Muhafazakarlık, ehlinin malumudur, skolastik Hıristiyan dünyasının inancı ile pararlellik gösterdiği. Kavram ile kastın, İslam ve Müslüman muhafazakarlığını tanımlıyor olmasını Hıristiyanlıktan beri ve farklı sanan bu nevzuhur kitle, ne İslam ne de Hıristiyanlığa dair bir avuc ederi olur bilgiye dahi malik değilken, muhafazakarlık üzerinden takva satmaya kalkacak kadar da densiz, patavatsız ve edepsizdir aynı zamanda.
Muhafazakarlık, ehlinin malumudur, skolastik Hıristiyan dünyasının inancı ile pararlellik gösterdiği. Kavram ile kastın, İslam ve Müslüman muhafazakarlığını tanımlıyor olmasını Hıristiyanlıktan beri ve farklı sanan bu nevzuhur kitle, ne İslam ne de Hıristiyanlığa dair bir avuc ederi olur bilgiye dahi malik değilken, muhafazakarlık üzerinden takva satmaya kalkacak kadar da densiz, patavatsız ve edepsizdir aynı zamanda.
Bu tip Hıristiyanizm inancını İslam diye pazarlayanlara tepkisellik adı altın da Liberalizm ile karşıt bir savunma hattı inşa etmiş bir başka nevzuhur kitle var ki, onlar ise, hepten eleavuca sığmaz, komik, trajik ve bir o kadar da patolojik kitleyi temsil etmektedirler.
Birisi, kutsallarına el ve dil uzattırmamakla son derece inatçı ve kararlı, diğeri ise özgürlükçülük adı altında ipe sapa gelmezlik satışındadırlar.
Hani, al birini vur ötekine diye bir tanımlamamız var ya ? hah işte bu durum için biçilmiş kaftan niteliğindedir.
Birisi, onun için kutsal olana dil uzattığın an seni hepten din dışına atmaya teşne, diğeri ise, var olan ne ise hepsini ötelemeye hazır kıta durumdalar. Oysa bu iki tavrın ilettutar taraflarının varlığına rağmen her ikisinin birbirinin hepten tutarsızlığından dem vuruyor olması, ne liberalizm ne de muhafaza etme ile alakasızlığını fark ettikleri an kendilerine taksim edilmiş krediyi dibine kadar tükettikleri anları olacaktır.
Bir değerler şaşkınlığı, değersizlik devinim ve dönüşümü içerisinde bir o tarafa bir bu tarafa başını vurup duran muhafazakar ve liberal kesim, biraz durup düşünmeyi, biraz sakinleşmeyi ve birbiri ile olan itişme ve kesişme noktalarını yeniden ve daha bir kriminal şekilde ele alması gereken kesimlerdir.
Birisinin, önüne her geleni değer, önem, ehem kabul edip kutsal kasesinde gözü gibi koruma anomalisi ile diğerinin, tam tersine muamele etme takıntısı paylaşım, bölüşüm ve kesişme noktalarının keşfine dair bütün ortak değerlerinde katlinin başladığı noktayı teşkil etmektedir.
Bir hakkın korunmasının veya bir yanlışın saptanmasının ne böylesi uçsuz ne de katı yaklaşım ile çözümlenemeyeceği ve hatta her ikisinin birbiri ile olduğu gibi kendilerini imha edişlerinin de yine bu yaklaşım tarzının kendisinden kaynaklandığını ivedilikle keşfetme vaktidir artık.
Her iki kesimin de bilincin tanımı, sınırları, hassasiyet ve uygulanabilirliğine dair bildiğiklerini yeniden ama daha bir dikkatle çek etmek gibi acil, elzem ve anlamlı bir görevlerinin varlığını kabul etmeleri ve bu kabulün de gereğini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Liberalizmin, hayatta, bir takım şeylerin muhafaza edilmesi gerekenlerden de müteşekkil olduğunu, insanın ve ona dair bir takım öğelerin bir değer ihtiva ettiğini kabullenmesi kadar muhafazakarlığın ise bir çöp yığını olmadığını ve her önüne gelenin istif edildiği hoyratlığa denk düşmediğini saptaması ve kabül etmesi gerekmektedir.
İkisi arasında ki sıkı ilişki, ince nüans farklarına sahiplik ederken aynı zaman da bu nüansın hayatilik içerdiği ise dikkate değer bir başka boyutudur.
Kavramların, modern dünyanın yeni yeni ürettiği ama bizim toplumumuzun henüz tanıştığı ve dolayısıyla bodozlama dalmışlığı dolayısıyla kendi yerine oturması elbette belli bir zaman alacaktır. Mesele, alacağı zamandan öte dinginleşeceği süre içerisinde yakıp yıkacağı ve ortaya çıkaracağı faturanın büyüklüğünün tahmin edilemeyişinden kaynaklanmaktadır.
Bu sürecin ve dolayısıyla meydana gelecek olan hasarın tolere edilebilir olması ve her iki tarafın payına düşen bedeli gögüsleyip kaldırabilir bir tonda olması için kendilerine çeki düzen vermeleri ve en azından arasıra da olsa el frenine el atmaları gerektiğini fark etmeleri elzemdir.
Aksi halde her iki görüş etrafını ve üstelik ne var ne yok yıkarak geldiğini fark ettikleri an, hasar, hiç bir tarafın kaldıramayacağı büyüklüğe denk düşecektir.