Matematik evrensel bir dildir
Dünyanın neresine giderseniz gidin bu dil hep aynı kalacaktır. Matematik diğer tüm lisan dilleri gibi hep gelişmekte ve gelişiminin sonunun olmayacağını tahmin edilmektedir. Bu tanım bazı ekol matematikçilerin tanımıdır.
Bir de şu tanım vardır. “Matematik, tanrının doğaya bıraktığı izlerdir.” Bu tanım bize matematiğin doğada olduğunu, bulunduğunu söyleyen bir cümledir ki doğruluğu kesindir. Peki doğada matematik var mı?
Detaylı olarak bu yazıda anlatmam mümkün değil fakat dış hatları ile size anlatmaya çalışacağım. Doğada bulunan hayvanlarda bir kaç örnekle başlayalım. Bir sığırın ağırlığı matematiksel modelleme ile hesaplanabilir. Göğüs çevresinin karesi ile yerden yüksekliği ve 87.5 katsayısını çarptığımız zaman o sığırın ağırlığını bulmaktayız ki bu tüm büyükbaş hayvanların hemen hemen ağırlığını hesaplamaya yardım etmektedir. Ama kantar veya ağırlık ölçme araçları çıktıktan sonra mertlik bozuldu. Diğer bir husus eski Hindistan dan gelen bir hesaplama tekniğidir ki çok şaşırtıcıdır.
Fillerin ayaklarının yuvarlak olduğunu ve dairenin çevresi ile ayak çevresinin ölçülmesi ile elde edilen uzunluğun 2 katı kadar yüksekliğe sahip olduğunu bazı kaynaklarda belirtmişlerdir. Altın oran’ı bilmeyen yoktur, salyangozların kabukları meşhur altın oran kalıbı ile hazırlanmış bir tasarımdan ibarettir. Ayrıca geceleri ses çıkaran ve halk arasında çırçır böceği olarak bilinen böceğin sesinin titreşim uzunluğunun 0.3 katı kadar sıcaklık değişiminin hesaplandığı ve şayet hava sıcaklığı artarsa ses çıkarma aralığının da sıklaştığı biyologlar tarafından ispatlanmıştır.
Altın oran konusuna değinmek istemiyorum bu yazıda nedeni ise Altın oranın öyle hafife alınacak bir konu olmamasıdır. Deniz Yıldızlarının içinde bulunan kentris denilen zar mikroskopta incelendiğinde fraktaldediğimiz iç içe geçmiş ve her şekil bir önceki şekilin aynısı olacak şekilde sonsuzluk içeren bir kavramsal yapının olduğu görülmüştür.
Fibonacci dizisinin ne olduğunu biliriz matematiksel olarak bir teorem yazmayacağım sadece her terim kendinden önceki iki terimin toplamı olan ve bölümlerinin limitleri altın oran olan ve Fi sayısını veren bir aritmetik dizidir. Işığın bir yüzeyinde yansıyan ışıklar tek ışık için 1, iki ışık için 1, üç ışık için 2, dört ışık için 3, beş ışık demeti için ise 5 adet yansıma yüzeyi oluşturduğu oluşturmuştur ki bu n tane ışık demeti için de hesaplamaya olanak sağlamıştır.
Ayrıca Mayoz bölünmede gerçekleşen bölünme biçimi bir matematiksel modelleme ile gösterilir. 2n kromozomlu olan bir hücre mayoz bölünme geçirdiği zaman 4 adet n kromozomlu hücre oluştuğu gibi mitoz bölünme içinde 2 tane yeni hücre oluşacağını biyologlar söyler.
Matematik günlük hayatta hiçbir işime yaramıyor diyen insanlara sesleniyor bu yazı. Şayet öyle bir düşüncesi olan varsa düşüncesini devam ettirmeye çalışmasın mazallah günah olabilir! Fraktal konusunda yukarıda birkaç bir şey açıklamamıza örnek olarak 1975 yılında Matematikçi Mandelbrot bu teoriyi ortaya attıktan sonra Akışkanlar Mekaniği, Fizikokimya ve Matematiğin araştırılmaya ve gelişimine önemli derece de katkı oluşmuştur. Bugün birçok tarihi yapılarda matematiksel fraktalları görmek mümkündür. Matematik sanattır kelimesinin ana felsefesini doğuran şeylerden yalnızca bir tanesi budur. Doğanın en çok çalışan hayvanlarından arılar tam bir matematik profesörleridir. Yaptıkları petekler en az şekilde ve tasarrufu güçlendirmek amacıyla peteklerini altıgen yapmaktadırlar. Bu durum bilim tarafından hayretle karşılanmaktadırlar. 70 derecelik bir açı ile ballarını dökerlerken bu oran milimetrik hesaplar sonucunda hesaplanmaktadır. Matematiksiz bir evren sadece kaos olurdu ve yaşam çok güç olabilirdi. Yazının 2. kısmında görüşmek ümidiyle matematik ile kalın…