Bazan yıllar asırlar gibi geliyor.
Hatırlar mısınız geçen sene “Kur korumalı TL” vardı.
TL’yi kimden “koruyor?”
Daha dehşetli bir soru daha:
Kim koruyor TL’yi?
Kur mu?
Kim bu "kur?"
Var mı cevabınız?
TERCİH SİZİN
Size desem ki “Millet mi” yoksa “ulus mu?”
Bir de şöyle desem: Millet olmak “hatırlamaktır”, ulus olmak “unutmaktır”.
Buyurun tercih sizin!
SIRA KİMDE?
Cep telefonuma gelen reklam şöyle:
“Almanya’da ücretsiz üniversite. Haftada 20 saatlik çalışma izni ile aileden finansal bağımsızlık”.
“Aileden finansal bağımsızlık” kelimelerini kırmızı renkte verilmiş.
Buyurun size yönlendirme.
Aileyi parçalama projesi!
Sıra vatanı parçalamaya gelecek…
İNKİSAR-I HAYAL
Paranın bozamadığı Müslümana “dindar” denir.
“Mütedeyyin” kavramı da kullanılır.
Günümüz piyasasında çakma markalı tasavvuf kılıklılara bakıp inkisar-ı hayale kapılmayın.
Kâinat hakiki dervişlerin sayesindedir/gölgesindedir.
“BİR-EY”
Batı romanlarında idealize edilen iki temel karakter vardır; birey ve intihar.
Müslümanın tasavvurunda fert ve hayat vardır.
Fert, insandır; İnsan birbirine yaklaşandır.
Bir-ey, insandan uzaklaşandır ve yalnızlaşandır.
Bunun sonu intihardır.
Bilmem anlatabildim mi?
MİLLET VE ULUS
“Millet” hatırlamak “ulus” unutmaktır.
Hatırlayan hatırlanır ve “hatırlı” olur.
Unutan unutulur ve “bir-ey” olur.
Biz milletimizi, vatanımızı ve ecdadımızı seviyoruz ve hatırlıyoruz.
Bilmem anlatabildim mi?
KAPİTALİZM
Arabam ile kırmızı ışıkta durdum.
Yanı başımda siyah renkli BMW’den yüksek sesli müzik sesi geliyor.
Dışarısı 4 derece ve soğuk.
BMW’nin camları kapalı.
Benim arabamın da öyle.
Sürücünün ağzında sigara.
Müzik kulakları sağır edercesine yüksek.
İşte kapitalizm budur.
KAPİTALİZM-2
Mabedi terk edip markete “kapılanmak” kapitalizmdir.
Mabedi merkeze alarak marketten ihtiyaç gidermek “kanaat ekonomisidir”.
Yani hayatı idame etmek için markete ihtiyaç duymak insanîdir.
Kapitalizme “sonuç odaklı” yaşamak da denilebilir.
SİZ SÖYLEYİN!
Tolstoy derki “Mukaddes kitapları alimler değil dindar insanlar okuyabilir ve anlayabilir”.
Öyleyse “dindar insan” kimdir?
Sarığıyla ve cübbesiyle şov yapanlar dindar değildir.
O tv kanalından bu tv kanala “alınıp satılanlar” dindar değildir.
O halde dindar kimdir?
Siz söyleyin!!
SUSMAK
İki çeşit susmak vardır;
Biri tek tek diğeri toplu susmak.
Toplu susmak fırtına öncesi sessizlik gibidir.
Susmak konuşmak kadar değerlidir.
Herkesin her şeyi söylediği curcunalı bir toplantı yerine asaletli ve müşterek susmayı tercih ederim.
ŞOV
Şov yapmak ile ibadet yapmak farklıdır.
İbadet görüntüsü altında şov yapılıyorsa;
O şovla kime görünmek istiyorsanız “onlardan” almış olursunuz sevabınızı.
Siz hiç Osmanlı hükümdarlarının camii ibadet ediyor resmini gördünüz mü?
Siz hiç gerçek Allah dostunu (çakma mürşitleri kast etmiyorum) ibadet yapan fotoğrafını gördünüz mü?
Göremezsiniz;
Zira Allah dostları ibadet yapar, şov değil.
MERHABA
Hepimizin kullandığı bir kelime: Merhaba.
“Rahat” kelimesiyle aynı kökten gelir.
Buram buram Kur’an-ı Kerim kokar.
Lisanımızı zenginleştiren “fethedilmiş kelimelerdendir”.
Kullanınız ve “rahatlayınız”.
TİCARET
Sevgili peygamberimizin Medine Pazarında temellerini attığı ticari ahlak sadece Müslümanları değil bütün insanlığı kucaklamıştır.
Onuncu asırda Türklerin İslamiyet’i tercih etmesinde bahse konu ticari ahlakın rolü çok büyüktür.
AYILMAK
Ameliyat yapmak için kişiye anestezi verilerek bayıltılır.
Ruhen ameliyat için ise insanları ayıltmak lazım.
Bilmem anlatabildim mi?
KUMAR
Anlamakta zorluk çektiğim bazı kavramlar var: Bunlardan biri "Kur korumalı TL mevduatı". Burada "Kur" nasıl bir "koruyucu ki" TL'yi koruyor?
İkincisi "Yasadışı bahis/kumar". "Yasadışı" olduğuna göre demek ki "yasa içi de" olmalı. Bu, nasıl oluyor?
Üçüncüsü; "Milli Piyango".
DİLENCİ
Üniversite talebeleri sosyal deney/tecrübe maksadıyla dilenci kılığına girmişler.
Bakmışlar ki “para kazanmak kolay”.
Öğrenciliği bırakmaya karar vermişler.
Bir defa daha hatırlamış olduk ki kapitalist sistem “dilenci” üretir.
“En az emekle en yüksek verim” şeklinde tarif edilen ekonomiden başka ne çıkar?
Titre ve kendine dön!
ÜÇ KAĞITÇI
Bizim memlekette bazıları “kartlaştıkça” gerçek kimliği ortaya çıkıyor.
İki hafta önce ilahiyatçı kılıklı biri Cuma namazıyla alakalı bazı laflar etti.
Neymiş “tesbihat Emevi uygulamasıymış falan filan”.
Bir başka “kartlaşmış” ve ilahiyatçı kılıklı biri Kur’an-ı Kerim düşmanını güzellemekle meşgul.
Namussuz olanların “üç kağıtçı” olmalarına alıştık.
Fakat namuslu zannedilenlerin “üç kağıtçı” olmalarına da alışmamız lazım.