Havlayan Köpek Isırmaz
ABD propaganda makinası yine feci bir şekilde çalışıyor. Aylardır küresel medyanın bombardımanı altında savaş tamtamlarını dinliyor coğrafyam yine. Yok bilmem ABD’nin bombardıman uçağı yüklü savaş gemileri, yok bilmem ABD’nin Tomahawk füzeleriyle donatılan savaş gemileri Hürmüz Boğazı’ndan giriş yapmış da, Basra Körfezi’ndeki bilmem hangi ülkenin sahiline konuşlanmış da veya konmuş da… Amerikalıların tabiriyle bla, bla, bla…
Hürmüz Boğazı dünyanın en önemli boğazlarından biri. Malaka Boğazı, Babü’l Mendeb Boğazı, Çanakkale Boğazı, Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı gibi mühim ve stratejik bir yer. Basra Körfezi ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı, Körfez ülkelerinin petrolünün ve doğal gazının dünya pazarlarına taşındığı çok önemli bir boğaz. Bu boğazdan geçen petrol ve doğaz gaz, ABD, Çin, Japonya, AB ülkeleri ve diğer Asya-Pasifik ülkelerine ulaşıyor.
Beyaz Saray tarafından tayin edilmiş bir lider ile Venezuela’da darbe girişiminde bulunan ABD, buradaki başarısızlığını örtbas etmek için bu kez İran’ı kuşatmaya niyetlenmiş. Körfez’in zayıf ve şaşı üç devletini (BAE, Suudi Arabistan ve Bahreyn) peşine takan Trump, Twitter üzerinden her gün meydan okuyor.
Hakikatte ise ne İran ne de ABD savaş istemiyor. Savaş hazırlıkları yapan ABD bir yandan da İran ile ‘savaş istemediğini’ dillendirirken, ABD’nin söz konusu adımlarını ‘pskiolojik harp’ olarak nitelendiren İran dini lideri Hamaney de “Savaş olmayacak. Biz de Amerikalılar da savaş peşinde değiliz” diyor. Hatta haritaya bakıp, Körfez çevresinde konuşlanmış Amerikan birliklerinin sayısını saydığınızda da, ABD'nin İran'ı istila etme gücüne sahip olmadığını da görürsünüz.
Eee Peki, neler oluyor? Bu kadar tantana ve curcunanın sebebi nedir? Bu gerilimin bir kıvılcımı Körfezi ateşleyebilir, küresel petrol ticaretini durdurabilir ve petrol fiyatlarını artırabilir. Böyle bir durumda, en çok etkilenecek olanlar Araplar, sonra İranlılar ve Çinliler. Diğerleri de her zaman olduğu gibi kazanan taraf olacak…
Körfez’de olup bitenler Rusları aslında hiç ilgilendirmiyor. Çünkü Rusya, dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticileri arasında yer alıyor. Çinliler de, Ruslardan petrol ve gaz almak istemiyor. Çünkü Çin'den farklı olarak Rusların gerçek bir sanayisi yok. Fakat mayınlı tarlaları çok fazla… Rusya’dan alımların artması, Rusya’yı güçlendirmek anlamına geldiği için bu Çin’in istemediği bir şey...
O halde, bölgemizde olup bitenler, açıkcası bunun Çin'e karşı yapılan ticaret savaşının bir parçası olduğunu gösteriyor. ABD’nin Çin ürünlerine gümrük vergilerini iki misli artırması ve Trump’ın Huawei’yi kara listeye alması da bunun bir göstergesi. Hürmüz Boğazı’na yapılan konuşlanmanın da hedefi Çin’e nakledilen petrol ve gazın önüne geçmek.
Netanyahu ve Putin, bu gelişmelerden büyük mutluluk duyuyor. Çünkü, Trump’ın yaptıkları her ikisinin de işine geliyor. Ayrıca bundan asıl zararı Çin görse de, Araplar ve Farsların yanı sıra bizler de büyük ekonomik zararlar göreceğiz. İran’a yönelik ambargo bunun önemli işaretlerinden biri.
Hasılı kelam ne demişti atalarımız: Havlayan köpek ısırmaz. Yani, karşısındakine bağırıp çağırmakla korkutmaya çalışan kimse, sıra eyleme gelince durur, bir saldırıda bulunmaz. Körfez’deki tamtamlarda bu misal yani biraz... Fakat yine de dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bölgeyi vuracak ekonomik bir kriz, coğrafyamızı çökerteceği gibi yer yer çatışmaları da beraberinde getirebilir.