1) Zelenskiy Türkiye'de! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Barış görüşmeleri için Türkiye ideal bir ev sahibi olacaktır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile ortak basın toplantısında "Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde resmi törenle karşıladı.
Protokol töreninin ardından iki lider, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya gelerek görüşmelere başladı. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantıda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da hazır bulundu.
Ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Zelenski önce baş başa, ardından heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdi. Daha sonra iki lider çalışma yemeğinde bir araya geldi.
Basına kapalı olarak yapılan çalışma yemeğinin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski görüşmenin detaylarını düzenlenecek ortak basın toplantısında açıklıyor.
Basın toplantısından satır başları şu şekilde:
Değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Değerli dostum Zelenskiy ve heyetine hoş geldiniz diyorum.
Dördüncü yılına girecek olan savaşta Ukrayna halkına taziyelerimi iletiyorum. Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmayacağı anlayışı ile barış tesisi için yoğun çaba sarf ettik.
Mart 2022'de doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık, Karadeniz tahıl girişimini hayata geçirdik. Tüm çabalarımız ile güvenilir arabulucu olmaya samimi olarak gayret gösterdik, somut neticeler aldık. Trump'ın sonlandırılması için bir diplomatik girişim mevcut.
"Barış görüşmeleri için Türkiye ideal bir ev sahibi olacaktır"
Bu yaklaşım 3 yıldır yürüttüğümüz politika ile de örtüşüyor. Son 3 yıldaki aktif diplomasimizde Rusya ile Ukrayna ve Amerika arasında önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi muhtemel görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır Türkiye'nin Ukrayna egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan desteğini ifade ettim. Görüşmelerin kalıcı barışla sonuçlanması için her türlü desteği vereceğimizin altını çizdim.
Sayın Zelenskiy ile gündemimizde ilişkilerimiz kapsamındaki konu başlıkları önemli yer tuttu. Ticari ilişkilerde atılacak adımları masaya yatırdık. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü için mücadele veren Kırım Tatar soydaşlarımızın hakları konusunda Zelenski'nin adımlarını takdirle karşılıyorum. Kendilerine ziyaretleri için teşekkür ediyorum.
2) Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: Barış masasında Türkiye de olmalı
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: "İlişkilerimiz her zamanki gibi yüksek seviyede, bunun için Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve tüm Türk halkına teşekkür ediyorum. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konularında çok ilkeli bir tutum sergiledi. Barış masasında Türkiye ve Avrupa da dahil, tüm taraflar olmalı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Zelenskiy, baş başa görüşmelerin ve çalışma yemeğinin ardından iki ülke arasındaki ortak anlaşmalar imza altına alındı.
Bu kapsamda iki ülke arasındaki "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması"na Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imza attı.
"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığı Arasında Medya ve İletişim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı"nı da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha imzaladı.
3) CHP lideri Özel: Darbe ittifakı, bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışıyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen yargı sürecini “bir sonraki cumhurbaşkanına darbe girişimi” olarak nitelendirdi. Özel’in bu çıkışı, "CHP'nin adayını isim vermeden ilan etti" şeklinde yorumlandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı sürecine sert tepki gösteren Özel, bu davaların siyasi bir hesaplaşma olduğunu belirterek, “Bu, sadece bugünün değil, Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanına yapılan bir darbe girişimidir” ifadelerini kullandı.
Özel’in bu sözleri, parti içinde “CHP'nin adayı belli oldu” yorumlarına neden oldu.
"Ön Seçim Yapmayalım Diye Parti Yönetimine Müdahale Ediyorlar"
Özel, İmamoğlu’na yönelik davaların siyasi bir amaca hizmet ettiğini vurgulayarak, “Darbe ittifakı, bugünkü cumhurbaşkanına değil, bir sonraki cumhurbaşkanına müdahale etmeye çalışıyor. Ön seçim sürecini baltalamak ve partimizin yönetimine yön vermek isteyenlere karşı duracağız” dedi.
Bu çıkış, CHP içinde yaşanan adaylık tartışmalarının yeni bir boyut kazandığına işaret etti.
Kartalkaya Faciası: “Vicdanlar Yanıyor”
Özel, Kartalkaya’da yaşanan ve 36’sı çocuk olmak üzere 78 kişinin hayatını kaybettiği kazaya da değindi. Olayın üzerinden bir ay geçmesine rağmen bilirkişi raporunun hâlâ açıklanmadığını vurgulayan Özel, “Bu facianın üzerini örtmeye çalışanlara karşı susmayacağız. Sorumluların cezalandırılmasını engellemek için yapılan manevraları dikkatle takip ediyoruz” dedi.
Ekonomik Kriz: “Öğrenciler Açlıkla Mücadele Ediyor”
Özel, ekonomik sıkıntıların toplumun her kesimini derinden etkilediğini belirterek, özellikle üniversite öğrencilerinin yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Yapılan araştırmalara göre, bir öğrencinin aylık yaşam maliyetinin Eylül 2024 itibarıyla 22 bin 920 lira olduğunu açıklayan Özel, “Öğrenciler, açlık ve barınma kriziyle karşı karşıya. 250 bin öğrenci haftalık iş bulabilmek için İŞKUR’a başvurdu. Üniversitelerde bir yoksulluk pandemisi yaşanıyor” dedi.
"Yangın, Yoksulluk, Kriz Konuşulmasın İstiyorlar"
Özel, hükümetin gündemi değiştirerek ekonomik ve toplumsal sorunları örtbas etmeye çalıştığını öne sürerek, "Bizleri yargı baskılarıyla meşgul etmek istiyorlar ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Yangınlar, yoksulluk, öğrencinin açlığı, halkın geçim sıkıntısı konuşulmasın istiyorlar ama biz bunları gündemde tutmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu’na Yönelik Davalar: "Siyasi Yasak Dayatması"
Ekrem İmamoğlu’na açılan davaların hızla ilerlediğini belirten Özel, “İmamoğlu hakkında yürütülen beş ayrı davada, 2,5 yıl hapis cezası talep ediliyor. Amaç, onu siyasi olarak saf dışı bırakmak. Muhalefeti susturma çabalarına karşı duracağız” dedi.
Özel, belediye başkanlarına ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik baskının arttığını belirterek, “Belediye meclis üyelerimiz tutuklanıyor, basın susturuluyor, muhalif sesler baskı altına alınıyor. Bu, organize bir müdahalenin parçasıdır” ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin Bir Sonraki Cumhurbaşkanına Müdahale Ediliyor"
Özel, bu baskının yalnızca bir yargı süreci olmadığını belirterek, “Bu, sadece Ekrem İmamoğlu’na açılmış bir dava değil. Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanına yönelik bir müdahale planıdır. Biz bu girişime teslim olmayacağız” dedi.
Özel’in açıklamaları, CHP içinde adaylık süreci ve ön seçim tartışmalarının daha da büyüyeceğinin sinyallerini verdi.
4) İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi: Seni sandığa her gün davet edeceğiz
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri Kent Lokantası'nın açılışında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi. İmamoğlu, "Artık yönetemiyorsun. Bu millet heyecanla hakkını alacağı sandığı bekliyor. Biz seni her gün sandığa davet edeceğiz. Niye biliyor musun? Millet hakkını senden de alacak, yaşadığı zorlukların hesabını senden de soracak" dedi.
"KENT LOKANTALARI MEGA PROJEDİR"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, "Kent lokantası kavramı, bugün ülkemizin, insanlarımızın yaşadığı sorunların çözümüne ışık tutmak, çözümüne merkez olmak, hissedilmesini sağlamak ve sorunun çözümü için yetkili olan, sorumlu olan insanların daha fazla kendilerini işine adaması adına bir mega projedir" dedi.
İmamoğlu, kent lokantalarının kadın istihdamına da katkı sağladığını belirterek, "Kent lokantalarımızda kadınlar çalışıyor. Sadece kadınlar çalışıyor. Dolayısıyla kadın istihdamına muazzam bir gösterge, muazzam bir merkez haline gelen bir simgesel yönü var" ifadelerini kullandı.
"MİLLET HAKKINI ALMAYA GELİYOR"
Kent lokantalarının, yoksulluğa mahkum edilen vatandaşların hakkını almaya geldiği yerler olduğunu vurgulayan İmamoğlu, "Bu kapıdan içeri girdiğinizde, orada rant yok. Burada bir rant yok. Rantçılık yok. Partizanlık hiç yok. Bu kapıdan giren her insan, şöyle giriyor, diyor ki; ‘Bana ait olanı almaya geldim. Benim bugün bu ülkede hakkım yeniyor.’ İyi yönetilemeyen bir ekonomi, iyi yönetilemeyen bir gelir dağılımı, şeffaf olunmayan bir süreç ve bunun altında ezilen toplumun büyük bir kısmı bu kapıdan içeri girerken diyor ki; ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi vesile oldu. Ben, hakkımı almaya geldim kardeşim. Bugün ülkeyi yönetenler hakkımı yiyor. Ama bu kapıdan içeri giriyorum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bana hakkımı veriyor. Hem de paramı vererek hakkımı alıyorum onurlu bir biçimde.’ O bakımdan kent lokantası, emeklinin onurudur. Kent lokantası, öğrencinin onurudur. Kent lokantası, işsizin onurudur" şeklinde konuştu.
“YAHU BEŞ TANE DAVA, BEŞİNDEN… HANİ BEŞİ BİR YERDE OLDU.”
Hakkında açılan davaları eleştiren İmamoğlu, "Yahu beş tane dava, beşinden… Hani beşi bir yerde oldu. Beşinden bir dava değil, davanın A'sı çıkmaz. Uydurma. Gülecekler bu davalara 5 yıl, 6 yıl sonra herkes. Size bir şey söyleyeyim; bugün o partiye oy vermiş, cumhurbaşkanını seçmiş o insanlar bile bu davaları gördükçe gülüyorlar. Ben buradan diyorum ki; bu davaları izleyen, seyreden, bakan, bugün cumhurbaşkanına oy vermiş ve seçmiş AK Parti'de görev yapan insanlar, böyle bir olay, böyle bir sorgulama, böyle bir yargılama, böyle bir dava, usulsüz, yok adı ahmak davasıymış… Düşünsenize; tesadüfe bak, 20’nin üstünde, benimle ilgili ve ilişkili davalara bilirkişi atanan… Böyle adrese teslim olmaz. Usulsüzlüklerini tespit eden ben, oradan yargılanıyorum. Onun hakkında suç duyurusunda bulunan ben, ama onunla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Bu ve buna benzer usulsüzlükler üzerinden bana dava açarken, o söylediğim bu partide, iktidarın partisinde yöneticilik yapan insanlar, cumhurbaşkanına oy veren insanlar, bu söylediğim olaylar kendi başına geldiğinde çoluğunun, çocuğunun, kardeşinin, babasının, abisinin başına geldiğinde, aynı şeyi benim gibi hissederler mi hissetmezler mi? Bunu düşünsünler, bunu düşünsünler… Bu adaletsizliği ve vicdansızlığı, ben önce cumhurbaşkanına oy verenlerin vicdanına emanet ediyorum, onların vicdanına." dedi.
"ARTIK YÖNETEMİYORSUN"
İmamoğlu, konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da seslenerek, "Artık yönetemiyorsun. Bu millet heyecanla hakkını alacağı sandığı bekliyor. Biz seni her gün sandığa davet edeceğiz. Niye biliyor musun? Millet hakkını senden de alacak, yaşadığı zorlukların hesabını senden de soracak" dedi.
İmamoğlu, yalan söyleyenlerin bu ülkede dokuz köyden kovulacağını belirterek, "Bu ülkede yalan söyleyeni dokuz köyden kovarlar, yalan söyleyeni. Anneler burada, güzel anneler burada; benim annemin bana doğduğum günden itibaren ilk duyduğum sözü: Oğlum yalan söyleme. Her anne öyle demez mi oğluna? ‘Evladım yalan söyleme’ demez mi? Onun için bize yalan söylemeyin kardeşim. Ne yapıyorsanız mertçe yapın, mertçe mücadele edin" ifadelerini kullandı.
"SANDIKTA HESAP SORULACAK"
İmamoğlu, mertçe mücadelenin yerinin sandık olduğunu vurgulayarak, "Mertçe mücadelenin şekli ne biliyor musun? Kent lokantası açmak. Biz onu yapıyoruz. Sen de bizimle mertçe mücadele et. Onun da yeri sandıktır. Biz seni sandığa her gün davet edeceğiz, her gün. Her gün davet edeceğiz. Niye biliyor musun? Millet hakkını senden de alacak, millet yaşadığı bu zorlukların hesabını senden de soracak. Nerede? Demokrasinin kutsal hazinesi o sandıkta, sandıkta" dedi.
İmamoğlu, konuşmasını "Vatandaşla sandığın arasına kimse girmez. Pırlanta gibi kalbi ve zihniyle eliyle gider, oyunu atar. Onun için o sandıkta hesap sorulacak. Milletimiz hesap sormaya hazır mı? Vallahi biz de bir milim geri adım atmadan, ‘tam yol ileri’ deyip, sizin bu gücünüzle yola çıkacağız. Yolumuz açık olsun. Kent lokantamız hayırlı olsun. Sizlerin parasının sizlere verildiği bu güzel mekanlar, sizinle daha güzel günler olsun" sözleriyle tamamladı.
5) Bakan Kurum'dan 'orta gelirli'ye sosyal konut müjdesi: Kampanyamızın tüm detaylarını yarın Emlak Konut duyuracak
Bakan Kurum, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun düzenlediği Türkiye İnşaat Sektörü Çalıştayı'nda konuştu. Kurum, yaptığı açıklamada sosyal konut için yeni bir kampanyanın müjdesini verdi.
“Ülkemize maliyeti 104 milyar dolar”
Cennet vatanımızın en acı gerçeği, hiç şüphesiz depremdir. Çünkü bugün Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 70’i deprem tehlikesi altındadır. En son 6 Şubat 2023’te “Asrın Felaketi”ni yaşadık. Bu felaket, 14 milyon vatandaşımızı etkiledi, bölgedeki yapı stoğunun yaklaşık yüzde 40’ını yok etti. Bu büyük kaybın ülkemize maliyeti 104 milyar dolara; konut hasarının ekonomik maliyeti ise 57 milyar dolara ulaştı. Türkiye; tarihinin en ağır imtihanını yaşadı. Ama bu manzara karşısında tek bir an bile çaresizce beklemedi. Bunu deprem bölgesinde bizzat yaşadım, gördüm.
Depremin ilk haftalarıydı. İnşaat sektörümüzün tüm temsilcilerini Gaziantep’e davet ettim.
Orada, gerek ihtiyaç duyduğumuz inşaat malzemeleri gerekse de yüklenicilerle alakalı olarak; sabahlara kadar süren toplantılar yaptık. Bir masa etrafında toplandık ve hepimiz; şehirlerimizin bir an önce ayağa kalkması için çözüm aradık. Ben hemen her toplantıda sizlere sorular sormuştum. Ve cevaben hepiniz; “inşaat malzemesi sorunumuz olmaz. Çimento da yeter, beton da yeter, demir de yeter. Biz Allah’ın izniyle bu işleri devletimizle, milletimizle ele ele vererek yaparız” demiştiniz. Ve sizin bu özgüveniniz, bu gayretiniz bugün sahada kendini ispatladı. Deprem bölgesini dünyanın en büyük şantiye alanı hâline getirdik. Ben burada olan-olmayan tüm sektör temsilcilerimize, mimarlarımıza, mühendislerimize, işçilerimize; depremzede kardeşlerimiz adına çok teşekkür ediyorum.
“Dünyada başka bir örneği daha yoktur”
11 ilimizde, 4 bin 333 köyümüzde, tam 174 ayrı alanda, 3 bin 481 şantiyede gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz. Toplamda 201 bin ev ve işyerini afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. İnşallah 2025 yılının sonuna kadar da söz verdiğimiz 453 bin sayısına ulaşacak, tüm depremzede kardeşlerimizi yuvalarına kavuşturacağız. İnanın, bu çalışmanın dünyada başka bir örneği daha yoktur. Türkiye’den başka hiçbir devlet, bu süre içerisinde böylesi büyük bir organizasyonu gerçekleştiremez, bu kadar konutu yapamaz, bu afetin altından kalkamazdı.
Bu gerçek ortadayken; bazı kesimler hala deprem bölgesine dair çalışmaları eleştirmek, devlet-millet el ele verdiğimiz bu gayreti gölgelemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz onlara; “siz bu eserlerin maketini bile yapamazsınız” deyince de kızıyorlar. Gerçekten yapamazlar.
Samimi söylüyorum, deprem bölgesine ne tek bir çivi çaktılar, ne de tek bir kardeşimizin yarasını sardılar. Milletimizin acısı üzerinden propoganda yapmaktan ve istismar siyasetinden başka bir şey yapmadılar. Hep belirttim, yine söylüyorum. Biz bugüne kadar; milletimizin en hassas konusu olan Asrın felaketini ve deprem bölgesini asla siyasi malzeme yapmadık, bundan sonra da kimseye malzeme yaptırmayacağız.
“Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm”
Tabi biz bu acıları tekrar yaşamak istemiyoruz. Bunun için de kentsel dönüşümü bir milli güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız, 2012 yılında, “Türkiye’nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm” hedefini halkımıza beyan ettiler. O günden sonra, tam 3,7 milyon ev ve işyerimizi başarıyla dönüştürdük. Bir taraftan kentsel dönüşümle milyonlarca insanımızın can güvenliğini sağlarken; bir taraftan da insanımızın uygun şartlarda ev sahibi olmasını sağladık. Gerek sosyal konut projelerimizle gerekse yeni konut kampanyalarıyla; sektördeki büyümeyi ve istihdamı güçlendirdik. Bu noktada; 81 ilimizde, dile kolay, tam 1 milyon 481 bin sosyal konut inşa ettik. Halen, 312 bin sosyal konutun yapımına hızla devam ediyoruz. Bunlarla da sınırlı kalmayacak yeni sosyal konut kampanyamızı 81 ilimiz için bu yıl sonunda başlatacağız.
“Kazançlı bir yatırım imkânı sunuyoruz”
İhtiyaç duyduğumuz arazileri 81 ilimizde eş zamanlı olarak belirliyoruz. Bu çalışmalar biter bitmez, dar gelirli vatandaşlarımızı ev sahibi yapacak olan proje için adımımızı atmış olacağız. Bu kampanyamızla beraber; sektörün hareketliliğini artıracak bir diğer kampanyayı da, Emlak Konutumuzla başlatıyoruz. Nasıl dar gelirli vatandaşlarımıza uygun ödeme imkanlarıyla konut sunuyorsak, bu kampanyada da diğer gelir gruplarındaki vatandaşlarımıza, uygun vade oranlarıyla, kazançlı bir yatırım imkânı sunuyoruz. Yarın başlayacak kampanyamızın tüm detaylarını Emlak Konut’umuz duyuracak. Ben tüm bu gayretlerimizin; milletimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum.
İMKON’umuz bir sivil toplum kuruluşu olarak milletimizin refahına, ülkemizin kalkınmasına, dünyanın geleceğine hizmet ediyor. Ben inanıyorum ki, İMKON gibi kuruluşlarımız, önümüzdeki dönemde, Gazze’nin, Halep’in ve Şam’ın yeniden ayağa kaldırılmasında da önemli bir rol oynayacaktır. Zalimlerin ellerinde harabeye dönen bu Türk-İslam şehirlerinin o eski güzel günlerine dönmesine ve kardeşlerimizin mutluluğuna katkı sağlayacaklar. Şunu da ifade etmek istiyorum. Bugün, böyle büyük hedefler ortaya koyması gerekirken, üretime ve istihdama katkı yapması gerekirken; işi gücü bırakıp siyasete parmak sallayan kimi sivil toplum kuruluşlarını görüyoruz. Çok açık ve net söylüyorum. Biz devlet olarak, Türkiye’yi büyütmek için, milletimizin istikbali için dertli olan tüm sivil toplum kuruluşlarımızla biriz, beraberiz, beraber olmaya da devam edeceğiz.
TÜSİAD’a tepki
TÜSİAD’ın tarihini biliyoruz, daha önce yaptıklarını biliyoruz, alışkanlıklarını biliyoruz. Ama o dönem, çeyrek asır önce kapanmıştır. Bu nedenle de; herkes çeyrek asır öncesinin Güçsüz Türkiye’sine değil, bugünün Büyük ve Güçlü Türkiye’sine odaklanmalıdır. İşte biz bugün, Büyük ve Güçlü Türkiye’ye olan inancımızı yapı sektörümüzle birlikte gösteriyoruz. Ben bu manada her birinize; ülkemiz ve milletimiz adına çok teşekkür ediyorum.
6) TÜSİAD'dan yeni açıklama: Ekonomik kalkınmayı ancak hukuk devleti ile kalıcı hale getirebiliriz
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yazılı basın açıklaması yaptı. TÜSİAD, "Ülkemizi ileri taşıyacak ortak hedeflerimize bilgi, deneyim ve önerilerimizle katkıda bulunmak, ülkemize karşı sorumluluğumuzdur" ifadesini kullandı.
Yazılı basın duyurusu yapan TÜSİAD, "Doğru olduğuna inandığımız tespit ve önerilerimizi demokratik kurum ve kurallara saygı ile katılımcı demokrasi ilkesi çerçevesinde şeffaflıkla paylaşıyoruz. Ekonomik kalkınmayı ancak insan hakları temelli, katılımcı demokrasi ilkesini benimsemiş bir hukuk devleti ile kalıcı hale getirebiliriz" ifade etti.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yazılı basın açıklamasında bulundu. TÜSİAD, "Ülkemizi ileri taşıyacak ortak hedeflerimize bilgi, deneyim ve önerilerimizle katkıda bulunmak, ülkemize karşı sorumluluğumuzdur" dedi.
TÜSİAD, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"TÜSİAD olarak tüzüğümüzdeki amaçlar doğrultusunda, her zaman ülkemizin kalkınması ve tüm toplumun menfaati hedefiyle, doğru olduğuna inandığımız tespit ve önerilerimizi demokratik kurum ve kurallara saygı ile katılımcı demokrasi ilkesi çerçevesinde şeffaflıkla paylaşıyoruz.
Ülkemiz için çalışan, üreten, istihdam sağlayan iş insanları ve sanayicilerin gönüllü birlikteliğini temsil eden TÜSİAD olarak; bağımsız ve tarafsız şekilde, ülkemizin refahı ve kalkınmasına katkı sağlayacak konuları gündemimize alıyoruz. Türkiye’nin dünyadaki rekabet gücünün yükselmesine katkı sağlıyor; uluslararası iş dünyasındaki temsil gücümüz ile ülkemizin yüksek menfaatleri doğrultusunda çalışıyoruz.
Kamuoyunda derneğimize yöneltilen eleştiriler dahil her konunun dile getirilmesi, Türkiye’de tartışma ve demokrasi kültürünün zenginliği olarak görülmelidir.
Ekonomik kalkınmayı ancak insan hakları temelli, katılımcı demokrasi ilkesini benimsemiş bir hukuk devleti ile kalıcı hale getirebiliriz. Ülkemizi ileri taşıyacak ortak hedeflerimize bilgi, deneyim ve önerilerimizle katkıda bulunmak, ülkemize karşı sorumluluğumuzdur." ifadesini kullandı.
7) Ankara'da sahte içkiden ölenlerin sayısı 59'a yükseldi
Ankara'da sahte içki sebebiyle 59 kişinin hayatını kaybettiği, 35 kişinin ise yoğun bakımda tedavilerinin devam ettiği belirtildi.
8) Suudi Arabistan'da 4,5 saat süren ABD-Rusya görüşmesi! ABD: Rubio ve Lavrov'un savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek için anlaştığını duyurdu
ABD ve Rus heyetleri, ikili ilişkileri normalleştirmeyi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandırmayı hedefleyen görüşmeler için Riyad'da bir araya geldi. 4,5 saat süren tarihi zirvede ABD'den "amacımızın ne olduğu konusunda anlaşmaya vardık" açıklaması geldi.
ABD ve Rusya yetkilileri, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye yönelik barış görüşmeleri kapsamında bugün Suudi Arabistan’da bir araya geldi. Toplantı 4,5 saat sürdü
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik şimdiye kadarki en önemli temaslardan biri olması beklenen görüşmeler kapsamında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya geldi.
Bir gün önce İsrail'e giden Rubio, bugün Suudi Arabistan'da Rus mevkidaşı ile ikili ilişkileri ve Ukrayna'daki savaşını görüştü.
Kremlin'den alınan bilgiye göre toplantı 4,5 saat sürdü.
Rus müzakereci Kirill Dmitriev, Reuters'a yaptığı açıklamada, ABD'li yetkililerle yapılan görüşmelerin ardından uzlaşmadan bahsetmek için henüz erken olduğunu ancak iki tarafın birbirlerini dinlemeye başladığını, birbirlerine saygıyla ve eşit olarak davrandıklarını ifade etti.
ABD'DEN AÇIKLAMA GELDİ
ABD Dışişleri Bakanlığı, Rubio ve Lavrov'un savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek için çalışmaya başlamak üzere üst düzey ekipler atama konusunda anlaştığını açıkladı.
Sözcü, Rubio ve Lavrov’un ABD-Rusya ilişkilerindeki “tahrı̇k edici unsurları ele almak üzere istişare mekanizması kurma ve karşılıklı jeopolitik çıkarlar, Ukrayna'daki çatışmanın sona ermesinden doğacak tarihi ekonomı̇k ve yatırım fırsatları konularında gelecekte işbirliği yapma konusunda anlaştığını bildirdi.
"TRUMP UKRAYNA VE RUSYA'YI BARIŞA İKNA EDEBİLECEK TEK LİDER"
Bruce, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya’yı barışa ikna edebilecek dünyadaki tek lider olduğunu ifade etti.
Bruce, ABD ve Rusya yetkililerinin üzerinde anlaştığı başlıca konuları şöyle sıraladı:
İkili ilişkilerimizde rahatsızlık yaratan hususlara ilişkin istişare mekanizması kurmak ve ilgili diplomatik misyonlarımızın faaliyetlerini normalleştirmek için gerekli adımları atmak.
Ukrayna'daki çatışmanın mümkün olan en kısa sürede kalıcı, sürdürülebilir ve tüm taraflarca kabul edilebilir bir şekilde sona erdirilmesine yönelik çalışmalara başlamak üzere ilgili üst düzey ekipleri atamak.
Ukrayna'daki çatışmanın başarılı bir şekilde sona ermesinden doğacak karşılıklı jeopolitik çıkarlar ve tarihi ekonomik ve yatırım fırsatları konularında gelecekteki işbirliğinin temellerini atmak.Sürecin zamanında ve üretken bir şekilde ilerlemesini sağlamak için katılımınızı sürdürmek.
Trump’ın geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesine de değinen Bruce, "Kalıcı barışı tesis etmek için bir telefon görüşmesi ve ardından bir toplantı yeterli değildir. Harekete geçmeliyiz ve bugün önemli bir adım attık." ifadelerini kullandı.
9) İran, iki İngiliz vatandaşının casusluk suçlamasıyla tutuklandığını açıkladı
İran Yargı Erki Sözcüsü, casusluk suçlamasıyla iki İngiliz vatandaşının gözaltına alındığını duyurdu.
İran Yargı Erki Sözcüsü Asgar Cihangir, ocak ayında Kirman eyaletinde Devrim Muhafızları istihbarat birimlerince iki İngiliz vatandaşının casusluk şüphesiyle tutuklandığını açıkladı.
Cihangir, "Tutuklanan şahıslar turist kisvesi altında İran'a girdiler ve araştırma adı altında ülkenin birçok eyaletinde bilgi topladılar. Bu kişiler, Batılı ülkelerin istihbarat servislerine bağlı gizli kuruluşlarla işbirliği yapıyorlardı." dedi.
Kirman Yargı Başkanı İbrahim Hamidi ise istihbarat ve güvenlik birimlerinin tespitleri doğrultusunda şüphelilerin yabancı bir istihbarat teşkilatına bağlı çeşitli yapılarla bağlantılarının belirlendiğini, konuya ilişkin soruşturmaların sürdüğünü belirtti.
10) Güney Kore, DeepSeek'in kullanıcı verilerini Çin'e sızdırdığını doğruladı
Güney Kore Kişisel Bilgileri Koruma Komisyonu (PIPC), Çin merkezli firmanın geliştirdiği yapay zeka modeli DeepSeek'in, Güney Koreli kullanıcıların verilerini TikTok'un çatı şirketi ByteDance'e aktardığını açıkladı.
Yonhap'ın haberine göre PIPC, Güney Koreli kullanıcılara ait bilgilerin DeepSeek tarafından "üçüncü şahıslara" iletildiğini belirtti.
Komisyon tarafından yapılan açıklamada, "DeepSeek'in ByteDance ile iletişime geçtiğini doğruladık." ifadesine yer verilirken, hangi verilerin ne ölçüde aktarıldığının henüz tespit edilemediği kaydedildi.
GÜNEY KORE'DE DEEPSEEK'E YASAK
PIPC, veri toplama yöntemlerine yönelik endişeler nedeniyle DeepSeek'in ülke genelinde indirilmesini "geçici olarak" durdurdu. Yasağın, Güney Kore'nin kişisel veri koruma kanunlarına uygun düzenlemeler yapılmasının ardından kaldırılabileceği bildirildi.
Öte yandan, Güney Kore Dışişleri, Ticaret ve Çevre bakanlıkları da güvenlik endişeleri gerekçesiyle DeepSeek'in kurum içi cihazlarda kullanımını yasakladı.
PIPC, DeepSeek'in kişisel veri toplama politikası hakkında daha fazla bilgi almak amacıyla şirketin Çin'deki merkezine resmi soruşturma talebi gönderdi.
DEEPSEEK, EN FAZLA İNDİRİLEN YAPAY ZEKA UYGULAMASI OLDU
Çin'de High-Flyer Capital Management fonunun desteklediği DeepSeek, düşük maliyet ve az sayıda çip kullanarak geliştirdiği açık kaynaklı yapay zeka modeli DeepSeek-R1'i 20 Ocak'ta piyasaya sürmüştü.
Kısa sürede dünya genelinde yaygın şekilde kullanılmaya başlanan yapay zeka modeli, uygulama mağazalarında ABD merkezli ChatGPT'yi geride bırakarak en fazla indirilen yapay zeka uygulaması olmuştu.