KİTAP VE BEKA
Kitaplar; tarihi, ilmi, bilgiyi, kültürü, tecrübeyi hiçbir karşılık beklemeden aktaran samimi candan dostlardır. Kitaplar, bizim genel kültürümüzü artırır, bilgi seviyemizi yükseltir. Muhakeme yeteneğimizi ve hayal gücümüzü geliştirir. Kitapla hemhal olan kişiler, olaylar ve durumlar karşısında daha sağlıklı karar verirler.
Tarihin seyri içerisinde büyük devletler ve gelişmiş toplumlar, insana bu kadar yakın ve faydalı olan kitaplara ve onları bünyesinde barındıran kütüphanelere büyük değer vermişlerdir. Bir milletin medeniyet seviyesi, fertlerinin kitaba, okumaya ve kütüphanelere verdiği önemle ölçülür. Kitaplar, aynı zamanda milletlerin hafızasıdır. Milleti oluşturan fertler; tarihini, dilini, dinini, edebiyatını, sanatını, folklorunu, ilmini, irfanını kitaplar vasıtası ile öğrenirler.
Günümüzde; insanlık tarihinin aynası, aktarıcısı, yönlendiricisi olan kitaba ne yazık ki Türk milleti olarak gereken değer verilmemektedir. Ülkemizde kitap okuma oranı oldukça düşüktür. Türk çocukları kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmıştır. Japonya’da toplumun % 14 ü, Amerika’da % 12 si, İspanya’da % 9, İngiltere ve Fransa’da % 21’i düzenli kitap okurken Türkiye ‘de yalnız 10.000 kişide 1 kişi düzenli kitap okumaktadır. Nüfusu 10 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 82 milyon nüfuslu Türkiye’de bu rakam 1, 2 bin civarındadır. Kitap için Norveçli 137, Alman 122, Belçika ve Avusturyalı 100, Güney Koreli 39 dolar ayırırken ve dünya ortalaması 1,3 dolar iken, Türkiye’de bir kişi, kitabı yılda ancak 0,45 dolar harcanmaktadır. Japonya’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken Türkiye’de sadece 23 milyon kitap basılmaktadır. Türkiye’de toplam 1412 kütüphane varken, Almanya’da 10.531, İngiltere’de 4.620 ve İspanya’da 5.209 kütüphane bulunmaktadır. Ülkemizde 1.412 kütüphaneye karşılık 570.000 kahvehane vardır. Türkiye’de 49.000 kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir. İstatistikî rakamları daha da uzatabiliriz. Oysa biz Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Dinimiz İslam’ın kitabı, Kur’ân’ın ilk emri; “Oku!” ile başlıyor. “(Ey Muhammed!)(SAS) İnsanı bir ilk hücrecikten yaratan Rabbinin adı ile oku! Oku, kalemle öğreten, İnsana bilmediğini bildiren Rabbin en büyük lütuf sahibidir.” Türkiye, ilk emri oku olan Müslüman bir ülke! Ne kadar acı değil mi?
Çocuklarımız ve gençlerimiz maalesef internetin, tabletin, cep telefonlarının müptelası ve bağımlısı olmuşlar. Yetişkinlerimiz de evlatlarına nispet edercesine televizyon dizilerine meyletmişler. Öyle ki 10 bin kişide bir kişi düzenli kitap okurken, nüfusumuzun % 94’ü düzenli televizyon izliyor. Halimiz, ahvalimiz bu!
İşte bütün bu olumsuzluklar içerisinde yeni bir “Kütüphaneler Haftasına” daha sessizce merhaba dedik ve yine sessizce uğurladık. Biliyorsunuz, Mart ayının son haftası ülkemizde “Kütüphaneler Haftası” olarak kutlanmaktadır. Yerel seçimin ağır bastığı bu zaman diliminde kütüphaneler haftası unutuldu gitti. Siz seçim meydanlarını küfürle dili ile süsleyenlerin(!) gündemlerine kitabı, kütüphaneyi aldıklarını duydunuz mu?
Allah, mükemmel bir varlık olarak yarattığı insana akıl gibi muhteşem bir nimet vermiştir. Akıl; iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etme, Yaradan’ına, kendisine ve çevresine karşı olan sorumluluklarını yerine getirebilme melekesidir, gücüdür. Aklın besin kaynağı ise bilgidir. Bilgi, okuma ile öğrenilir. İslam’ın kitabı Kuran-ı Kerim’in ilk ayetinin “oku” ile başlamasının temelinde işte bu gerçek saklıdır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın anlamını, hayatın manasını bilmektir. Okumak“cahillerden yüz çevirmektir”. Okumak, kitapla olur. Kitapların yurdu ve yuvası da kütüphanelerdir. Hani deniyor ya ülkemizin “beka sorunu” var. Doğrudur! Eğitimi yerlerde sürünen/süründürülen; vatandaşları okumayan dolayısı ile sormayan, sorgulamayan, Allah’ın kendisine bahşettiği en büyük nimet olan aklını kullanmak bir yana kiraya veren, dolayısı ile kula kulluğu kendisi için kurtuluş olarak gören bir toplumda elbette ki beka sorunu vardır, olacaktır.
Hadi Önal/31 Mart 2019/Elazığ