Aslında, yazacaklarımın tamamının ‘’ muhalefet olmayı ve yapmayı dahi beceremeyenler iktidar olmak istiyor ‘’ cümlesi ile ifade edebilmek mümkün. Bir olaya, henüz başından başlayıp sonuna kadar ve üstelik içeriğin her şeyine karşı olmak, bütün olarak kayda değer hiçbir şey bulmadığını ve bulunmadığını söyleyerek tukaka ilan etmeyi muhalefet zannetmekteyiz.
Aslında, yazacaklarımın tamamının '' muhalefet olmayı ve yapmayı dahi beceremeyenler iktidar olmak istiyor '' cümlesi ile ifade edebilmek mümkün. Bir olaya, henüz başından başlayıp sonuna kadar ve üstelik içeriğin her şeyine karşı olmak, bütün olarak kayda değer hiçbir şey bulmadığını ve bulunmadığını söyleyerek tukaka ilan etmeyi muhalefet zannetmekteyiz.
Üstelik bu denli sığ bir yaklaşım, hem bireysel ve hem de kurumsal olarak sarıp sarmalamış durumda hepimizi. Muhalif olduğumuz partiyi ve yaptığı tüm icraatları eleştirmek, ötelemek, ehemmiyetsiz bulmak, kaale almamak, konuşulmaya değer bulmamak gibi ucube bir tavır ve yaklaşımı, muhalefet zannetme zehabına kapılmış durumdayız.
Oysa muhalif olma ve muhalefet yapma, evvela bir nokta atışı uzmanlığı gerektirmektedir. Spesifik yaklaşma ve analiz edebilme yetisini gerekli kılıyor olmasının yanı sıra akıl, izan, merhamet, dürüstlük ve adaleti de zaruri kılmaktadır. Bir olay, konu ve icraatın kendi içerisinde binlerce ayakları olmasına ve her merhalenin ayrı ayrı irdelenmesi gerekirken, onca basamakların içerisinde ki üç yanlıştan yola çıkıp beş doğrusu ile birlikte benzin dökmek muhalif olmak demek değildir.
Hele hele de aklı, izan ve merhameti kullanmak bir kenara, müracaat edilesi bir değer dahi görememe gibi kör bir muhalefet anlayışı var ki, işte bu bakış ve yaklaşım tarzı hasebiyle günden güne herkesin herkes ile arasında ki ülfete dair her şeyin arasına açtıkça açmaktadır.
Konulara müstakil olarak derinlemesine inmek, her konu ve basamağın iç ve dış faktörlerine haiz olmak, mevcut basamağın aksi bir şekle bürünmesi halinde getiri ve götürüsünün analizini ehil şek ilde yapmaktır muhalif olmak. Lafügüzaf üç beş kelime ile konuya bodoslama girmek ve konuyu, bütünselliğine rağmen bir hiç mertebesine indirgemek muhalif olmak demek değildir.
Bütün bunlar için evvela kendimizden, nefsimizden, kin, nefret ve ihtiraslarımızdan kurtulmamız gerektiği hiç birimizin aklına dahi gelmemektedir. Aklımızın bizi terk ettiği, sağduyu ve merhametin bir kıstas olduğu, adaletin ise en büyük erdem olduğu çoğumuzun ilgi alanında bile değil artık.
Zevahiri kurtarmak cinsinden veryansın etmeyi, nasır tutmuş duygu/suz dünyamız ile olaylara yaklaşmayı, doğru yanlış, haklı haksız, yaş ve kuru demeden yerle yeksan etmeyi muhalefet zannetme yanılgısına teslim olmuş durumdayız.
Oysa iktidar olmak bu bahsini yaptığımız değerlerin hakim olması ile mümkündür. Muhalefet demek yine yukarıda bahsini yaptığımız değerler ve çok daha fazlasına sahip olmuş, bütün bunları bir de kendine özgü projelerle desteklemek, vatandaşa bambaşka bir ağız tadı ikram etmek demektir.
Göz çukurlarına dolmuş kan ve stresin teslim aldığı bir ruh haliyle sabah akşam ve bütün olaylara karşın yeis, umutsuzluk, hoşnutsuzluk tavrını muhalefet zannetme yanılgısı içerisindeyiz. Öyle bir kin ve öylesi bir hınç içerisindeyiz ki, kimi zaman yüzümüz ve ruh dünyamıza yansıya mahcup sevinçlerin dışa vurumundan bile habersiz haldeyiz.
Artık olaylara karşın takınılan muhalif yaklaşımın kahirekseriyetini kulaklarımla izliyor bir haldeyim. Zira bildiğim ve hatta ezberlediğim içeriksiz, ruhsuz ve temelsiz yaklaşımları muhalefet diye kakalama dürtü ve duygusundan yana bizar olmuş durumdayım.
Ruh, akıl ve damak zevkine dair yapılan bu tecavüzkar tavra karşın, yaklaşımın nasıl olması gerektiğine dair koca bir şaşkınlık halimi de gizleyecek halde değilim. Hedefi teğet geçmek şöyle dursun, kilometrelerce ötesinde seyreden bu akıldan azade yaklaşım, parti ve taraftar farkı gözetmeksizin hepimizin kronik karakteri haline dönüşmüş durumda.
Yarasız beresiz, kırksız döküksüz tek günün dahi geçmediği, incitme ve aşağılamadan yana takınılan tavrın prim kazandığı bu süreç, gelecek nesillerimizi de etkisi altına almakta ve tahammülsüz bir toplum oluşmasına acımasızca ivme katmaktadır.
Böylesi bir tavrın, yaklaşım ve inanç dünyasının kazanması ve bunu da muhalefet zanneden bir partinin iktidar olması elbette mümkün değildir.
Oysa muhalefet daha muhalefet bile değil…