabakatın varlığının da altını çizmek istiyorum.
HÜLASA!
Ne taşıma su ile değirmen döner ve ne de suyun akışına yüzme güç ve takatiniz yeter.
MANSUR YAVAŞ VE MİLLET MUTABAKATI, AKİT VE GÖNÜL BAĞI HAYIRLI OLSUN…