Yaklaşık iki ay evvel kaleme aldığımız “Pandemi mi yoksa oyuna mı geldik” yazımızda bahsettiğim tezatlar o zaman baya tepki çekmişti. Ancak değişen şey sadece şekilden ibaret oldu.
Yaklaşık iki ay evvel kaleme aldığımız 'Pandemi mi yoksa oyuna mı geldik' yazımızda bahsettiğim tezatlar o zaman baya tepki çekmişti.
Ancak değişen şey sadece şekilden ibaret oldu.
Her geçen gün başka bir boyuta taşınan tedbirlerin, saçma sapan kesilen cezaların artık durması gerekmiyor mu sizce de?
İnsanların toplu halde bulunmasını engellemeye yönelik alınan tedbirler ve kesilen cezalar, yöneticiler ve yönetilenler arasında adaletsizlik gösteriyorsa, ya da şöyle söyleyeyim, cezalar parası olanlar ve olmayanlar arasında farklı uygulanıyorsa burada birilerinin bu saçma yasaklara dur demesi gerekmiyor mu?
1500 kişi ile hem de yemekli düğün yapan bir vekile göstermelik olarak altı bin küsur ceza yazılırken, bir mahalle de yapılan düğüne kişi başını baz alıp 50-60 bin liralık ceza kesilmesi nasıl bir adalet uygulamasıdır.
Organize olup ormanda kamp yapan gençlere 75 bin tl ceza kesilmiş. Sebebi toplu olarak faaliyette bulunmaları,
E toplanmak yasak ise aynı gün cumhurbaşkanı miting düzenlemedi mi. Bu iki topluluğun arasında ki fark neydi?
Birisinin devlet ricali olması mı?
Halkın durumu arzuları ihtiyaçları neden dikkate alınmıyor?
Eğitimin bir an önce yüz yüze olması gerektiği ama çocukların toplu olarak bir arada olmasının virüsün yayılma hızını artıracağından endişe eden uzmanların, parklara ya da metrobüslere, metroya, tramvaya, tıklım tıklım dolu olan yerlere hiç mi Gözü takılmıyor acaba.
Bu çocuklar okula gitmeyince ne yapıyor sanıyorlar. Parklar tıklım tıklım.
Dolmuşlara ceza kesmeyi marifet sanarak neredeyse her haber bültenlerinde gözümüze soka soka gösterirken, neden dolmuşun hemen yanından geçen metrobüse bakan yok?
Metroda günde 1 milyon insan taşınıyor sadece İstanbul da.
Eğer seyahat ediyorsanız metro ile o zaman sosyal mesafe kelimesi sizi sadece güldürür.
Maske taksanız bile 30 cm de yanınızda 5 tane insan ile beraber en az yarım saat yolculuk etmek zorundasınız.
Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi kahvehaneler açık ama kağıt oynamak yasak.
Tamam, onun çözümü çok mantıklı değil ama peki konulan yasak mantıklımı sizce?
Konulan yasakların ne kadar mantıklı olduğunu düşünen var mı acaba. Masa başlarında alınan bu kararların hayata ne kadar uygulanabileceğini hiç düşünmüyorlar mı?
Şehirler arası Otobüslere verilen yolcu sayısındaki azaltma tedbiri mesela ; yarı kapasite ile yolculuk, bilet fiyatlarına yansımayacak da ne olacak dı?
Bir şeyi yasaklarken sonucunda ne olacağını düşünmeden fevri yasaklarla halkı çileden çıkacak hale getiriyor sonra buna çözüm aramaya çalışıyor idareciler.
Bu çifte standartları göz göre göre abartılı şekilde uygulayarak milletin damarlarına basmak kimin işine geliyor çok merak ediyorum.
Amaçlanan şey nedir?
Gerçekten hastalık tedbiri alınacaksa, bu neden toplumda böyle saçma sapan yasaklarla cezalarla alınıyor.
Neden bir zengin kesimin toplantılarında uyarı verilirken ya da hiçbir şey yapılmazken garip gurebaya sanki uyuşturucu satılıyormuş gibi baskın yapıldı haberleri görüyoruz.
Büyük şehirlerde yaşayan herkesin şahit olacağı bu adaletsiz tedbir uygulamaları insanları artık çileden çıkarmış durumda.
Hele şu maske takma mevzusu yok mu?
Artık insanların kavga etmesine sebep olacak derecede abartmadık mı sizce de?
Gerçekten işe yarayıp yaramadığı bile bilinmeyen, ama toplumda sanki hayat kurtarıyormuş gibi anlatılan bu maske için ne kadar cezalar kesildi inanamazsınız. Sadece hayretler içinde gülüyorum.
Sanki bir gelir kapısı haline getirdiler bu olayı?
Aşırı tedbir alan, çifter çifter maske takan, kimseyle görüşmeyen, insanların hasta olduğunu basından öğreniyoruz. Demek ki sadece maske takmak bizi bu hastalıktan korumuyor.
Sayılara baktığınız zaman toplumda hasta olma ihtimaliniz yüzde 0,8 iken hasta olduktan sonra vefat etme ihtimaliniz yüzde 0,15.
Yani hiç hasta olmayanın bu hastalıktan ölme ihtimali yüzde 0,005 dir.
Hayat da inanın başka bir sürü sebepten ölme ihtimalimiz yüzde 20 ler de iken neden bu hastalık bu kadar abartıldı.(Bu konuyu 'pandemi mi yoksa oyuna mı geldik yazımızda' irdelemiştik.)
Beni de asıl rahatsız eden şey bilerek ya da bilmeden alet olunarak oluşturulan panik havası.
Tam tersi Devlet görevlilerin panik havasını engellemeye yönelik tedbir almaları gerekirken, sanki bir talimat almışçasına eşzamanlı panik havası oluşturulmaya çalışılıyor ve de devam ediyor.
Geçtiğimiz senelerde, senede bir grip olur ve bir haftaya yakın evde yatar ve yoğun antibiyotik tedavisi alırdım. On beş gün önce yine bir halsizlik ve baş ağrısı ile evde istirahat ettim birkaç gün ve doktorumu aradığım da ateş yoksa evde dinlen güzel beslen ağrı olursa ağrı kesici al diye tavsiyelerde bulundu. Üç dört gün sonrada sağlığıma kavuştum.
Belki de Covid hastalığını birkaç gün içinde atlattım. Ancak bu virüsün abartıldığı ile ilgili yazılarımı okuyan yakınlarım dahi beni arayarak ' ne oldu hani virüs yoktu bak sende hasta oldun' gibisinden şeyler söylemeleri inanın beni de üzdü.
Ben virüsü hiçbir zaman inkar etmedim ki. Benim aykırı bulduğum Tüm dünyada aynı anda sanki bir düğmeye basarak alevlendirilen ve ölüm oranları başka bir sürü hastalıktan daha az olan bir virüsün abartılarak nasıl paranoya haline getirilmesi idi?
Ve hala da aynı fikirdeyim.
Hayatında belki de yoğun bakıma ziyarete dahi hiç gitmemiş birisi her gün akşam haberlerinde yoğun bakım ünitesinde yatan hasta görürse korkmasın da ne yapsın?
Ana haber bültenlerinin ana konusu Korona hastalığı, Memlekette gündem değiştirmek kullanılacak malzeme çıktı yani.
Ekonomik ya da adalet gibi daha önemli sorunlarımız artık sadece kahvehane sohbetlerin konusu. Basın yayın varsa yoksa korona diyerek tüm toplumun dikkatini o yöne çekiyorlar.
Tamam, tedbir alalım ama milleti yıldıracak dereceye getirmeyelim bu olayı.
Toplumda bir kesim var tedbirlerin az olduğunu maske takmayanları cinayetten yargılanmasını savunarak olayı abartan, hatta haberlerde yaka paça kelepçe takarak maske takmadı diye karakola götürülen insanlar görüyoruz, e hani sosyal mesafeye ne oldu, kelepçe takarken en yakın şekilde temas etmiyor mu polis kardeşimiz.
Diğer taraf da bir kesim de var hiçbir şeyi dikkate almayan umursamayan.
Yahu bunun orta yolu yok mu?
Her fırsatta örnek gösterilen Gelişmiş ülkelerde alınan tedbirlere baktığınız da insanların hayatlarını zorlaştıran değil daha yapıcı olduğunu görebilirsiniz.
Biz niye Her şeyin en uç noktasında yaşayan bir milletiz, neden bir olayın ya en dibinde ya da en başında duruyoruz. Her konuda olduğu gibi neden sağlıklı düşünerek tedbir alamıyoruz. Hem millet olarak hem de devlet olarak inanın hiç düzgün bir işimiz yok mu Allah aşkına…
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere..