Başlığa bakarak yasal, doğal ve hakiki bir intikalin varlığına dair kanaat sahibi oluyorsanız eğer, bu yazıyı sonuna kadar okumanızı özellikle istirham ediyorum...
Başlığa bakarak yasal, doğal ve hakiki bir intikalin varlığına dair kanaat sahibi oluyorsanız eğer, bu yazıyı sonuna kadar okumanızı özellikle istirham ediyorum.
Zira yazımızla bahsini yapmak, dikkat çekmek, altını çizmek istediğim mevzu, miras ve varis üzerinde ki haklılığın meşruiyetini sorgulayan bir başka bakış açısını ortaya koymak istemekteyim. Yani miras ile varis arasında ki akrabalık bağından hareketle hak, hukuk ve hakkaniyet vurgusu yapanların yanıldıklarına dair önemli ve anlamlı itirazlar ortaya koyacağım.
Ölüm hak ve miras helal demiş ya ata sözümüz? Evet, ölüm hak ve miras helal ama bu duruma meşruiyet kazandıran ve mirası helal kılan tek ve salt amilin akrabalıktan kaynaklandığını iddia etmek, kanımca helal olan mirasa halel getirmektir diye düşünüyorum.
Evet, hem beşeri ve hem de İslam hukukuna göre miras ve varis arasında ki ilişkinin varlığı ve cari olanın da hala bu ilişkinin olduğu hepimizin malumudur. Benim de bu cari ilişkiye hepten ve külliyen bir itirazımdan dem vurmuyorum. Benim itirazım, miras ile varis arasında ki genel bağın salt kan bağı üzerinden cereyan ediyor oluşunadır.
Yani mirasın akrabalık bağından kaynaklı hukuki bir hakkın doğuşuyla birlikte, bir de ahlaki sorumluluktan kaynaklı bir başka verasetin, varis olmanın varlığından ve hatta önceliğinden dem vurarak böylesi bir intikalin daha evla olacağına dair kanaat ortaya koymak istiyorum.
Malınızın, mülkünüzün, imkan ve olanaklarınızın salt evlatlarınız oldukları için ve dolayısıyla illaki onların hakkıdır diye keskin ve kat'i bir inanç içerisindeyseniz eğer, bıraktığınız servetin sizden sonra ki nahoş kullanımlarından yana hisse sahibi olacağınıza dair önemli iddialarımın olduğuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Size varis olanların ahlaktan yana, çalışma, üretme, düşünme, tefekkür etme, bilinçli kullanma, insan ve yaşam döngüsüne dair umursamaz ve hatta gaddar bir tavır içerisinde olduklarına ve böylesi bir karakter taşıdıklarına dair kuvvetli bir inanç ve kanaat içerisindeyseniz eğer, evladınız olması, eşiniz olması ya da akrabanız olması, böylesi bir imkan ve olanaktan mahrum bırakmanıza engel teşkil etmemelidir.
Daha da somutlaştıracak olursak şayet, hiç bir akrabalık bağınız olmayan ama ahlak abidesi, çalışkan, haram ve helal dengesini gözeten, mazlum, mahrum, fakir, fukara, hak ve hukuk dengesine hassasiyet gösteren bir karakterin, kan bağınızla illiyet bağı kırduğunuz kişiden daha çok hak sahibi olduğu kanısındayım.
Böylesi bir kişinin tüm gayretlerine, samimiyetine, dürüstlüğüne, çalışkanlığına dair kuvvetli şehadetiniz, böylesi kişilerin varis kılınması gerektiğine dair en hakiki hak sahibi oldukarına ve karakterlerinin de yine en hakiki beyyine olduğuna dair önemli önerilerimin de altını çizmek istiyorum.
Gece gündüz çalışmalarınız, gayretleriniz, kan ve ter kusmalarınız üzerinden tepinen ve bu imkanlar dolayısıyla herkese tepeden bakan edepsiz, ahlaksız, patavatsız, şefkat ve merhametten yana yoksun, İslam ve insaniyetten yana nasipsiz bir kişinin evladınız olması, hak sahibi olduğu anlamına gelmemektedir.
Böylesi bir karaktersize salt kan bağınızdan dolayı bırakacağınız onca imkan ve olanağın hanenize yazılacak bambaşka eksilerin kaynağı olacağına da yine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Miras, salt kan bağından kaynaklı bir hak değildir ve olmamalıdır da.