Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Şark El-Avsat gazetesine
verdiği röportajda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Türkiye'nin
sınır komşusu Suriye'nin bölüneceği iddialarına ilişkin
Kurtulmuş, "Suriye savaşı kesinlikle barışın
sağlanması gereken bir boyuta ulaştı" yanıtını
verdi.
Müslüman ülkelerin mezhepsel ya da etnik açıdan bölünmeye
çalışıldığını ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmede
bulundu:
"Bazıları Suriye'nin üç devlete bölüneceğinden bahsediyor
oysa gerçekte 30 veya 40 kısma bölünebilir. Büyük resmi görmek ve
etnik ile dini grupları birleştirmek için çalışmamız lazım. Bunun
için ana vazifemiz Suriye'yi tek bir devlet olarak korumaktır.
Barış süreci aracılığıyla Suriye içerisinde farklı bir rejimi
bulabiliriz, Suriye içerisindeki insanlar rejimin farklı bir
modelini bulabilirler ancak Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumamız
gerekiyor. Bu bizim önceliklerimizden biri. Suriye'de tek çözüm bu,
üç veya daha fazla kısma bölmek değil. Türkiye olarak Suriye'nin
bölünmesine yönelik her türlü planı reddediyoruz. Türkiye'nin
önceliği, demokratik bir sistem çerçevesinde Suriye'nin toprak
bütünlüğüdür."
"Suriyelilerin Esed rejimini kabul edeceğini
sanmıyoruz"Esed'in görev süresi doluncaya kadar iktidarda kalacağı
ya da geçiş sürecinin bir parçası olup olmayacağı yönündeki soruya
ise Kurtulmuş, buna Türkiye'nin değil, Suriye halkının karar
vermesi gerektiğini bildirdi. Suriye'de yaşananlarla 5 yıldır
Suriye halkının muhatap olduğuna işaret eden Kurtulmuş, sözlerini
şöyle sürdürdü:"Esed'in akıbeti konusunda son sözün sahibi Suriye
halkıdır ve Suriye halkı, kabul etmediğini açıkça ifade ediyor. Bu
rejimin Suriye'nin geleceğinde yeri yok. Suriye'nin geleceğinin
terör örgütlerinden ve mevcut rejime bağlı kişilerden arınmış
olması gerekiyor. Her ne şekilde olursa olsun Esed rejimine karşı
çıkan Suriye halkıdır."
Kurtulmuş, Suriye'deki savaşın 2013 yılına kadar iç savaş, o
tarihten eylül ayına kadar ise vekalet savaşına döndüğüne dikkati
çekti. Rusya'nın doğrudan saldırılarının başladığını ve şu an
içinde bulunulan durumun çok tehlikeli olduğunu belirten Kurtulmuş,
şunları söyledi:"Suriye'deki dış müdahale devam ettiği müddetçe
bunun bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali artıyor. Büyük güçler
özellikle de ABD ve Rusya savaşın uç noktasına vardığını anladı. Bu
idrak, barış sürecine ivme kazandırabilir. Mevcut durumun en
iyimser yönü burası ama ne yazık ki sahada durum çok farklı ve
karışık. Dünyadaki süper güçlerin orduları artık bölgede varlık
gösteriyor. Akdeniz, savaş uçakları ve uçak gemileri ile dolu.
Körfez bölgesi de aynı şekilde. Bu durumun, büyük güçlerde, Suriye
krizine çözüm bulunması gerekliliği yönünde kanaat oluşturması
gerekiyor. Buradan hareketle ben, Suriye'de gerçek bir barışın
sağlanacağı konusunda iyimserim. En nihayetinde Suriye'deki en
temel faktör büyük güçler değil Suriye halkıdır."- "Hiç kimse
Türkiye ile bölgedeki kardeşlerini birbirinden ayıramaz""Ruslar,
gerek sınırları kapatarak gerekse Kürtler aracılığıyla sizi Suriye
krizinde saf dışı bırakmaya çalışıyor, buna karşı ne gibi önlemler
alacaksınız?" sorusuna ise Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, öncelikle
Türkiye'nin Suriye ile komşuluk ve akrabalık ilişkileri olduğunu,
ortak tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğunu bildirdi. İki
ülkenin sınırında akrabaların yaşadığına işaret eden Kurtulmuş, şu
ifadeleri kullandı:
"Bizler Türkiye'de sonsuza kadar komşularımızla birlikte
yaşayacağız ama yabancı ülkeler en nihayetinde kendi ülkelerine
geri dönecekler. Sınırımızda Kürt kardeşlerimizin olmasına karşı
değiliz. Onlar oranın yerli halkıdır. Biz sadece PYD'nin izlediği
etnik temelli ayrımcılığa karşıyız. Kürtler, Türkmenler ve Araplar
yüzyıllardır burada yaşıyorlar. Kuzey Irak'taki Kürtlerin varlığına
da karşı değiliz ancak bazı örgütler o toprakların kendilerine ait
olduğunu söylerse bu kabul edilemez. Topraklar, üzerinde yaşayan
halka aittir ve hiç kimse Türkiye ile bölgedeki kardeşlerini
birbirinden ayıramaz."Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriye'de Rusya ile
karşı karşıya gelme ihtimaline ilişkin soruya ise "Böyle bir şey
olduğunu zannetmiyorum ancak tüm taraflar arasında bölgesel bir
savaş çıkma tehlikesi var" yanıtını verdi. Rusya'nın çalışmalarının
Türkiye'ye yönelik olmadığının altını çizen Kurtulmuş, şu
değerlendirmede bulundu:"Ukrayna krizinden itibaren Rus
siyasetçiler, NATO ve batılı ülkelere karşı hareket etmeye başladı.
Doğu Avrupa'daki kuzey sınırlarını Kırım'ı ilhak ederek
genişletmeye çalıştılar. Bu, NATO ve batılı devletlere verilmiş
açık bir mesajdır. NATO ve batılı güçler önünde sınır çizmeye
çalışıyorlar. Bu sadece Türkiye'yi değil NATO ve batıyı da tehdit
eden bir durum."Türkiye'nin sınır ötesinde bir askeri müdahalede
bulunup bulunmayacağına ilişkin soruya ise Kurtulmuş, müdahale
etmeyi hiç düşünmediklerini ifade etti. Türkiye olarak Suriye
halkının, özellikle ılımlı muhalefetin, Türkmenlerin ve
diğerlerinin haklarını savunduklarını anlatan Kurtulmuş, krize
taraf olan herkese angajman kurallarını açıkladıklarını ve
Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkı olduğunu bildirdiklerini
bildirdi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye'de Kürt bir
oluşumun kurulmasına imkan olduğunu düşünmediklerini ve Suriye'nin
birlik içinde kalması gerektiğini ifade etti.- Türkiye-Suudi
Arabistan ilişkileriTürkiye ile Suudi Arabistan arasındaki
ilişkilere yönelik ise Kurtulmuş, son dönemlerde ilişkilerin her
alanda geliştiğine işaret etti.
"Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz Kral Selman döneminde yeni
bir ivme kazandı. Her türlü düzeyde kapsamlı bir yakınlaşma var.
Suriye meselesi başta olmak üzere bölgede yaşanan krizler konusunda
ortak yaklaşımlar var ancak Suriye krizine müdahil olmak konusunda
ortak bir gündemimiz yok" diyen Numan Kurtulmuş, konuyla ilgili
olarak daima temas halinde olduklarını belirtti.
Suudi Arabistan ile ilişkilerin sadece Suriye kriziyle
sınırlı olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Biz
İslam ülkelerine genelde kardeş gözüyle, pozitif bir şekilde
bakıyoruz ve iyi ilişkiler kurmak için çalışıyoruz"
dedi. Kurtulmuş, bu ilişkinin Mısır krizine de yansıyıp
yansımayacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:"Mısır ile de
tarihi ilişkilerimiz, Mısırlı kardeşlerimiz ile de iyi
ilişkilerimiz ve bağlarımız var. Sorun Mısır'la değil, askeri
darbeyle. Biz darbelerden çok çektik. Türkiye'de sıkıntısını
fazlasıyla yaşadığımız için doğuracağı olumsuz sonuçları da
biliyoruz. Mısır'da darbeye karşı çıkmamız, bizim çıkarlarımız için
değil, Mısır halkının menfaati içindi. Uzun yıllar sonra Mısır
halkı, seçimler aracılığıyla liderlerini seçmişti. Herkesin Mısır
halkının iradesine saygı duyması gerekir. Darbeden sonra binlerce
Mısırlı sokaklarda öldürüldü, yüzlercesi idam cezasına çarptırıldı.
Biz Mısır rejiminin bazı olumlu adımlar attığını, en azından idam
hükümlerinin kaldırıldığını görmek istiyoruz."- Türkiye'deki terör
olaylarıTürkiye'de yaşanan terör saldırılarına ilişkin soruyu
Kurtulmuş, Türkiye'nin 20 Temmuz 2015'ten bu yana farklı terör
gruplarının bir dizi saldırısına maruz kaldığını hatırlatarak
cevapladı. Türkiye'de DAEŞ, PKK ve Marksist hareketler olmak üzere
üç terör örgütü bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, terör olayları
nedeniyle 7 bini polis 40 bin kişinin hayatını kaybettiğini
belirtti. "Türkiye'deki terör operasyonlarından kaynaklanan zararın
maliyeti yaklaşık 1,5 milyar dolar. Durum çok ve çok tehlikeli.
Türkiye'de dış bağlantısı olan özellikle de Suriye ve bölgedeki
komşu ülkelerdeki huzursuzluk ve siyasi istikrarsızlıkla ilgili
yeni bir terör saldırıları aşamasına şahit oluyoruz" diyen
Kurtulmuş, Ankara'daki son saldırıda ise saldırganın Suriye
Kürtlerinden olduğunu, lojistiği ise PKK'nın sağladığını
vurguladı.Tüm terör örgütlerine bazı siyasi, ekonomik ve askeri ya
da çeşitli istihbarat desteği olduğunun altını çizen Kurtulmuş,
"Örneğin Paris Avrupa'nın en iyi korunan kentlerinden biri ancak
DAEŞ aynı anda sınırlı bir zaman dilimi içinde 8 bölgeye
saldırabildi. Yani örgütün bazı istihbarat teşkilatlarıyla
görüştüğü ve bazı istihbarat teşkilatlarından destek aldığı
görüldü. Aynı şekilde Ankara saldırısında da uluslararası bağlantı
olabilir. Özellikle de Suriye'deki iç savaşa aktif olarak katılan
gruplar ve diğer terör örgütleri olabilir" ifadesini kullandı. -
"Birlik, barış ve demokrasi" girişimiÇözüm sürecine değinen
Kurtulmuş, geçen 3 yıl içinde Türk hükümetinin bu konuda iyi
niyetini ortaya koyduğunu ancak PKK terör örgütünün bazı dış
destekle Türkiye'de yeni bir terör saldırıları hamlesi başlattığını
belirtti. Kurtulmuş, Türkiye'nin geleceği için "Birlik, barış ve
demokrasi" başlıklı bir girişim başlattıklarına işaret ederek, "Bu
girişim 81 maddeden oluşuyor ve Türk halkına biraz umut verebilir.
Tüm konuları ele almak için bir tür sivil hareket yaratacağız.
Ortaklarımız halktır. Zira terör örgütlerinin barış girişiminde
ortağımız olarak kabul edilmesi mümkün değil" diye konuştu.
Abdullah Öcalan ile görüşülüp görüşülmediği ve müzakerelerin
yeniden başlamasının mümkün olup olmadığı yönündeki soruya ise
Kurtulmuş, muhataplarının halk olduğuna dikkati çekti.- Yeni
Anayasa çalışmalarıBaşbakan Yardımcısı Kurtulmuş, yeni anayasa
çalışmaları ile ilgili soruya da Türkiye'nin mevcut anayasasının,
askeri yönetimin belirlediği demokratik olmayan bir anayasa olduğu
söyledi. Anayasada teokratik sistemin yansıması bulunduğunu aktaran
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Yeni anayasa sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin. Bu
da tüm muhalif partilerin talebi. Bu anayasanın hazırlanması siyasi
güçlerin değil, parlamentonun sorumluluğundadır. Anayasa
komisyonunda parlamentodaki tüm partiler eşit temsil ediliyor,
parlamentodaki sandalye sayısına bakılmaksızın her bir partiden üç
üye bulunuyor. Bu da bizim her fikre ve tartışmaya açık olduğumuzu
gösteriyor. Eğer başarılı olunmazsa parlamentonun üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirmediği anlamına gelir. Biz açık fikirliyiz,
kimseye görüşümüzü dayatmak istemiyoruz ancak değişiklik
şart."
Hükümetten çok önemli Suriye açıklaması
Bunlar da ilginizi çekebilir