MANİFESTO

Siyasilerimiz zaman zaman “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız” nutukları atıyorlar. Önce bu ifadenin ne zaman hangi maksatla kullanıldığını tespit edelim. Hatırlayalım ki, bu ifade 1930’lu yılların söylemidir. 1930’lu yıllarda Türkiye radikal kültürel değişikliklere maruz kalmıştır. O dönemin idarecilerine göre, Türk milleti “geri” kalmıştı. “Geri” bir toplum olan ve bu “geriliğin” önemli sebebi olan dinin (İslam) devletten “arındırılması” gerekiyordu. Fakat dinin (İslam) devletten “arındırılması” yetmezdi milletten de “arındırılması” gerekiyordu. Bunun için Türkçe ezan ve Türkçe ibadet çalışmaları yapıldı. Toplumun temel direnç noktaları (dil-din ve tarih şuuru) örselendi. Bin yıldır kullanılmakta olan kelimeler yasaklandı. Yerine uyduruk “sözcükler” ikame edildi.

Hulasa olarak 1930’lu yılların “çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak” söyleminin arka planında bunlar vardı.

Şimdi insan merak ediyor; “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız” diyenler ne demek istiyor?

1930’lu yıllarda Latin alfabesi “çağdaş uygarlık” aşkına bir anda Türk alfabesi haline gelmişti. Acaba şimdi bunun üzerine çıkılacağına göre Çin alfabesine mi geçeceğiz?

1930’lu yıllarda dünya güzellik yarışmalarına “çağdaş uygarlık” aşkına Müslüman Türk kızları iştirak ediyor ve “birinci” seçiliyorlardı. Günümüzde zina kanuni suç olmaktan çıkarıldı. “Çağdaş uygarlık” olarak görülen Avrupa’nın ilerisine geçilmek için zina teşvik mi edilecek? Öyle ya, muasır medeniyet seviyesini nasıl geçeceğiz? Zira oralarda zina, kanun ihlali değildir.

Muasır medeniyet denilerek işaret edilen batı olduğuna göre, batıda erkeklerin birbirleriyle evlenmeye kanuni bir mania yok. Bizimkiler Türk milletini, “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacaklarına” göre erkeklerin birbirleriyle evlenmeleri mi teşvik edilecek?

Deizm imam hatip liselerinde yaygın olduğu tespiti yapılıyor. “Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağımıza” göre deizm, normal liselere de mi teşmil edilecek? Batıda deizm yaygındır. Bizde de öyle mi olması gerekiyor?

Erkekler köle, kadınlar tanrıça haline getirilerek mi “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız”? Bu hususta son yıllarda bir hayli çalışma yapıldı. Değerli yazar Sema Maraşlıoğlu’nun kadınların “tanrıça” haline getirilmesine matuf son beş yılda tanzim edilen kanunlarla alakalı değerlendirmesini lütfen okuyunuz. Kadınları sokağa döküp erkekleri evlere tıkarak mı “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağız” merak ediyoruz.

İnsan merak ediyor; Türk milletinin kendine ait bir medeniyeti yok mudur? 10. Asırda İslam ile şereflenen milletimizin bin yıldan beri tesis ettiği medeniyeti görememek iç in nasıl bir zihne sahip olmak lazımdır?

Türk milletini Kur’an ve sünnetten ayırmak için mealciliğin yaygınlaştırılması “çağdaş uygarlık” versiyonunun yeni bir çehresi midir?

1930’lu yıllarda sevgili peygamberimiz için “Hicaz peygamberi” lafları ediliyordu. Günümüzde “çağdaş uygarlık” lafları edenler Kur’an-ı Kerim’i ve sünneti “tarihsel” ve “mahalli” (yerel) olarak değerlendirerek 1930’lu yılların bir adım ilerisine mi gidiyorlar? Merak ediyoruz !

Herkes ve bütün dünya bilmelidir ki, Türk milletinin özü ehl-i sünnettir. Sultan Alparslan’ın emaneti olan ehl-i sünnet anlayışına milletimiz tarih boyunca sahip çıkmıştır ve sahip çıkmaya devam edecektir.