Kayıtsız- şartsız özgür olan Türkiye'ye rağmen!
"Demokrasi adı altında kurulan hükumetler ve yönetimler egemenliğin bir ürünüdür ve egemenlik kayıtsız- şartsız milletindir!"
Biz hep bunu bildik, bunu söyledik!
Peki, egemenliğin kayıtsız şartsız halkın olduğu bir ortamda halk tarafından seçilen liderler, nasıl oluyor da, egemenliği kayıtsız- şartsız kendi ellerine alabiliyorlar?
Amerika başkanı Trump, kayıtsız - şartsız halkın başkanı mıdır yoksa kendi çılgın projelerinin başkanı mıdır?
Aynı şekilde Rusların başı olan Putin, kayıtsız- şartsız Rus egemenliğinin başkanı mıdır yoksa kendi çılgın ideolojilerinin başkanı mıdır?
Bunu Türkiye için de söyleyebiliriz; Tayyip Erdoğan kayıtsız şartsız halkın başkanı mıdır; yoksa ülke çıkarlarının başkanı mıdır?
Karşımızda bize düşman tavırlar beslemiş olan -ki öyle gösteriliyor- YPG denilen PKK'ya alternatif olarak kurulan bir Kürt oluşumu var!
PKK bugüne kadar Kürtlerin başı mıydı?
Bu doğrultuda hangi egemenlik, kayıtsız - şartsız Kürt'ündür veya söz konusu Kürt egemenliğini yönetmek isteyen PKK'nındır?
Öncelikle şunu bir sorgulayalım; PKK'ya sempatize gösteren Kürtler, hangi egemenlikle PKK'yı başa getirebilir?
Diyelim ki getirdiler... PKK kayıtsız - şartsız kendi egemenliğinde midir?
PKK'nın bilinen 7-8 sahibi var!
Liderler halk tarafından başa getiriliyor ise; neden hiçbir ülke lideri halkın istediğini dinlemez?
Demekki o liderin de üzerinde egemen bir güç var! O gün onun gelmesi gerekiyordur ve o getirilmiştir!
Bugün YPG'nin tek düşmanı gördüğümüz kadarı ile Türkiye!
Bu da gösteriyor ki "egemenim" diyen ülkelerin tamamı "Kayıtsız - şartsız YPG'ye destek vereceğiz!" diyorlar. Kime rağmen?
Kayıtsız-şartsız özgür olan Türkiye'ye rağmen!
Burada nasıl bir oyun arayabiliriz?
"Egemenlik kayıtsız - şartsız milletindir ve bu olgu üzerinde ülkemizi kuracağız!" dediğimiz günden beri, bizi kayıtlı - şartlı kendilerine bağlı duruma getirebilmek için ellerinden gelen çabayı gösteren ülkelerin oyunu ile karşı karşıyayız!
Rusya, Amerika ve Avrupa'nın kayıtsız- şartsız YPG'ye destek verirken tek bir amacı vardır;
"Türkiye'yi egemenlikleri altına almak!"
Bunun onlara göre iki yolu var!
İlki, Türk ordusunu bir şekilde o çukura sokmak, o çukurda sayısız şehit verdirmek ve yönetimi değiştirmek!
ikinci yolu ise; orduya aşırı derecede masraf yaptırmak, ekonomiyi zayıflatmak, seçime kadar şu anki hükumeti ekonomi ile vurup, yok etmek!
Bir yandan Rusya, bir yandan Amerika; Türk egemenliğini kayıtsız - şartsız kendi blokuna çekmek istiyor!
Bu noktada (onlara göre);
Ya Amerikalılarla sıkı bir müttefik olmaya devam edeceğiz, ya da doğu blokuna kayıp Rusya, Çin gibi ülkelerle farklı bir ittifak kuracağız!
Ama asla egemen olmayacağız! (Yani onların bize hükmetmelerine izin vereceğiz!)
Bunu YPG üzerinden yapamazlarsa yine YPG'yi yine kullanarak, orduyu masrafa sokarak yapacaklar! Nasıl ki bir zamanlar Ecevit'i başa getirip sonra tekrar yok ettiler. Yine aynı şekilde Tayyip Erdoğan'ı da başa getirenler; ekonomiyi kullanarak, yok etmeye çalışacak!
Tayyip Erdoğan'ın başa gelmesi de (bildiğimiz üzere) ekonomik bir savaşın sonucuydu!
Dünyanın her yerinde elmas madeni varken, Türkiye'de neden bir elmas madeni yok?
Bu kadar volkanik kütlenin üzerine oturmuş bir ülkenin elmas madeninin olmaması akıl kârı mıdır?
Her toprağında altın varken altın madeninin doğru dürüst olmaması bazı cevapların anahtarıdır!
Her köşesinde petrol varken, petrol üretemeyen bir ülkeyiz!
Bu kadar büyük bir pazara sahip ülke olmak demek; hiç ticaret yapmadan dünyanın en büyük ekonomi potansiyeline sahip bir ülke olmak demektir!
Olay pazardır! Olay bu kadar büyük bir pazara sahip olmaktır! Egemenlik ne zamanki kayıtsız- şartsız milletin seçtiği lidere geçer, işte o zaman; "Bu pazar bizim elimize geçmiyorsa, onu dağıtmak için elimizden geleni yaparız!" diyenlerin hedefi oluruz!
Bugüne kadar, bu ülkenin hep yeryüzü nimetlerinden faydalandık! Bir de bu ülkenin yeraltı nimetleri vardır! Ki hiç faydalanamadığımız!
İşte bu ülkenin yeraltı nimetlerinden faydalanacağımız yıl, bu yıldır!
O yüzden bu pazarın kontrolünün elimizden çıkması için; ellerinden geleni yaptıklarını net bir şekilde görüyoruz! Görmeye de devam edeceğiz!
Dostumuz ne Rusya, ne Amerika , ne falan, ne filan...
Dostumuz yok bizim!
Ya birbirimize sahip çıkarız, ya da pazarı onlara teslim eder, ipleri boynumuza taktırır, eski kölelik yıllarımıza geri döneriz!