İnsanlığın bugünkü azgınlığına bakıp bu azgınlığın sonunun nereye varacağını zaman zaman düşünürüm! İnsanların kahir ekseriyeti hırslarının verdiği zararın sonuçlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
İnsanlığın bugünkü azgınlığına bakıp bu azgınlığın sonunun nereye varacağını zaman zaman düşünürüm!
İnsanların kahir ekseriyeti hırslarının verdiği zararın sonuçlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
-Ülkemiz ve dünyada yaşanan felaketlerin çoğunun sebebi insanın kendisi değil mi?
Kastamonu'nun Bozkurt İlçesinde yaşanan sel felaketinin sorumluları dere yatağına bina yapan, yapılmasına izin veren, bu binalardan daire ve dükkan alanların tamamıdır.
Elbette ki, tedbir takdiri bozmasa da sorumluları Allah(c.c.) katında sorumluluktan kurtarır.
Bu sorumsuzluğun tek sebebi engellenemez mal, mülk edinme hırslarımızdandır. Bu hırs insanın bu dünyasına zarar verdiği gibi ahiretine de zarar vermektedir.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.); "Bir koyun sürüsünün üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsının dinine olan zararından daha ağır değildir" (Tirmizî, Zühd, 30) buyurmaktadır.
İnsan hırsının gücüne karşı durabilmesi zor olsa da durması büyük imtihanın kazanılması için gerekliliğin ötesinde zorunluluktur.
Allah(c.c.) 'Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır. '(Ali İmran) buyurarak dünya hırsına karşı kullarını uyarmaktadır.
Nefsin arzularına dur diyebilmek her babayiğidin harcı olmayıp yiğitlerin yiğidi olmak gerekmektedir.
Uzağa gitmeye gerek yok; kolay olup olmadığını görmek için kendimizi bir tartıya çekelim.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.); 'bütün kötülüklerin başı dünya sevgisidir' buyurmaktadır.
En yakından en uzağa bir bakarsak bütün felaketlerin dünya sevgisi ve hırsından kaynaklandığını görürüz.
Hırsının tasallutu altına girmiş insanlar istediklerini elde edebilmek için her yola başvuruyorlar.
Bir yerde kargaşa, adaletsizlik, kul hakkı yeme, cinayet ve her türlü günah aleni ve yoğun bir şekilde işleniyorsa kesinlikle arka planında hırslar olduğu görülecektir.
Bu durum Müslümanların yoğunluklu olduğu bir toplumda yaşanıyorsa kesinlikle o toplumda manevi bunalım yaşanmaktadır.
Müslüman bir toplumda bırakınız hırslardan kaynaklı günahların işlenmesini konuşulması bile çok sorgulanması gereken bir durumdur.
Bu toplumun insanları kendilerini ideolojik olarak nasıl tanımlarsa tanımlasın ülkemizde yaşanan her türlü olumsuz olayı önyargılarından uzak değerlendirmelidir.
İnanın, haberleri, özellikle youtube kanallarını izlerken kendimden geçiyorum!
Gasp, soygun, uyuşturucu, cinayetler…
Hele hele hiç ummadığımız insanların pislik dünyanın içerisinde adlarının geçmesi beni daha fazla üzmektedir!
-Müslüman olmayan neyse bir Müslüman nasıl olur da bu kadar hırslarının mahkumu olabilir?
-Para, mal, mülk ve makamlar bir yere kadar değil mi?
Elbette ki, bir Müslüman olarak ümitsiz olamam; ancak, hiç iyiye gitmiyoruz!