GÜZEL AHLÂK

Üstün özelliklerle donanımlı insan, aklını kullanarak doğruyu bulma; kalbini kullanarak da güzeli görme yeteneğine sahip bir varlık olarak yaratılmıştır. Yaratan; eşref-i mahlûkat olarak değerlendirdiği bu varlığa bütün bu özellikleri ve güzellikleri bahşetmekle kalmamış, onun doğruya yönelmesi, güzeli keşfetmesi için de âlemlere rahmet; yaşantısı, çizgisi, davranışları ile örnek, Kur’ân ahlâkı ile mücehhez Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ı peygamber olarak göndermiştir.

Bu gün itibarı ile 7 milyar 800 milyon insanın yaşadığı yer yuvarlağındaki ülkeler, insan aklının harika buluşları ile gelişen iletişim sayesinde bir şehrin semtleri durumundadır. Gel gör ki kalp gözü ile görebilmenin önündeki engellerin kaldırılamayışı, özellikle de güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen son peygamber Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ın ahlâkı ile bezenemeyişi; günümüz insanını ve onun yaşadığı dünyayı maalesef acının, yokluğun, kanın ve gözyaşının gezegeni yapmıştır.

Dünyamızdaki adâletsizliğin, eşitsizliğin, zulmün, baskının, savaşın, kan içiciliğin, insanlık dışı her uygulamanın temelinde şüphesiz ki güzel ahlâktan nasibini almamış kişiler ile onların meydana getirdiği grup, örgüt, toplum ve devletler yatmaktadır. Bunların hemen hepsi fennin, tekniğin ve teknolojinin bütün nimetlerinden faydalanmaktadırlar. Demek ki; fen, teknik ve teknoloji alanlarında gelişmeler, ilerlemeler; insan olmak, insanca yaşamak için yeterli değildir. O hâlde ne yapıp edip vakit geçirmeden dünyayı yaşanılır bir yer; insanı da yüzü gülen, insanca yaşama erdemleri ile bezeli kılmanın tedavisi uygulanmalıdır. Hastalık belli, tedavi nettir. Hastalık, düşülen ahlâk buhranı; tedavi, son peygamber Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ın ahlâkıdır.

İnsanın kendisi ile ailesi ile milleti ile insanlık âlemi ile barışık olması güzel ahlâkla mümkündür. Elinden, dilinden, belinden zarar gelmeyen insanların yaşadığı bir dünyada elbette çaresizlik ortadan kalkar, haksızlık azalır, zulüm son bulur. Böylesi bir dünyada adâletsizlik de eşitsizlik de kendisine yer edinemez. O hâlde dünya ve âhiret mutluluğunun anahtarı olan Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ın güzel ahlâkına sıkı sıkı sarılmalıdır. İnsan ve insanlık ancak ve ancak O’nun güzel ahlâkı ile bezendiği ölçüde huzura erecek ve felâh bulacaktır.

İnsanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen, onların mutlu ve huzurlu bir hayat sürmelerini sağlayan güzel ahlâk; cihanşümul mânâda iyi, güzel ve doğru davranışların toplamıdır. Güzel ahlâk aynı zamanda yaratılış amacının da özü ve özetidir. İnanç ve ibâdet; güzel ahlâka ulaşmanın, dolayısı ile kemâle ermenin kılavuzlarıdır. O yüzdendir ki gerek Kur’ân-ı Kerim’de gerekse sünnet-i şerîfelerde güzel ahlâk üzerine pek çok gönderme yapılmış ve bu erdemler yumağı sık sık dile getirilmiştir. Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm- bir hadislerinde; “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur. Yine kendilerine;“Allâh’ın en çok sevdiği insanlar kimlerdir?” sorusuna; “Ahlâkı en güzel olanlardır.” cevabını vermiştir. Bir hadîs-i şeriflerinde de; “Mü’minlerin îman yönünden en fazîletlisi, en üstünü, ahlâkça en iyi olanıdır.” buyurmuştur.

Peki, nedir güzel ahlâk?

Güzel ahlâk, güvendir.

Güzel ahlâk; iyiliktir, güzelliktir.

Güzel ahlâk; nimete şükür, belâya sabırdır.

Güzel ahlâk, haramdan kaçıp helâli aramaktır.

Güzel ahlâk; yaptığı iyiliğe karşılık beklememek, başa kakmamaktır.

Güzel ahlâk; «Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmektir.»

Güzel ahlâk; hoşgörüdür, saygıdır, hürmettir.

Güzel ahlâk; hayırdır, ikramdır.

Güzel ahlâk; güler yüzdür, yumuşaklıktır.

Güzel ahlâk; edeptir, âdaptır, hayâdır.

Güzel ahlâk, sıla-yı rahimdir.

Güzel ahlâk; şefkattir, merhamettir…

Kısacası güzel ahlâk; insan olma, insanca yaşamaktır.

Hemcinslerine karşı dürüst, adâletli davranan; hoşgörü sahibi, sözü ve davranışları ile güvenilir; sevgi ve saygıda sınır tanımayan, başkalarının haklarını kendi hakkı kadar mukaddes bilen, kalbini ve kafasını yalana, riyaya kapatan; iyi huy sahibi insanların yaşadığı bir dünyayı düşleyin bir. Böylesi bir dünyada huzur bulmaz mı insan? Böylesi bir dünya çok mu uzak insanlığa? Hayır, reçete elimizde, rehber önümüzde…

Cenâb-ı Allah, Kalem Sûresi’nin 4. âyetinde; “(Ey Muhammed!) Şüphesiz ki Sen yüce bir ahlâk üzeresin.” buyurarak âlemlere rahmet olarak gönderilen son peygamber Hazret-i Muhammed -aleyhisselâm-’ın bu özelliğine dikkat çekmiştir. O yüzdendir ki müslümanlığın da insanlığın da olmazsa olmazı güzel ahlâktır.

Güzel ahlâk; huzurdur, mutluluktur, kurtuluştur, İnsana ve insanlığa düşen bütün güzelliklerin anahtarı olan Hazret-i Muhammed’in ahlâkı ile ahlâklanmak ve ruhlarını O’nun güzel ahlâkı ile yıkamaktır.