KUTSANMIŞ SÜRÜKLENME !

Kutsamak, kutsanmak, kutsal olduğuna inanmak, insanı sürüklemeyeceği yer olmayan devasa motivasyonlardır. Ölmek, öldürmek, öldürülmek, şehit olmak...

Seviyeyi ; sürüklenenler belirler ve sürüklenenler sürüklendiğinin, kullanıldığının, istismar edilip bir meta mesabesine indirgendiklerinin farkında olmadıkları için, seviye de seviyesizleşmeye başlamaktadır. Tek tarafın mutlu olduğu ve hedonizmin sınırlarını zorladığı mistik bir devinim haline dönüşmeye başlar zamanla.

Kutsaldır, kutsanmıştır inanç ve teslimiyeti, etkisi altına aldığı birey ve toplumu, mistik dünyanın kolları arasında bilmem kaç fit yükseklerde olmanın tarifsiz tadı (!) birey ve toplumları teslim almaya görsün.

Bu teslimiyet, bu kutsallık anlayışı, bu adanmışlık hissi eğer sahicilik üzerinden kendisini kodlamamış, sadece ham hayaller üzerinden hareket ediyorsa, birey ve toplum için yok oluşun başlangıcıdır.

Kutsamak, kutsal olana övgü, methiyeler dizmek ve kutsallar üzerinden adanmışlıklar değil benim hedefe koyduğum. Ben, birilerinin şahsi ihtiraslarının vadesini uzatma amaçlı yaptığı sahtekarlıklara, kutsallık adı altında kılıf buluşlarını iğrenç buluyorum.

Bir Papaz edasıyla veya, bütün kutsalları tekeline almış Tanrı gibi piyasa sürülmüş müptezelleri hedefe koyuyorum ben.

Kendi ihtirasları için binbir şekle bürüdükleri, binbir sahtekarlıklara ve şeytanı dahi kıskandıracak iblislikleri piyasaya sürenleri hedefe koyuyorum ben.

Gadre uğramış kocaman bir toplum, bu harcanmışlığın farkına vardığı an, tüm kutsallara kin tutmasının yanı sıra, telkin edilecek en sahici ve sahih kutsallara dahi kapacaktır kendisini. Bu durumun vebali nasıl olur ? diye bir soru bile soramıyorum. Çünki kimselerin vebal gibi bir kavramla ilintisi dahi yoktur. Onlar için var olan tek Kutsal, kendi egolarının ve saltanatlarının beka sorunu yaşamamasıdır.

Bu gözü dönmüş zümrenin gözü dönmüş ihtirasları sebebiyle, Roma bile yakılabilir bir basitlik arz etmektedir...!

Kutsallar ve mitoslar ardına saklanmış hinlik ve cinlik, sessiz bir düşmanlık barındırırken, günü ve zamanı geldiğinde sakladığı bütün kinini de kusacaktır elbette.

Meleksilik ve hayvansılık

Acziyetin doruklarına tırmanan bu müsrif zümre, israf etmenin de zevkini yaşarken, tüketilen ve israf edilen toplum mitoslarla teskin edilmektedir. Devasa hayvansal güdüler taşıyan bu anlayış, tedavüle soktukları mitoslar arkasına sakladıkları gerçek emellerini şimdilik gizli tutuyorlar. Toplumun damak zevkine hitap eden ifadeler sayesinde kokuşmuş emellerine nefes aldırırlarken, kazandıkları bir günü dahi tepe tepe kullanmaktalar. Bütün bu ürküntü dolu tabloyu ortaya korken, yüreğimi kanırtan doğruları görüyor olmanın korkusu, üzüntüsü ve telaşı içerisindeyim. Dudak büküyorum kendi kendime ve olasılıkların ete kemiğe büründüğü zamanı yaşar gibi hayal ederken, dudaklarımı ısırmaya başlıyorum.

Kirliliğinde ötesinde, hayasızlığın da ötesinde, ötelerinde ötesinde olan bu zihniyet ve sahiplerine karşın

YA KAHHAR...