Allah’ın selamı üzerimize olsun sevgili dostlar.
Allah’ın selamı üzerimize olsun sevgili dostlar.
“Siz ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle hareket ederseniz, size hakkı batıldan ayıracak bir ayrım gücü (FURKAN) verir; dahası kötülüklerinizin üzerini örter ve sizi bağışlar; çünkü Allah'tır sınırsız lütuf, sonsuz kerem sahibi olan!” (Enfal-29)
“Dilediğine HİKMET bağışlar ve her kime HİKMET bağışlanmışsa doğrusu ona en büyük servet verilmiş demektir. Ama derin kavrayış sahipleri dışında kimse bunu düşünüp anlayamaz.” (Bakara-269)
“Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an , 16, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir , 1, 24)
Müslümanlar olarak FURKAN’a, HİKMET’e ve FERASET’e belki de en çok muhtaç olduğumuz bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu üç kavram farklı şeyleri ifade etseler de aslında birbirleriyle bağlantılı kavramlar ve ortak bir amaçları var: şeytana, ona tabi olanlara ve kurdukları tuzaklara aldanmamak.
İşte bu köşede bundan böyle, Allah nasip ederse, genelde insanlığa, özel olarak da İslam’a karşı örtülü ve sinsi bir savaş yürüten şeytanın ve onun insan cinsindeki avenelerinin sergiledikleri oyunların perde arkasına bakmaya çalışıp, Allah’ın yardımını umarak hakikate ulaşmaya ve ulaşabildiğimiz hakikatleri insanlık âlemine aktarmaya gayret edeceğiz.
Bu türden çabalar genellikle komplo teorisi olarak yaftalanmaya çalışılsa da, bu yaftalamalar genellikle hakikati gizleme çabasından başka bir şey değildir. Her hâlükârda hakikati arama ve ortaya çıkarma çabamızın ufuk açıcı olacağına, en azından olayları yorumlarken bizlere yeni bir perspektif vereceğine inanıyorum.
İnsanlık ailesi olarak maskeler ardına gizlenmiş, farklı farklı kimliklerle, çoğunlukla iyi niyet perdesi arkasına gizlenerek, eşitlik, özgürlük, insan hakları, hümanizm vb. gibi sloganları asıl niyetlerine kalkan yaparak, çocukluğumuzdan başlayarak hayatımızın her aşamasında, hayatımızın her alanına sinsice sokularak bizleri ebedi mutluluk yolundan alıkoymaya ve insanı şeytan karşısında yenilgiye uğratmaya azmetmiş, oldukça organize ve sistematik çalışan, şeytanlaşmış insanların, grupların, yöneticilerin ve bir takım elitlerin gizli tahakkümü altındayız. İşte tam da burada amacımız bu sinsilikleri ortaya çıkarmaya çalışarak, insanların yapılmak istenenleri görmesini ve önlem alabilmelerini sağlamak.
Eğitim, siyaset, spor, sinema, müzik, bilim, felsefe, sosyoloji ve bunlar gibi alanlardaki gelişmelerle, güncel olaylar ve olgularla bizlere neler söylenmek isteniyor, ne empoze etmeye çalışılıyor ve bu nasıl, hangi yollarla yapılıyor? Bir olaya odaklanmamız istendiğinde ve biz ona odaklandığımızda görmediğimiz alanda aslında ne yapılmak isteniyor?
Bu köşedeki yazıların etkileşimli olmasını arzu ediyorum. Yazdıklarımla ilgili geri dönüşleriniz, eleştirileriniz, önerileriniz, başka insanlarla paylaşımlarınız ve sizlerden gelen başkaca bilgiler, bu çabayı bireysel olmaktan çıkararak hem daha isabetli olmasını, hem daha geniş bir alana yayılmasını, hem de etkisinin daha fazla olmasını sağlayacaktır.
Yazının başında vermiş olduğum kavramlarla hayata bakabilen bir mü’min olmanın birinci şartı Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket edebilmektir. Rabbim O’na karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden, Furkan’a, Hikmet’e ve Feraset’e sahip olanlardan eylesin. Rabbim söyleyeceklerimi zi doğru söylemeyi, doğru anlaşılmayı nasip etsin.
“Ve mâ tevfîkî illâ billâh, alyehi tevekkeltü ve ileyhi unîb” Hud-88 (Benim başarım sadece Allah’ın elindedir, yalnız O’na güvenip dayandım ve yalnız O’na yöneldim.)