Şu fındık meselesi

Türkiye eskiden tarım ülkesi olarak anılırdı. Modernleşirken geçmişimize sünger çekmemiz ve köylerden kentlere yaşanan göç dalgaları “tarım ülkesi” gerçeğini sonlandırdı. Daha birkaç yıl önce ihraç ettiğimiz ürünleri, ithal eder duruma da geldik. Bunun başlıca sebebi, insanların köy hayatının dar ve kapsamlı yaşam şartlarından memnun olmayıp, zor koşullar içinde de olsa şehirlerde yaşamayı tercih etmesi var. Bunun sebep ve sonuçlarına bilahare gireriz…
***
Tarım ülkesi olma yolundan uzaklaştık ama bazı ürünlerde Türkiye üzerine üretim yapan yok. Örneğin fındık. Ben fındığı, Allah’ın bu topraklara bahşettiği bit lütuf olarak görüyorum. Her yıl dünyadaki fındığın yüzde 70’ini Türkiye yetiştiriyor. Karadeniz’in kıyılarından başlayıp yüksek rakımlı alanlara kadar, hemen her yerde yetişen fındık ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor.

***
Sezon başından bu yana tartışmaların odağında olan fındık fiyatları hakkında üst üste yorumlar, haberler geliyor. Çiftçi fındık fiyatlarının düşük olduğunu, fındığı almak isteyen yabancı firmanın mahsulü “bedavaya kapatmak” istediğinden yakınıyor.
***
Peki Türkiye’nin en önemli stratejik tarım ürünlerinden olan fındığın işlem gördüğü fiyatlar yeterli mi. Resmi veriler üzerinden değerlendirelim.

Bugün fındığın maliyeti 8-8,50 TL olarak hesaplanıyor. Maliyetin çoğunu fındık toplamak için Karadeniz’e giden mevsimlik işçilere verilen ödenek oluşturuyor. Aslında fındık üreticisinin rahatsızlığının kaynağı yüzde 80 oranını geçen işçilik maliyeti. Bu maliyet özveri ve çalışma ile aşağı çekilebilecek bir maliyet.

Bir Örnek; Düzce Akçakoca’daki bir üretici kendi bulduğu file sergisi yöntemiyle fındık hasadı maliyetlerini yüzde 80 oranında düşürdüğünü açıkladı. Fındık zayiatının da önüne geçtiğini belirten Suat Yılmaz, bu başarısını kameralar karşısında gururla anlattı.

Fındığı alan yabancı firma nasıl ki maliyetleri düşürmek istiyor, çiftçimiz de maliyetini düşürerek karlılığını arttırma yolunda olmalı. Suat Yılmaz bunun canlı örneği
***

Fındık fiyatlarının, maliyetine yakın fiyatlardan işlem görmesini, hatta zararın önüne geçmek için taban fiyat üzerinden alım yapan TMO, fındığı ucuza kapatmak isteyenlerin planlarını bozdu. 8,50 TL maliyeti olan fındığa 2009 yılından bu yana “Alan Bazlı Gelir Desteği” adı altında yapılan ve kilogram başına 2 TL’ye tekabül eden bir destek veriliyor. Hatta bu destek fındığı olsa da olmada da tüm kayıtlı çiftçilere ödeniyor. Bunun yanı sıra mazot ve gübre desteği ile de çiftçinin maliyeti aşağı çekiliyor.

***

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 10 TL üzerinden aldığı fındığın üzerine bu destek rakamları da eklendiğinde satış fiyatı 13 TL’ye geliyor. Yani kilogram başına 4-4,50 TL kar elde ediliyor.

Burada atlamamız gereken bir nokta var. Yabancılara ucuza kaptırmamak için kendi fındığımızı kendimiz alıyoruz. Yani gelecek olan döviz gelmiyor, yanı sıra merkezden kaynak eksiliyor. Çiftçiyi mağdur etmemek için girilen bu yol uzun vadede ne getirir bilinmez ama piyasa koşullarını dengelemek için tek çarenin üretim olduğu ortada…

İtalyanlar yüzlerce bin ton fındık alıp işleyip 10 katı fiyata tekrar bize satıyorlar. Peki hammaddesi yüzde 70 oranında bizde olan ürünü satmak yerine biz neden işleyip üretime geçmiyoruz.

Zihniyetimiz “Tarladan al, sat” olduğu sürece kazanmamız imkansız. Gündelik çözümler üretmek yerine, gerek devlet, gerekse özel sektör elini taşın altına koyarak sektörü milli menfaatlerimize uygun bir şekilde dizayn etmelidir.

Erbakan Hocamızın bir cümlesi ile bitirelim;
“Bu fındık bizde değil de İsrail'de yetişmiş olsaydı, ilaç niyetine eczaneden tane işi alırdınız!”