Allah…ki başka bir ilah yok, ancak o var! O daima diri, daima var olan; bütün varlıkları ayakta tutan! Ne gaflet basar onu, ne de uyku! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun! İzni olmadan huzurunda kime şefaat etmek kimin haddine?

Allah…ki başka bir ilah yok, ancak o var! O daima diri, daima var olan; bütün varlıkları ayakta tutan! Ne gaflet basar onu, ne de uyku! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun! İzni olmadan huzurunda kime şefaat etmek kimin haddine? Herkesin, her şeyin önlerinde de arkalarında da olanların hepsini bilir. Kimse onun dilediği kadarından başka, ilahî ilminden hiçbir şey kavrayamaz. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Görüp gözetmek hepsini,ona hiç ağırlık vermez. O çok uludur, çok büyüktür!

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır'ın edebî tercümesinden Bakara Süresi 255.ayet bu. Ayetel Kürsî. Ayetlerin en önemlisi, en yücesi! Ezberimdedir. Aklımdan, gönlümden ve dilimden düşmez hiç. Üzgünsem de mutluysam, sevinçliysem de okur dururum hep; hissederek, ürpererek… Peygamberimizin(s.a.v) sonumu ben de bilmiyorum sözünü hatırlar, Eğitim Davası tiyatro oyunumda da bir sahneye uyarladığım Merhum Ziya Osman Saba'ya ait şu dizeleri mırıldanırım: Gurbete düşmüş yolcu, yolcu bekleyen hancı; şu anda yer altına günahıyla gömülen, büyük tımarhanede kahkahalarla gülen; ölü, ölü yıkayıcı; hasta, hasta bakıcı… Allah'ım, cümlemize acı! İnsanlığın acınası hallerine tercüman bu sözlerin hüznüyle can için iyiliğe, güzelliğe, uygarlığa, hak ve adalete odaklanmış tüm canlara ve büyük milletime dualar ederim.

Çok net olmamakla beraber her canlıyı yemeye alışkın Çinlilerin Vuan kentinden, bağışıklık sistemi çok güçlü yarasayla bircan olmuş covit-19 denen virüs, aylardır candan cana salınıp duruyor. Lakin insanlarla bir olmuyor, titrete titrete canlar alıyor. Dünyaya hükmettiğini sanan insanlık, Allah'ımın görünmeyecek kadar küçücük zerre bir canına teslim olmamak için yılana sarılır gibi kimyasal maddelere sarıldı.

Her yeri ilaçlayarak kurtulacağım derken yüzyıllardır dengesini bozduğu, bu yüzden de yayılan illet kanserin yaygınlaşmasına kaynak ettiği kendisine emanet doğayı şimdi daha da hastalıklı yapıyor. Yarasa gibi kendisine layık görülmemiş bağışıklığını güçlendirmek için ne yemeli, ne içmeli tartışmalarına başladı. Sanki yenip içilecek Allah nimeti bırakmış gibi. Küçücük zerrecik Covit-19, şair Fatsalı Dursun Ali Akınet'in deyimiyle ne ağa diyor, ne efendi! Nice kürsülerden ahkam kesenleri tir tir titretiyor. Ayetel Kürsî okudum da düşündüm iyice ve yazdım:

AYETEL KÜRSÎ İLHAMLI VİRÜS DUASI

Allah'ım kürsündü, kıymetlindi yer ve gökler;

Doğandan tür türdü bize ikramın nimetler!

Çin Vuan'dan can can yayılan ko.virüs niye?

Kurduk sık sık kule evler, tıkış tıkış kentler!

Toprağın, dağın taşın, kurdun kuşun emanet!

Lakin hep ben dedik, hepsine ettik ihanet!

Affet Allah'ım bizi; gören, gözetensin sen;

Kürsünden şefaatle bize akıl ihsan et!

Acı içindeyim.Kürsülerden nutuk dinlemekten bıktık diyen insanlık adına bir ses duyurmak istiyorum bu köşeden: Açlık var dünyada, zalim virüsler, mikroplar, acılar, hastalıklarla kıvrananlar var. Niye bu silahlar, bombalar niye? Halkını kendini istemiyor diye ko.virüs misali titreten, süren, süründüren insanlık düşmanı katiller var. Ona çıkarı için ya da çıkarıma değil diye seyirci, uygar geçinen nice kürsü sahipleri var. En büyük ben olacağım, hep benim vesayetimle yaşayacak diğerleri diye emperyalist yarış içinde olanların hiç acımadığı mazlum milletler var. Büyük milletime yarım asır önce baş eğdiremedilerdi ya bitmedi hiç bu dertleri. Cumhuriyeti kursak da, dünyada hakiki huzurun temini yolunda üstümüze düşeni yapacağız desek de Ortadoğu karmaşasından yine hedef aldılar ya bizi. Göstertmedilerdi Atatürk'ten sonra bize iktidar dirayeti hiç ya 2002'den beri ne ettilerse yetmiyor güçleri.

Eli vicdanında, bir büyük dirayet; dünya beşten büyük diye, mazlumlar diye, hak adalet kalkınma diye ortaya çıktı, eğilmiyor başı hiç milletinin sarsılmaz imanı ve gücüyle. Aç kalan, açıkta kalan, ölümden kaçan sürgün mazlumlara ne olur halimiz, ekonomimiz demeden kucak açtı, destek yok! Uygarım, ileriyim diyen dünyanın fora oldu foyası. Gaz-ateş sıkıyorlar mültecilerin üstüne. Akif'in canavar dedikleri dün olduğu gibi bugün de zavallılara gösteriyor tek dişini. Bir yandan da içeride hasetlik derdine düşen, insafını da kaybetmiş muhalef var ki Felak Süresi'nin son ayeteni okutuyor milletime hep:'Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden sana sığınırım Allah'ım!' Ne yapsan kabahat! Gel de Merhum Cahit Sıtkı gibi 'Şaşırdım kaldım, nasıl atsam adım?' deme!

Ana muhalefet temsilcisi hakaretiyle ayağa kaldırdı milletin Meclisini yine. Yargı yolunda şimdi. Eski yol arkadaş A. Şener de birçok ileri geçinen milletin aczi, bizim tedbir başarımız uluortadayken ko.virüs bu iktidarı düşürecek demiş. Dün Başbakandım yol doğruydu, şimdi değilim gelecek karanlık diyen de dün ekonomi başında bakandım bugün yokum ülke batıyor, su damlası içinden fidan olup büyüyeceğim diye kara muhalefete geçen de var. Ne acı!

Parti kurun, sözüm yok da şart mı dünkü liderinize beyaza siyah dercesine hasetlik! Hiç mi tarih okumadınız? Dünyada özne olmuş, dirayetiyle de tuzaklar bozup destanlaşmış, yürek bizde diyen ko.virüs selamı bile taklide şayan olmuş liderine hasetlik etmeyi bu millet bağışlar mı? Yar ve yardımcı ol ne olur Allah'ım, büyük milletimin alnı ak, başı dik liderine; yakın geçmişteki gibi bükülmesin yalnız sana kıldan ince olan boynumuz! Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kuruluna da helal olsun, büyük milletimin güvenine layık başarı sergiliyorlar!