Ilımlı İslam’ı reddediyorum!
İstanbul Fransa Büyükelçisi Mösyö Moustier ve Ahmet Cevdet Paşanın bir yolculuk esnasında yolları kesişir. İlmi siyaset ve Osmanlı devletindeki toplumsal sorunlar üzerine karşılıklı bir mütalaa gerçekleştirirler. Konuşmaların sonunda Fransız Büyükelçi Moustier cevdet paşaya "Bir hayli zamandır İstanbul'da oturdum. Fakat buralara dair lâyıkiyle malumat alamamıştım" der. Paşada günümüze ışık tutacak fevkalade bir sözle karşılık verir. "Siz beyoğlu'nda oturdunuz. Değil memâlik-i Osmaniyyenin, nefs-i İstanbul'un (bizzat İstanbul'un) bile ahvalini layıkiyle öğrenemediniz. Beyoğlu Avrupa ile memâlik-i İslâmiyye arasında bir berzahtır. Buradan siz İstanbul'u dürbün ile görürsünüz. Lâkin kullandığınız dürbünler hep çarpıktır.
ANKARA'DAN TÜRKİYE'YE DÜRBÜNLE BAKMAK
Bu ibretlik sözleri günümüze tatbik ettiğimizde, bürokrasideki çarpık dürbünlü kimseler bu gün halkın talep ve ihtiyaçlarına muhalif söylemler geliştirerek, ve hatta halkla inatlaşarak devletle milletin arasını açma gayreti içerisine girmiştir.
Fetö terör örgütü süreciyle "Cemaat","Tarikat", "Mezhep" kavramları kendi medyamız tarafından hunharca kullanılarak, mevcut terör örgütünün jargonlarıymış gibi topluma pazarlandı. Bilakis bunu yapan yayın organlarının kasıtlı olarak bu kavramları yıpratmak üzere yıllardır çabaladığını fakat uygun zemin bulamadıkları için bu kavramlara zarar veremediklerine şahit olduk.
Ancak bu gün terör örgütüyle yan yana getirilen bu kavramlar ülkedeki bir çok cemaati zan altında bırakarak, vatanına bağlı, milleti için canını verecek, birilerinin tetikçisi olmayan gençler yetiştiren insanlarında, hedef tahtasına çıkarılmasına neden oldu.
TALEBE'YE TALİBAN DİYEN GAFİLLER
"Talebe değil taliban yetişiyor diyen" ve ülkede dinine bağlı, vatanını seven idealleri olan, birilerinin kuklası olmadan özgür hür iradeli bireyler yetiştiren cemaatlere iftira kampanyası yürüten bazı yazar ve ünvanı sözde doktor kimselerin basındaki demeçlerini okudukça tüylerim diken diken oluyor.
Bunların akabinde ülkemizdeki bir kurumun "ALLAH'ın emir ve yasaklarını Kur'anda yazdığı gibi apaçık anlatıyor diye, Peygamber efendimizin sünnetlerini insanlara izah ediyor diye, Haram ve Helali birileri ne der acaba korkusuyla tedirgin olmadan dümdüz anlatıyor diye bir hocayı görevden alması ve konuyla ilgili net bir açıklama yapmıyor olmasını hayretle takip ediyoruz.
Dekolteli hanımlarla İslami TV programları sunan, adı sözüm ona hoca kimselerin, "İMAN ETTİKLERİ ILIMLI İSLAM" dininin bir mensubu olmayı Reddediyorum. Ben ILIMLI İSLAM DİNİNİN BİR MENSUBU DEĞİLİM.
Ben ALLAH'IN BİZLERE KUR'ANDA APAÇIK GÖNDERMİŞ OLDUĞU, HZ.MUHAMMED MUSTAFA (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Efendimizin elçiliğinde bizlere ulaştırılan İSLAM dininin bir mensubuyum.
ILIMLI FACİA
Adına ılıklı diyerek, Kur'andaki emir ve yasakları tahrip etmeye çalışan bazı çevreler, bu gün Ortadoğudaki Deaş gibi yapıların, Radikal islamcı olarak saldırgan tutum içerisinde oldukları fikri ve düşüncesini de tüm dünyaya yaydılar. Deaş'ın radikal tutumuna karşı da Ilımlı islam argümanını geliştirerek, Ilımlı olmayan her müslüman potansiyel radikal islamcıdır. Ve aynı zamanda teröristtir söylemi çok yeni bir söylem değildir. Halbuki İslam, deaş gibi alçak örgütlerle aynı cümle içinde kullanılmayacak kadar müstesnadır. Bu gün insanlar fetva arıyor. Kapı kapı dolaşıp hocam faiz için fetva verir misiniz? Hocam Alkol için fetva verir misiniz? diyerek yüksek bağışlar teklif ediyorlar. Sosyete hocaları dediğimiz Ekranlarda dekolteli bayanlarla İslamiyeti konuşan hocaların ağdalı bir dille anlattığı İslamiyetin hangi helalini, hangi haramını işittiniz televizyondan? Birileri rahatsız olur diye hakkı söylemekten geri duran, aman bazı çevrelerin kalbi kırılır şu ayeti de okumayayım diyen hocalar bazı kurumlardan destek alıp, saati 40-50 bin TL'den programlara çıkarken, Anadolu'nun gariban ve temiz ruhlu vatansever hocaları, açığa alınıyor, görevden uzaklaştırılıyor.
Ey çarpık dürbünlü bazı bürokratlar! Halkla inatlaşmayın. Halkın taleplerine zıt gitmeyin. Halkı üzmeyin. Umarım devletimiz gereken tedbirleri alır. Ve umarım bu ülkede bir daha KUR'ANIN EMİR VE YASAKLARINI anlatıyor diye, sakalı var, şalvarı var, cübbesi var diye birileri görevden alınmaz.