Miami’de Maurizio Cattelan'ın, «duvara bantlanmış muz»u, 120 bin dolara satılmıştı.. Sonra biri geldi muzu alıp yedi, izledik, güldük geçtik. Lâkin sanatçı Maurizio’nun duvarda bantlı çürük muzuna 120 bin dolar (yaklaşık 700 bin ₺) verilmiş olması hamsi diyarı Tirabzon’un ağırına gitti ve onlar da duvara hamsi bantlayarak bir milyon ₺ istediler...
Miami'de Maurizio Cattelan'ın, «duvara bantlanmış muz»u, 120 bin dolara satılmıştı.. Sonra biri geldi muzu alıp yedi, izledik, güldük geçtik.
Lakin sanatçı Maurizio'nun duvarda bantlı çürük muzuna 120 bin dolar (yaklaşık 700 bin ₺) verilmiş olması hamsi diyarı Tirabzon'un ağırına gitti ve onlar da duvara hamsi bantlayarak bir milyon ₺ istediler...
Şaka şaka tabi... Olan şu: Trabzon Büyükşehir Belediyesi sosyal medya hesabından "Eser dediğin böyle olur. Buğulaması daha güzel olur.." diyerek hoş bir latife yapmışlardı yalnızca...
Trabzonluları tebrik ediyorum. Fakat o hamsiyi bir an önce 'muzu yiyen adam gibi' biri alıp pişirsin, yoksa sergiyi balık kokusu sarar... :))
* * *
Sergiyi koku sardı mı bilmiyorum ama Türkiye'yi fena kokular bastı... Balık kokusu (bu pis kokuların) yanında misk'ü amber sayılır..
İddia sahibi sıradan biri değil. Cumhurbaşkanımız... Yàni reis...
Ne diyor reis? 'Halk Bankasını soydular' diyor? Kimler için diyor?
Bir zamanlar iradesiyle Cumhurbaşkanı seçtirdiği Abdullah Gül için,
Yine bir zamanlar Dış İşleri Bakanlığı, sonra Cumhurbaşkanlığına soyunduğunda yerine başbakan yaptığı Ahmed Davutoğlu için,
Başka? Biri zátıalilerinin kabinesinde Maliye Bakanlığı yapmış Mehmet Şimşek, diğeri Başbakanlık Müsteşarlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Ömer Dinçer…
Anamuhalefetin ve laikçi Kemalistlerin ağzına sakız oldu bu iş. Şimdi soruyorlar reise: 'Bu arkadaşlarınız parti kurmaya yeltenmeselerdi o zaman da 'Halk Bankasını soydular' diyecek miydiniz?'
* * *
Malûmalileri bu sene Nobel (Edebiyat) Ödülünü, Bosna soykırımı hakkında 'Sırplar masum, Boşnaklar kendi kendilerini öldürdüler' demeye getiren, Srebrenitsa Katliamı'nın savunucusu Peter Handke'ye verdiler.. Elbette kızdık, elbette la'net okuduk... Lakin boşverin, ittiredin...
Aslında iyi oldu bu. Neredeyse bütün dünya sınandı Ehl-i Sàlib Nobeli ile... Mesela, harika bir çıkış yapan İsveçli gazeteci Christina Doctare, 1988'de aldığı Nobel madalyasını (bu yüzden) iade edeceğini açıkladı.
Hakiki entellektüellik (münevverlik) budur... Doctare, Stockholm'deki protesto gösterilerinde; 'utanç ve suçluluk duyduğunu' dile getirerek; '7 yıl önce orada soykırıma şahit oldum. Nobel Edebiyat Ödülü'nün Bosna Hersek'te yaşanan soykırımı inkar eden Peter Handke'ye verilmesinden dolayı Nobel madalyamı iade edeceğim' dedi.
Nobel törenine birçok ülke gibi Türkiye de katılmayacak, gerisi laf u güzaf. Orhan Pamuk işi bir sürç-ü lisán. Fırsatı ganimet bilenleri ittiredin.
* * *
Biz de AKP'yi ve reisi, icab ettikçe tereddütsüz kınıyor, en sert şekilde (en sivri demedim) tenkid ederek, asla ve kat'a yağcılık yapmıyoruz...
Amma ve lakin 'adil olmak' kalem sahiplerinin edebî meziyetleri ile eşdeğer, hatta daha mukaddemdir. Türkiyeli gazeteciler de, en az Hristiyan gazeteci Christina Doctare kadar hak ve hukuku gözetmeli... İyi şeyler olduğunda da, kuyruk acımız mı var ki 'hep kötü' diyelim?
Kalemini haktan çeviren yüzünü de Hak'tan çevirmiş olur. Bunlara acırım ve hatta, (kusura bakmasınlar) 'yuh olsun sana da, gördüklerine de göremediklerine de' derim...