Ateşkes kırılgan bir zeminde dururken, Lübnan’da çatışmaların sona ermesi veya en azından duraksamasıyla dikkatler Hizbullah’ın karşı karşıya olduğu iç hesaplaşmaya çevrildi.
Hizbullah destekçileri ve Lübnan halkının bir kısmı, savaşın sonucunu Hizbullah için bir zafer olarak görse de, diğerleri bu çatışmayı desteklemediği için yaşanan kan ve yıkımı kınıyor.
Lübnan Amerikan Üniversitesi’nde Ortadoğu siyaseti uzmanı Imad Salamey, “Hizbullah’ın zafer iddiası, kendi kitlesi dışında pek yankı bulmuyor. Savaş, Lübnan halkı arasında popüler değildi ve birçok kişi çatışma sırasında meydana gelen ekonomik kayıplara daha çok odaklandı,” dedi.
HİZBULLAH VE İSRAİL ARASINDAKİ ÇATIŞMALAR
Hizbullah, 8 Ekim 2023’te Hamas ve Gazze’deki Filistinlilere destek vermek amacıyla İsrail ile sınırlı bir cephe açtı. Yaklaşık bir yıl boyunca çatışmalar, genellikle Lübnan ve İsrail sınır bölgeleriyle sınırlı kaldı. Ancak Eylül ayında İsrail, Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan binlerce telsizi patlattı ve ülke genelinde kapsamlı bir bombalama kampanyası başlattı. Ardından bir kara harekâtı gerçekleşti.
Bu süreçte Lübnan’da 3 bin 900’den fazla kişi hayatını kaybetti, bir milyondan fazla kişi de yerinden edildi. Halk, İsrail tarafından yerinden edilen ve hayatını kaybedenlere büyük ölçüde destek verirken, çatışmanın Lübnan’daki siyasi dinamikleri nasıl değiştirdiği, ülkenin kaderini yıllarca belirleyebilir.
SİYASİ BÖLÜNMELER
Lübnan’daki siyasi kamplar uzun zamandır keskin bir şekilde bölünmüş durumda ve Hizbullah’ın silahları, yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Salamey, “Hizbullah, Lübnan içindeki artan muhalefet nedeniyle endişeli. Bu durum, bir tarafın Hizbullah’ı desteklediği, diğer tarafın ise silahsızlanma çağrısı yaptığı iki kutuplu kamp yaratabilir,” dedi.
Öte yandan, Hizbullah’a yakın bir analist olan Qassim Qassir, grubun Lübnan’daki siyasi konumundan emin olduğunu söyledi. Qassir, Hizbullah’ın son savaşın sonuçlarını değerlendirdiğini ve gelecekteki vizyonunu şekillendirdiğini belirtti. “Hizbullah, çatışmanın kendi lehine sonuçlandığını düşünüyor,” dedi.
ZOR EKONOMİK TOPARLANMA
Dünya Bankası verilerine göre, çatışmaların fiziksel ve ekonomik maliyeti yaklaşık 8,5 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Ayrıca, Lübnan ekonomisinin yüzde 6,5 oranında küçüldüğü belirtiliyor.
Mercy Corps’tan Laila al-Amine, “Belirsizlikler, ulusal toparlanmayı daha da zorlaştırıyor. Turizm ve yeniden inşa yatırımları gibi sektörlerin canlanması çok yavaş olabilir ya da hiç toparlanmayabilir,” dedi.
Birçok Arap devleti, Lübnan’ın savaş sonrası yeniden inşasına destek verme konusunda temkinli davranıyor. 2006 yılında Hizbullah ve İsrail arasında yaşanan bir aylık savaşın ardından bu ülkeler daha hızlı hareket etmişti.
DEVLET VE GÜVENLİK BOŞLUĞU
Lübnan’da Ekim 2022’de Michel Aoun’un görev süresinin dolmasından bu yana cumhurbaşkanlığı koltuğu boş. Hükümet de Mayıs 2022’deki seçimlerden bu yana geçici olarak görev yapıyor. Meclis Başkanı Nabih Berri, Ocak ayında yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimi için milletvekillerini toplantıya çağırdı.
Hizbullah lideri Naim Qassem, ateşkes öncesinde yaptığı bir konuşmada, grubun Lübnan’daki siyasi faaliyetlere katılmaya devam edeceğini ve cumhurbaşkanlığı seçim sürecine katkıda bulunacağını söyledi.
Salamey, “Hizbullah ve müttefikleri, Arap ve Batılı ülkeleri Lübnan’ın yeniden inşasına teşvik etmek için siyasi örtü sağlamayı önceliklendirebilir,” dedi.
GÜNEYDEKİ GÜVENLİK SORUNU
Güney Lübnan’da güvenlik boşluğunu doldurmak için Lübnan ordusu devrede. Ancak Qassir, Hizbullah’ın askeri rolünün devam edeceğini belirtti. “İşgal ve saldırılar sürdükçe Hizbullah savaşçı bir güç olarak kalacak, ancak performansı ve taktikleri değişebilir,” dedi.
Lübnan, hem iç siyasi dengelerini sağlamak hem de uluslararası desteği çekmek için kritik bir dönüm noktasında bulunuyor.