Çocukken kavgayı ayırmak isteyen bir kişinin yanlışlıkla bıçaklanarak yaşamını yitirdiğini anlatmışlardı. Bunda suçsuz ve iyi bir insanın vefat etmesi dolayısı ile üzülme ve kavga edenleri görünce dikkatli ol mesajı vardı.
Çocukken kavgayı ayırmak isteyen bir kişinin yanlışlıkla bıçaklanarak yaşamını yitirdiğini anlatmışlardı. Bunda suçsuz ve iyi bir insanın vefat etmesi dolayısı ile üzülme ve kavga edenleri görünce dikkatli ol mesajı vardı.
Ben o günden bugüne hep böyle yorumladım ama ne var ki kavga eden insanları görünce hiçbir zaman duyarsız kalamadım, ayırmaya, uzlaşı sağlamaya çalıştım.
İçten gelen bir refleksle yaptım bunu!
Bir gün karı- koca kavga ediyorlardı, sesleri duyunca hemen dışarıya çıktım ve bağırdım, eşine vuran adam birden durdu ve o can havliyle bu kez kadın ona vurdu.
Adam durmasaydı ya da kadın adama vurduğunda ona bir şey olsaydı gibi birçok sonuçla karşılaşılabilirdi.
Netice ne olursa olsun niyet değişmeyecekti.
Tabii insan olan asla kötü sonlar istemez ancak bireyin farklı bir sonla karşılaşma olasılığı da her zaman vardır.
Sonu dolayısı ile tartışmalara açık hale gelen hadiseler ile toplum olarak karşı karşıya kalıyoruz.
2 çocuğunu öldüreceğini belirterek sabaha karşı evden ayrıldığı ve eşini kelepçe takarak çıplak şekilde saatlerce dövdüğü, işkence ve dayaktan gözleri şişen, morluk oluşan Melek İpek'in ise daha sonra çıkan arbede sırasında kocası Ramazan İpek'i tüfekle vurup öldürdüğü basına yansımıştı. Ardından Melek İpek'in tahliyesine karar verilmesi toplumun büyük bir kesimi tarafından sevinçle karşılanmıştı.
Diğer bir hadise Kadir Şeker olayı.
Fen Lisesi mezunu olan ve tıp fakültesine hazırlanan Kadir Şeker, olay yerinden geçtiği esnada kız arkadaşını darp ettiği belirtilen birine engel olmak isterken kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanmıştı.
Yine toplumun büyük bir çoğunluğu Kadir'in serbest bırakılmasını talep etmişti. Bir süre önce 12 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan Kadir Şeker'in yeniden yargılama sonucunda tahliye edilebileceği bildirildi.
Kadir'in korumaya çalıştığı ve farklı ifadeler ile gündeme gelen sonrasında sevgilisiyle birlikte uyuşturucu ile yakalanıp tutuklanan kadınla maktulün annesi arasında karşılıklı açıklamalar ve suçlamalar gündeme geldi.
Öldürülen kişinin annesi de Kadir'in annesi de her defasında adalet isteğini dile getirdi.
İki acılı anne. Biri oğlunu toprağa vermiş diğeri cezaevine göndermiş.
Mutlaka karar yargının olacak.
Karar ne olursa olsun birileri sevinecek birileri üzülecek.
Kimsenin ölmesi taraftarı değiliz. Bu olayda kadın ölmüş olsaydı ben de dahil birçoğumuz katil için idam cezası isteyecektik. Fakat hiç tanımadığı bir kadını koruyan genç için aynı şeyi isteyemiyoruz.
Bu oğlunu kaybeden anneyi anlamadığımız anlamına gelmiyor. Ama şunu biliyoruz ki Kadir Şeker'in yerinde hepimiz olabilirdik.
Adalet denilince akla gelen ve Hz. Ömer'e ait olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından da kullanılan 'Adalet mülkün temelidir' sözünde bir devletin veya düzenin esasının adalet olduğuna vurgu yapılır.
Kadir Şeker olayına atıfla yargının adalet duygusunu her daim hissettirmesi gerekir.
Adaletin olduğu yerde huzur vardır. Aksi durumda toplum içerisinde mutluluktan bahsedilemez.
Sonuç birilerini memnun etmese de her zaman adil olan insan doğasıyla bütünlük sağlar.
İnsanı insan yapan değerleri bir yana bırakıp kadına şiddet uygulayan cehalet sahiplerine karşı da adalet duygusunun yerine getirilmesi elzemdir. Eğitimden en ağır cezasına kadar caydırıcılık seviyesi yükseltilmelidir.
Öyle bir noktaya gelinmelidir ki kadına el kaldırmaya bile cesaret edilmemelidir.
Kadir Şeker'leri konuşmamanın gereği tam da bu noktada belirmektedir.