Biri yoksa diğerinin de olmadığı ve olamayacağı iki kavramdır kanmak ve kandırılmak. Zira kandırılmak için kanmak gerekli ise ( ki gerekli), olur olmaz kanmaların, inanma, güvenme ve teslimiyet göstermelerin tabi sonucu olarak da kandırılmak gibi kaçınılmaz bir sonla karşılaşmak demektir.
Biri yoksa diğerinin de olmadığı ve olamayacağı iki kavramdır
kanmak ve kandırılmak. Zira kandırılmak için kanmak gerekli ise (
ki gerekli), olur olmaz kanmaların, inanma, güvenme ve teslimiyet
göstermelerin tabi sonucu olarak da kandırılmak gibi kaçınılmaz bir
sonla karşılaşmak demektir.
Kandırılmış olmak gibi vahim bir sonucun sebebi olan kanmak kavramı
üzerinde biraz irdeleme yapmak istiyorum.
Kanmak; yani inanmak, güvenmek ve bir teslimiyet göstermek
demektir. Zaten böylesi bir durumun olmaması demek kandırılmak gibi
bir sonucun meydana gelmemesi demektir. Bu durum da soru şu, kim
nasıl bir söz ve vaatte bulundu ki siz, o kişinin söz ve vaadine
böylesi bir teslimiyet gösterdiniz!?
İkinci soru, bu denli kandığınız, inanıp teslimiyet gösterdiğiniz
kişi, kurum veya oluşum, nasıl bir güç ve kudret sahibi ki sizde
böylesi bir mutlak teslimiyete sebep olmuş?
Aslında üzerinde öyle derin derin düşünmeye gerek dahi yoktur. Zira
neresinden bakarsanız bakın gerçekten acınası bir durum olarak
karşımızda durmaktadır. İnsanı, bir başka insana böylesi bir
teslimiyet içerisinde inanç, güven ve kanmaya iten amil neydi?
İnsan, bu denli komplike bir kozmik Dünya da, mutlak anlam da
inanılacak, güvenilecek ve teslim olunacak bir güç ve otoriteden
gerçekten mahrum mu bırakılmıştı!?
Aklın, ilim ve bilimin kozmik dengeyi, dönüşüm ve insicamını
açıklamaktan yana aciz kaldığı ve bütün bu şaşkınlık ötesi ahengin
sahibine karşın dahi bir reddiye bir itiraz yönelten insan, bir
başka insana böylesi bir teslimiyeti neden gösterir idi!?
Başkaldırdığı, itiraz ettiği, inanmadığı ve güvenmediği bir
yaratıcıya karşın, bir yaratılmış ve üstelik aciz bir varlığa
böylesi bir inancın, teslimiyet ve kanışın mantıklı bir izahatı
elbette yoktur. Olmadığı içindir ki her kanış beraberinde bir
aldanış, bir kandırılış ve bir yıkılışında tabi gerekçesi
durumundadır.
Ders alınmamış her kanış, bir başka kandırılışın, ibret
çıkarılmamış her inanışın bir başka aldanışa çanak tuttuğu da ayrı
bir aldanış demektir. Yani aldanış ötesi aldanma ve aldatılış ötesi
bir aldatılma…
Hem ferdi anlamda ardı ardına ve hem de toplumsal bir kanma ve
kandırılışın tek sebebi de, kanma eyleminin içerisine mutlak anlam
da nüfuz edemeyiş ve nasıl dehşet bir vebal içerdiğinin anlam ve
önemine bir türlü varamayışımızdandır.
Güvendiğiniz her kim ise ona yüklediğiniz devasa anlam, ona
yüklenilen devasa kudret, ona yüklenilen devasa inanç, beraberinde
ya tekraren aldanış ve yıkılışınızın ve ya mutlak kurtuluşunuzun
tek gerekçesi niteliğindedir.
O halde böylesi bir anlam ve önem arz eden kanma, inanma ve güvenme
fiilinin kime ve hangi otoriteye tevdi ettiğimizi ivedilikle çek
etmemizin vaktidir artık.
İnsan; hep bir boşlukta, hep bir muğlaklık, hep bir ürkeklik, korku
ve endişe içerisinde bulunmakta. Nereden ne zaman ve kim tarafından
bir taş atılacak ürkekliği yaşayan serçe misali sağa sola seri ve
tedirgin şekilde bakışlar atarken, mutlak otoriteyi, güven
duyulacak olanı, sığınılarak teskin olunacak otoriteyi her daim
heba etmiştir ve etmeye de devam etmektedir.
Elbette ki pas geçilen otoritenin, böylesi ahmaksı bir tavır ve
tutumdan yana bir kaybı söz konusu değildir. Yaptığı sayısız adanış
ve aldanışlardan ibret alamayan insan, adanış ve aldanış
halkalarına yenilerini ekleyerek kendi dünya ve ukbasının da katili
konumundadır.
Hiç kimseye inanmamak, güvenmemekten söz etmiyorum elbette. Ben,
teslim olmak gibi bir doz ve düzeyde kanmaktan, güvenmekten ve
bütün bunlarla birlikte kuşku dahi duymayan bir teslimiyetten yana
dem vurmaktayım.
Hep hedefi şaşırdık, hep yörüngemizin dışına çıktık ve her bir
aldanış ve yıkılış ile karşı karşıya kaldık. Görülen o ki bu kanış,
aldanış ve yıkılışların sonu gelecek gibi de değil.
Otorite diyorum azim otorite; kandırmak gibi ucuz bir eylemden
azade, sözünden dönmek gibi basitlikten uzak, verdiği her sözü
yerine getirecek güç ve kudrete haiz bir otorite ve ona olan
kanmak, inanmak ve güvenmekten bahsediyorum yani…