Konut bir barınma hakkıdır. Bu yüzden konutun bir ticari mal (meta) olarak değil, barınma hakkının temel bir aracı” olarak kabul edilmelidir. Bir başka deyimle barınma hakkı eğer bir insanlık hakkı ise, konut da gelir ya da parası olanların sahip olabildiği bir ayrıcalık değil, tüm insanların sahip olabildiği bir yaşam aracı olarak kabul edilmelidir.

Konut bir barınma hakkıdır. Bu yüzden konutun bir ticari mal (meta) olarak değil, barınma hakkının temel bir aracı' olarak kabul edilmelidir. Bir başka deyimle barınma hakkı eğer bir insanlık hakkı ise, konut da gelir ya da parası olanların sahip olabildiği bir ayrıcalık değil, tüm insanların sahip olabildiği bir yaşam aracı olarak kabul edilmelidir. Bunun somut ifadesi konut üretimi ve dağıtımının bugün olduğu gibi piyasalara bırakılmaması, bunun kamu tarafından üstlenilmesi ve konutların insanlara mümkünse ücretsiz, bu mümkün değilse karşılanabilir en düşük maliyetlerle ve koşullarla sunulmasıdır.

Finlandiya örneği

Keza günümüzde, hem başarılı bir eğitim, hem de başarılı bir 'Temel Yurttaşlık Geliri' pilot uygulaması ile gündemde gelen Finlandiya, 2027 yılına kadar tüm evsizliği ortadan kaldırmayı hedefleyen bir 'sosyal konut' programına öncülük ediyor. Bu program altında faaliyet gösteren bir kamu kurumu olan Finlandiya Konut Finansmanı ve Geliştirme Merkezi (ARA), esas olarak da konut talebinin en fazla olduğu bölgelerde, daha fazla insanın makul fiyatlarla konut edinebilmeleri için devlet destekli konut üretimi yapıyor. Merkez 2030 yılına kadar 1 milyon yeni konut inşa ederek, bir yandan gençlerin ilk konutlarını satın almalarını kolaylaştırıcı, diğer yandan da yaşlı nüfusun kendi konutlarında yaşayabilmelerini mümkün kılacak büyük çaplı hibeler sunuyor.

Barınma hakkı servet zenginine kurban edilmemeli

İnsanların barınma hakkını, servet zengini olmanın ve finansallaşmanın bir aracı haline getiren ve konut edinmeyi, siyasal iktidarların, müteahhitlerin ve bankaların insafına bırakan kredilendirme politikalara son vermelidir. Kiralardaki hızlı artışları göz önüne alarak, işçi-memur ücretlerini enflasyonun üzerinde bir düzeye çıkartmalı, yani yaşanılabilir bir ücret sistemi oluşturmalı ve acilen bir 'kira kontrol yasası' çıkartarak özelikle de büyük şehirlerdeki kiralara üst sınır getirmelidir.

Konut sayısına üst sınır getirilmelidir

Bireylerin ve şirketlerin sahip olabilecekleri konut sayısına üst sınır getirmeli ya da belli sayının üzerindeki konut edinimini yüzde 100 vergilemeyle caydırmalıdır. Bu anlamda, mutlaka bir sermaye kazançları ya da rant vergisi hayata geçirmelidir. Keza mevcut vergi kanunlarında gerekli değişiklikleri yaparak, konut alım satımında (konutu elde tutma süreleri anlamında) vergiden kaçınmayı kolaylaştıran vergi teşviki uygulamalarına son vermelidir.

Sosyal ekolojik konut yapımı

Sosyal-ekolojik konut yapımı ve sunumunu piyasa dışına çıkartarak bütünüyle kamuya bırakmalı ve yeni sosyal konutlar üretmelidir. Bu üretim ve dağıtımda TOKİ gibi doğrudan merkezi devlet yapılanması değil, yerelden karar alabilen yani mali ve idari özerkliğe sahip belediyeler, kooperatifler, komünler ve kar amacı gütmeyen diğer toplulukların oluşturacakları özerk kurumsal yapılar söz ve yetki sahibi olmalıdır. Bunların hayata geçireceği sosyal konut projeleri ise emekten yana yeniden bölüştürücü vergi politikalarını esas alan kamu finansmanı ile sağlanmalıdır.