Ne kadar ılık ve hatta sıcacık bir cümle değil mi ? insanı canından ve hatta canevinden sarıp sarmalayan, kuşatıp ehemmiyet ve emniyete çıkaran iki kelime. Birbirini bu denli renk ve ahenk içerisinde saran, kuşatan ve aynı zaman da alabildiğince şık düşün sıcacık bir başka iki kelime var mıdır ? bilmiyorum.
Ne kadar ılık ve hatta sıcacık bir cümle değil mi ? insanı canından ve hatta canevinden sarıp sarmalayan, kuşatıp ehemmiyet ve emniyete çıkaran iki kelime. Birbirini bu denli renk ve ahenk içerisinde saran, kuşatan ve aynı zaman da alabildiğince şık düşün sıcacık bir başka iki kelime var mıdır ? bilmiyorum.
Çocukluğumuzdan beri birileri illaki bilerek olmalı, kasıtlı olmalı ve bir proje olmalı ki bizi sadece kara sınırlarımız üzerinden işledi, sadece kara sınırlarımız üzerinden güdüledi ve iliklerimize kadar yediyüz seksen bin kilometre kare diye yetiştirdiler bizleri.
Sonra bir ehli vicdan, ehli vatan, ehli iman, ehli akıl ve liyakat sahibi çıkıp bir cümle kuru verdi MAVİ VATAN diyerek, bütün algımız ve ayarlarımızın ayağa kalkması ve uyanması, nelere ne kadar sahip olduğuna dair daha bilgili ve bilinçli olması için bir nida eyledi.
Ve sonra bir farkına vardık ki kara sınırımız kadar Mavi sınırlara sahibiz. Yani aslında bildiğimiz ve bize öğretilenin tam iki katı büyüklüğünde çok daha verimli, çok daha güvenli ve çok daha değeri bağrında saklayan sınırların sahibiymişiz.
Bir Mavi Vatanımız vardı bizim bizden saklanan, gizlenen, bizim olduğundan habersiz, bilgisiz ve bilinçsiz ve Mavi Vatandan yoksun milyonlar yetiştirilmişti. Öyle ya, yukarıda da söylediğimiz gibi iliklerimize kadar işlenmişti yediyüz seksen bin kilometre kare.
Bir yitiğimizi, çok büyük, çok değerli ve çok anlamlı bir yetiğin bulunmasında ki anlatılamaz hoşnutluk, memnuniyet, huzur ve güven daha bir kuşatıvermişti Mavi Vatan cümlesinin böğründe sakladığı anlamı kavrayabilmiş herkesi.
Bir ada ülkesi olduğumuzu ama sınırlarımızın ve sahip olduğumuzun yediyüz seksen bin kilometre ile sınırlı olduğunu bu denli baskın, altı çizili ve üzerine basıla basıla yetiştirilmiş olmanın altında nice şeytanımsı emellerin saklı olduğunu Mavi Vatan'ın sıcaklığıyla beni kuşatıvermesinin hemen ardından çok daha yalın ve çarpıcı şekilde anladım.
Kara sınırlarının işgal edilebilmesi için uzunca bir müddet kara sularının işgal edilmesi gerektiği ve bu bilginin kara sınırları içerisinde bulunan halkın güvenliğini kat be kat arttırdığını Mavi Vatan vurgusuyla daha bir yüreğe dokunur şekilde anladık.
Mavi'nin enginliği ve huzuru bütün vatan coğrafyasını daha bir sefkat ve merhamet ile kuşatırken, her damla suyun emniyette oluşu, renginde ki mavide bulduğumuz huzurun da teminatı olacaktır. Bir damla suya gelebilcek halel bütün kara ve mavi huzurun yerle yeksan olduğu anlamına gelmektedir.
Bir damla suyumuz ve bir damla mavimize kast edenlerin kim, ne ve ne kadar olduğu zerre kadar önem içermediğinden almamız, takınmamız ve ivedilikle sahaya sürmemiz gereken tavır, muhtaç olduğu kudreti MAVİ VATAN cümlesinde almaktadır.
Artık biz bolca mavisi olan bir vatanın çocuklarıyız. Mavi ile Toprak rengi arasında ki eşgüdüm, bağrımızda saklayıp yüreğimizde büyüteceğimiz bu ahenk, hem bizim ve hem de gelecek nesillerin huzur ve güven içerisinde yaşamalarının tek teminatıdır.
Bu anlamda karşımızda Yunanistan, Fransa, Rum kesimi ve birtakım Arap ülkelerinin bulunuyor olması ortaya koyduğumuz vizyonun uygulanması gerektiğine daha bir anlam, daha bir önem ve daha bir ciddiyet yüklemektedir.
Hiç kimsenin ne bir karış toprağı ne de bir damla suyu gözümüzün içinde olduğu bir meta değildir. Ne ki kimseye verilecek ne bir damla Mavi, ne bir çakıl taşımız dahi yoktur. Mütecaviz bir el kırılmaya ve göz oyulmaya en münasip olanlardandır.